alev alev yanan ruh

13 1 0
                                    

Dost ; kardeş demektir.
Hata çoğu zaman dost kardeştende ötedir. Canına candır. Düştüğünde kaldıran , üzüldüğünde güldüren değil senle ağlayabilendir.

Çoğu kişi dostun üzgünsen güldüren kişi olduğunu söylüyor. Bu bence böyle değil böyle olmadığını düşündüren sebep ise herkes sizinle gülebilir ama herkes ağlayacak kadar üzülmez ,üzülemez. Dost seninle ağlayacak Kadar üzülen seninle acı çekecek kadar kutsal kişi olmalı gibi geliyor. Çünkü  benim gibi zor ağlayan kişiler için  kutsallıktir ağlamak. Her göz yaşı bir elmas niteliğindedir. Elmaslar değerlidir sizin için elmaslarını döken kişiler ile dost olun ve asla siz o elmasları döktüren kişi olmayın.

Elmaslarım dökülüyordu. Sebebi bilmediğim bir şekilde çok uzun zamandır adını aklıma getirmediğim kişi bugün sanki özelikle seçilmiş gibi önce aklıma sonra kalbime çökmüştü. Aklım sürekli onu düşünüyor kalbim sürekli ona özlem duyordu. Tedirginlik sarmıştı bedenimi kucağında olduğum adamın agladığımı görmesini istemiyordum canımın hiçbir neden yokken böyle ateşe verilmiş gibi yanmasıni görmesini istemiyordum. Bu adamın benim güçsüz olduğumu görmesini istemiyordum.

Rüyama neden girmişti şimdi, Kalbime neden taş gibi düşmüştü , düşüncelerimde neden fırtına koparıyordu? Yıllar önce öldürmemiş miydim onu şimdi neden özlemi ruhumu sarıp kudaklıyordu?
Onu neden öldürdüğüm aklıma geldikçe sebepleri saçma geliyor ama o kadar kinli o kadar inatçıydım ki yapmak zorunda gibi hissediyordum. Onun toprağın altına gömmesemde aklımın ve duygularımın çöplüğüne gömmüştüm artık benim için yoktu tamamen. En azından şu dakikaya kadar öyleydi.

Yıllar önce dost kazığı yediğim için gömmüştüm onu geçmişime. Şuan kollarımda olan adama ilgimi bilmesine rağmen benden gizli şekilde onunla çıkmış olmasını yedirememiştim. En azından bana açıklayabilirdi sevdiğim adam tarafından sevilmedigimi bilmek yeterince zaten canımı yakmıştı.  Üstüne sevdiği kişinin en yakın arkadaşım olması beni küle çevirmiş sonra külden vazo olmamı ister gibiydi benim için. O zamanlar ayakta durmak çok zordu ama o zamadan beri ayaktayım hiç düşmedim. Düşsem bile düştüğümü kendime bile hissetirmedim.

Onları izledim sürekli o zamanlar. El ele tutuşmalarını  bakışmalarını, şuan yanımda uyuduğu gibi onun yanında da uyuduğunu, onu öpüşünü hepsini gördüm. Görmediklerimi zorla duyurdular bana. O zamanlar ilk kötülüğümü yaptım kendimede Arasada .

Aras ilk sevgilim ,ilk yanlışım,ilk yarabandım ,ilk en büyük günahım...

Arası çok üzdüm ama Arası üzdüğüme hiç üzülmedim aksine bu durum bana zevk vermeye başlamıştı onunla bitirdikten sonra kenanla, Kenan sonra berkle ,berkten sonra çok fazla kişiyle oldum. Çok fazla  kişiyi yarabandı olarak kullandım. Üzüldüğüm kadar üzdüm hepsini. Onu handeyle her gördüğümde duyduğumda ben yarabandı kulandım ama yaram hiç iyileşmedi. Yarabandları yaramı iyileştirmedi aksine zarar verdi sürekli. Halbuki yarayı açık bıraksaydım çabucak kabul tutacakdı. Ben yaramın kabuk tutmasını istemedim tam altı yıldır yarama tuz basıyorum. O acıyı hiç unuturmadım kendime.

