Bilmem çoğu kişinin hayatında çok klasik şeyler vardır uyanır, yemek yer, uyur vs ama ben bunları hiç bir zaman yapmak istemedim farklı olduğum için değil ben diğer insanlar gibi olmayı hak etmediğim için istemedim . Aileniz size küçük yaşınızda çok acılar çektirirken keşke bir an önce büyük olup kurtulsam diyorsun ama büyüyünce ne Küçük iken olanları unutuyorsun ne de her şey daha da kolay oluyor aksine yük üstüne yük biniyor. Hani derler ya "kızlar annelerinin kaderini yaşar " diye ben o kaderi değiştirmeye çok uğraştım ha şiddet görmedim ne çocuk yaşta anne oldum ama bende yalnızlığa mahkum oldum o zaman annem vardı şimdi ne annem ne babam ne de hem annem hem babam olan her şeyim eşim, sevgilim yanımda kader böyleymiş demek bana çok koyuyor burda kaderimi mi sorgulayacağım? Hah ! Asla kaderi sorgulamayı ben yıllar önce bıraktım. Ama 28 yaşında bu şekilde bir yükün omuzuna binmesi cidden koyuyor bu günlükleri neredeyse her gün yazıyorum içimi döküyorum değil hayata sövüyorum , lanet okuyorum ama dilerim ki bir anne olarak kızım asla benim hayatımı ,kaderimi yaşamasın annesi gibi olmak istemesin bunu demek benim için çok acı ama gerekirse benim gibi annesi olduğuna küfür etsin ama benim gibi olmasın.
Alçin bu satırları yazarken soğuk balkonda , bacakları üşümek ten uyuşmuş, elleri titrer iken , gözlerinden yaşlar akarken yazıyordu. Balkon masasında 3 içki ve rakı şişesi boşalmış, onlarca sigara izmariti yerlerde ve gözünden damlayan yaşlar ise yazdığı mektuplar ile buluşmuş idi. Ne de çabuk inanmıştı eşinin onu bıraktığına ha alışamamıştı ama çok çabuk inanmıştı onun da canını yakıyordu ...
Alçin kendi içerisinde savaşırken gelin bizde Ömer'e bakalım
Neredeyse 16 saat olmuştu ellerim ve ayaklarım bağlı değildi ama beynim resmen durmuştu asla sağlıklı düşünemiyorum . Her zaman yanımda taşıdığım bir silahım vardı ama arat o kadar da aptal değildi ne de olsa oda yılların kötüsüydü.Arat: sanırım Ömer bey sıkılmış
Ömer: evet sıkıldım
Arat: peki bir oyun oynamaya ne dersin
Neyden bahsediyordu bu?
Ömer: ne oyunu
Arat: hm bir düşüneyim, buldum savcılık oyunu
Ömer: ben bu oyunu yıllardır oynuyorum arat
Arat: işte tam da bu yüzden bu oyunu oynayacağız ya
Hala bir çocuk gibi davranıyordu
Ömer: ben oynamayacağım
Arat: ah Ömer hala çocukluğumuzda ki gibi oyun bozansın.
Ömer takmadı ve önüne döndü
arat: pekala senin konuşacağın yok sabah halledeceğiz odan üst katta
Ömer: bana oda mı hazırlattın?
Arat: e kaçırdık diye onca yıllık dostumuzu ayakları , elleri bağlı sandalyede uyutacak değilim
Ömer: kimse beni bu kadar önemsememişti sağ ol valla ya
arat: tabi olum ne sandın
arat odadan dışarı çıkmıştı ben ise aratın adamının göstermesi sonucu odama çıkıp kendimi yatağa atmıştım. tabi uyuyamamıştım elçini düşünüyordum . acaba bensiz ne yapıyordur hele hele Nil nasıl ağlamıştır Allah bilir bide evden kavgalı çıkmıştım onun için kendini suçlar kesin ve her zaman üzgün olduğunda ki gibi tırnaklarını yer , elleriyle oynar ve bacağını anlamsız titretir o halini görsem tutamaz kendimi ağlardım ama onu o hale sokan yine bendim hiç bir zaman yanında olamamıştım ama o hala benim yanımdaydı yılmadı , bıkmadı beni bekledi ama o bir kere hata yapsa hemen onunla kavga ediyordum ki o yine de o konuda haklıydı ben o olsaydım beni terk ederdim .
Ömer bu düşünceler ile kayıp olurken elçin hala balkonda sigarasını içiyordu Nil çoktan uyumuştu. hayat acımasızdı en azından Elçin için o hem annesiz hem babasız büyümüştü kaderini yaşamaya çok küçükken başlamıştı ama kendi kızına aynısının olmasını istemiyordu kim isterdi ki ? Ama elinde olmadan belki de yaşatacaktı kızına bu durumu kim bilebilir ki ?