Bir yaz günü akşam üzeri vakitleri, hava bunaltıcı derecede sıcak değil çünkü hafif ve içinizi ferahlatan bir rüzgâr esiyor, köydeki top oynayan çocukların sesleri ortama güven duygusu aşılıyor çok geçmeden köyün girişinde yavaş ama emin adımlarla yürüyen dört kişilik bir grup beliriyor.
Köyün ortalarına geldiklerinde ise genç yaşlı demeden bir sürü insan meydana dökülüyorlar, gruptakiler de köylüleri selamlıyorlar, Vassal köyünün kahramanları görevlerinden geri dönüyorlar. Gruptan iki kişi hızla ayrılıyor ve sevgililerine koşuyorlar, Allard Collins ve Conrad Gaius yalnız başlarına evlerine doğru yürümeye devam ediyorlardı Conrad, kısa boyu, kel kafası ve gür sakallarıyla dikkat çeken kaslı yapılı bir Avalon savaşçısıydı Allarda doğru dönüp "Akşamki kutlamada görüşmek üzere patron" deyip Allardın omzuna bir tane patlatıp kendi evine doğru döndü
Conrad yalnız yaşayan birisiydi ne bir sevgilisi ne de bir aile ferdi vardı, yani en azından iki ayak üzerinde duran.
"HAHAAAA! Oğlum gel buraya, gelll bakayım babana"
Diye sevinçle bağırırken kollarını da iki yana açıp dizlerinin üzerine çöktü, sonrasında ona doğru kocaman bir şey koşmaya başladı ve tüm gücüyle Conradı yere devirip yüzünü yalamaya başladı bu doti idi.
Doti yirmi yedi kiloluk dev bir dalmaçyalıydı Conrad ve Doti haftalar sonra birbirlerini görmenin sevinciyle evlerine girdi.
Allard uzun boylu, fit yapılı ve keskin yüz hatlarına sahip bir esmerdi, siyah saçları ensesine kadar iniyor ve ihtişamlı bir şekilde rüzgârın da yardımıyla herkesin dikkatini çekiyordu. Köyün en sonundaki büyük evine vardığında ise güzeller güzeli karısı Cecily onu kucağındaki bebeğiyle birlikte kapının önünde bekliyordu. Cecily kızıl saçlara sahip, masmavi gözleri olan bir kadındı.
Allard onlara doğru yürümekteyken iki katlı ve köydeki en büyük bahçeli evine şöyle bir baktı ve "insanın evi gibisi yok" diye tekrardan içinden geçirdi.
Haftalardır karısını görememenin verdiği özlem ile kadının dudaklarına yapıştı sonrasında oğlunun anlına küçük bir öpücük kondurdu uyumakta olan çocuk hafif bir şekilde gülümsedi.
"Sıcacık su ile küveti doldurdum, ne dersin gidip suyun sıcaklığı hala güzel mi diye kontrol edelim mi?"
Dedi birdenbire Cecily ve Allardı can noktasından vurdu "Bu soruya cevap vermem bile zaman kaybı olur"
"Ama zaten şu an verdin seni şapşal geç içeriye hadi!" deyip Allardın kıçına bir tokat patlattı Cecily, sonra ikisi de gülüşerek içeriye geçti.
---------------------------------------AVALON-------------------------------------------
Akşam olmuştu köyün meydanına kocaman bir ziyafet hazırlanmış ortaya da bir ateş yakılmıştı, bu gece Ejder kan festivaliydi, bütün köy halkı şarkılar eşliğinde dans ediyor içiyor ve eğleniyordu. Saat gece yarısı olduğunda ise herkes bir sessizliğe gömüldü ve hepsi köy meydanında ateşin önüne geçmekte olan Allardı izlemeye başladı, sonradan büyüleyici bir şey başladı.
Tüm köy halkı hep bir ağızdan bir şarkı söylemeye başladılar, sözleri o kadar güçlü hissettiriyordu ki ayağınızın altındaki toprağın titrediğini hissedebilirdiniz Allard ateşin önünde durup oğlunu yani küçük Rex Collinsi ateşe doğru havaya kaldırdı, ne olduysa o anda oldu gökyüzünden ateş kırmızısı renge sahip bir cisim yavaşça alçalmaya başladı, bu devasa bir Ejderha idi.
Avalon savaşçılarının geleneğinde grup liderlerinin çocuklarının doğum günleri Ejder kan festivaline denk gelirse hep bir ağızdan ejder dilinde şarkı söyleme başlayıp bir Ejderha çağırıyor ve çocuğu ejderhanın önünde tutup ağlamasını sağlıyorlardı , böylece bu küçük yaşta bu devasa yaratıklarla burun buruna gelip gerçek korkunun ne olduğunu tadıyorlardı ve bu sayede büyüdüklerinde Ejderhalardan korkmuyor üzerine efsanevi birer Avalon savaşçısı oluyorlardı, bu bebeklere ateş nefesi bebekleri diyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVALON
FantasyArdından ejderhaya dönerek "Şimdi benim sıram." Dedi ve Avalon tarihinde yıllarca anlatılacak olan bir hikâyeye sebep oldu. Bir insan, bir ejderhayı korkutup kaçırmış ve arkadaşını hayatı pahasına korumuştu.