Elmaslarım şuan hande ve şuan koynunda uyuduğum adam için dökülüyordu. Ben onları öyle her gördüğümde hiç elmaslarımı dökmedim ama her gece karanlık olduğunda karanlıktan korkuyor diye ağladım. Sonra karanlıktan bende korkmaya başladım sonra karanlıktan korkmaktan vazgeçtim ama ondan vazgeçmedim. Ondan vazgeçemedim ben. Ona neden bu kadar bağlı olduğum hakkında hiç bir yok ama onunla bu saaten sonra olacaksa da olmaz çünkü en büyük engel benim bizim karışımızda.

Onca şey yaşandı şuan hangi yüzle benim koynumda uyuyabiliyordu ya da ben gurursuz muydum onu şuan koynumda bu kadar rahat şekilde ben ağlarken uyutuyordum. Birden  ona karşı o kadar çok kinlendim avuçlarımı sıktığımı tırnaklarım avucuma batınca anladım. Yeterdi artık onun yüzünden yarama tuz basmam yeterdi artık onun yüzünden yaralar açmam.

Hafif doğruldum ve onu yere itim. Birden afalamış gibi etrafa bakadurdu sonra bana döndü
"Manyak mısın kızım sen?"
Ben mi manyak oluyordum koynumda hiçbir yakınlığımız yokken mışıl mışıl uyuyan oydu.  Dişlerimin arasına dilimle çık diye bir ses çıkarıp ayağa kalktım yüzüne dönüp " biraz manyak olabilirim ama çok az " diyip yürümeye devam ettim. Lavaboya girdim ve "evet,  bu seferde aştın kızım"dedim. İçerinde bir küfür fısıldadıgıni duydum umursamadım. ELimi yüzümü yıkadım lavaboda işlerimi gördüm ve çıktım. Lanet Aren hala buradaydı koltuğuma oturmuş bön bön yüzüme bakıyordu. Ne var der gibi başımı salladım elbilerimin olduğu köşeye geçip kot bir pantolon üstüne crop aldım.
"Zevksizsin " dedi. "Sana fikrini söyle dememiştim" diyerek karşılık verdim. Ayağa kalktı karşıma geldi "bu Kadar güzel bir vücudu bu elbiselerin içinde çok güzel harcıyorsun " diyip üstüme yürümeye başladı. Ne yapmaya çalışıyodu? Sıkılmıştım bundan gitsin artık hala yürüyor geri çekilmek istedim ama yapıp güçsüz görünmek istemedim. Ayağımı oraya çiviyle silmisim gibi durdum o ise tam dibimde ayağını ayaklarımın önünde durdurdu eli belli gitti. Kolu belimi kavradı yüzüme baktı. " Bellin çok İnce crop güzel fikir yakışıyorda ama bu elindeki kadar basit cropları değilde bu ince belle yakışan parçalar giysen daha iyi olur dolunay" beni güzel buluyordu bunu her fırsatta söylüyordu zaten. Bunu söylemesi bile vücudumda aşırı bir özgüven salgılıyordu. "Aren benim adım ..." Hayır hayır bunu yapmamalıydı.

Cümlemin sonunu getirmemi beklemeden dudaklarıma yapışmıştı. Bu benim için çok fazlaydı heleki bugün o uyanmadam önce döktüğüm göz yaşlarımım sebebi aklıma geldikçe bu benim için gerçekten çok fazlaydı.

Dudaklarıma öpücük bırakmıştı ama çekilmemişti sanki benden adım bekler gibi hala dudakları dudaklarımın üstünde tek bir hareketimde beni kendinin yapacak gibi duruyordu . dokunması canımı yaktı.

Sonunda içinde olduğum durum geldiğinde aklıma onu var gücümle itip kapıyı çarparak çıktım dışarı. 6 yıldır kendim için tutugum sözü bugün ezip geçmişti Aren kum tanesi kendime verdiğim sözlerimin düşmanı gibiydi. Ondan nefret mi etmeyliydim yoksa ona karşı hala duygular mi beslemeliydim ?

Dolunay bugün kendisini gündüze emanet ederken kum tanesini aydınlatmıştı. Dolunay yok olmak üzereyken kum tanesi yerinde eksilmeden duruyordu.



RUHDAN CAM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin