Damarlarımdan akan kan değilde sanki ruhumdu.
Vücudumun her zeresini gezip hiç bir yerde duramayan... Ruhum sanki kansere yakalanmış hastanın boğazından akan kan olup akmak istiyordu dışarıya. Ruhum hapsolmak istemiyordu bu bendenin içine.Bedenim ve ruhum bir birine karşıydılar. Benim harabe ruhum içi çok iymiş gibi dudaklarında hep hafif gülümseme olan o bu vücudun içinde yaşamak istemiyordu. Ruhum kendini göstermek istercesine bedenime ters düşüyordu hep.
Ne zaman kötü bir şey olsa dudaklarım hep güler ama içimde kasırgalar kopardı. Dışardan mutlu görünsemde içeriden ruhum ayaklandırma başlatıp devrim yapardı.
Midem ve başımda ruhuma desteklercesine uyardı bu ayaklandırmaya. Belkide vücudumda artık pes etmiştir. Bu aralar hayli karışık gibi ...
Gözlerimi birden açtım nasıl uyuduğumu hatırladım o kız... Uyumadan önce Oturduğum yere baktım rüya olmalıydı sadece hastalıklı ruhumun bana ufak bir oyunuydu ya da yine. Elimi komidine uzatıp su şişesini aldım yatakta dikleşip kalan yarım suyu da içtim. Gözlerimi kapattım hâlâ o kızı etkisindeydim. Karşımda duran saate baktım.
22.00
Gündüz saati gelmişti benim için. Üstümdeki tişörtü çıkarıp atım yere. uyumadan önce değişmemiştim kot pantolonla uyumuştum çoğu zaman yaptığım gibi artık eskisi gibi rahatsız olmuyorum. genellikle aynı üstlerle uyuyup uyandırdım pek bir rahatsızlığı yoktu benim için hata konfor bile olmaya başladı.
Kot pantolondan kemerimi çıkardım fermuarı açıp asabice çıkardım kenara attım pantolunuda sadece iç çamaşırlarımla kalmıştım. Banyoya girdim onlardan da kurtuldum. Suyun altına girip her şeyi unutmak istercesine bıraktım kendime suya.
Ne zaman kötü bir olay yaşasam ,kötü hissetsem, yanlış yapsam suya sığınırdım benim mağaram olurdu su.
Duş aldıktan sonra bornozu bedenime sarıp çıktım banyodan. Dolabın önüne gelip siyah ic çamaşırı çıkarıp dağınık yatağımın üstüne attım. Katlamadığim için karmakarışıktı. Biraz karıştırdıkdan sonra siyah düşük omuzlu crop ve deri yüksek bel şortuda yatağımın üstüne atıp kendimi kurulamaya koyduldum.