Günlük

130 8 8
                                    

Sonraki gün uyandığımda güzel bir kahvaltı yapıp derslerimi çalışmıştım.

Ara tatil de olsa döndükten sonra devam edeceklerdi.

Öğleden sonra da teknik olarak elimdeki para durduk yere artmayacağı için çalışmak için bir yerler bulmak için etrafta gezinmeye çıkmıştım.

Ama ne yazık ki bugün baktığım yerlerin hiçbirinde eleman eksikliği yoktu.

Eve dönerken umutsuzluğa kapılmamam gerektiğini düşünüyordum. Sonuçta koskoca şehirde illa kendim için bir yer bulabilirdim.

Eve gelir gelmez kendimi suyun altına bıraktım.

Güzel bir duşun ardından masa başına gidip hangi işleri yapabileceğimi listeledim.

Liste şu şekildeydi:

*Barista olarak çalışmak
*Garson olarak çalışmak
* Satış danışmanı olmak
*Çeviri yapmak
*Okuldakilerin ödevlerini yapmak
*Bazı şirketlerin tanıtım günlerinde çalışmak -bunlar düzenli değil sadece günlük oluyor-, diye not almıştım

Şimdi gel gelelim bunların arasından benim için en güzeli tabiki barista olmak olurdu ama bugün baktığım her yer doluydu. Yarın tekrardan bakınmam lazımdı.

Garson olabileceğimi sanmıyordum çünkü kesin servis yaparken gerilip her şeyi elime yüzüme bulaştırırdım. Bu da mantıklı bir seçenek değildi.

Satış danışmanı ise bunu da kesinlikle yapardım. bu kesinlikle barista olamazsam yapacağım şey olmalıydı.

Çeviri yapmayı ise üçüncü seçenek olarak görüyordum. İngilizceme güveniyordum ama ilk başta ücreti daha yüksek olan şeyleri tercih etmeliydim.

Diğeri ise bana aynı çeviri kadar kazandırırdı ve daha fazla zamanımı alırdı o yüzen son seçenekti.

Üfleyerek saçlarımı karıştırdım. Biraz dizi izlemek için koltuğa geçtiğimde acıktığımı fark ederek ilk başta kendime yemek için bir şeyler hazırlamaya geçtim.

Makarna haşlayıp içine koymak içinde kenarda mantar yapmıştım. Onlara biraz da domates sosu eklediğimde şahane olmuşlardı.

Onları bir tepsiye koyup koltuğa oturduğumda telefonumu aldığımda son yirmi dört saat içindeki ikinci şokumu yaşamıştım.

Elimdeki tepsiyi sehpaya bırakıp telefona bir kez daha fan sayfası falan değil diye kontrol etmiştim.

Rıdvan bana mesaj atmıştı. Hayat benimle dalga falan geçiyordu herhalde.

Sohbete girdiğimde "Şu ana kadar yazdıkların doğru mu" diyordu.

O an aklıma ne kadar ezil olduğum geldi.

Hayatımda önemli olduğunu düşündüğüm her şeyi ona yazmıştım herhalde.

Mesela şampiyonluk sevincinde hissettiklerimi yazmıştım. Ama onun kast ettiği o değildi.

Annem ya da babamla aramızda geçen kavgalarımız, hepsi yazıyordu orada.

Ben de yanıt olarak şöyle yazdım:

_Her şeyimi yazıyordum işte de, sen ne alaka şimdi okudun onları, diye sordum.

Cevap beklerken daha rahat etmek adına masaya geçmiştim.

Hemen cevap geldiğinde bir yandan yemeği yiyordum.

_Sıkıldım. Gelen mesajları okuyordum, seninkine cevap verdim.

Mesajını beğendiğimde ne yazacağımı bilememiştim. Çünkü bir şey yazsam garip olurdu gibime gelmişti.

o an dank etmişti lan Rıdvan ile konuşuyorum diye.

Söylenenler Doğru Mu? / Rıdvan YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin