Ertesi sabah güneşin doğuşuyla birlikte Allard ve Agnes hazırlıklarına çoktan başlamışlardı. Köyün diplerindeki Allardın evinin arka tarafı tamamen ormanla çevriliydi ve pratik yapmak için mükemmeldi. Allard ve Agnes farkına varmadan beş altı tane gencin dikkatini çekmişti, çocuklar çalılıkların arasından gizlice bu iki Lordun, üst seviye büyüleri nasılda bir çocuk oyuncağıymış gibi yaptıklarına şahit oldukça heyecandan daha da kıpır kıpır oldular.
Allardın kıpkırmızı içten içe yanan ve hafif kırmızı çatlaklar olan elleri resmen köze benziyordu, iki elini de öne uzatıp bacaklarını açtı ve elindeki kırmızılık ve çatlaklar omuzlarına kadar uzandı derken birdenbire yüksek sesle "LATUS!" diye bağırdı ve ellerinden o kadar güçlü ve hızlı şekilde alevler çıkmaya başladı ki o güç Allardı geriye itmişti ve itmeye devam ediyordu, önündeki iki metre uzunluğunda bir metre genişliğindeki kayanın olduğu yerde artık hiçbir şey yoktu. Allard yaptığı bu güçlü büyünün etkisiyle neredeyse bir metre geriye doğru sürüklenmişti.
Agnes ise o uzun pelerinini ve soylu gömleğini çıkartmıştı ve o anda Vassal köyünden gençler her viridiralının çelimsiz olmadığını anlamışlardı. Agnes'in beyaz soluk vücudu ejderha dövmeleriyle kaplıydı ve ince fakat fit, yağsız bir yapıya sahipti. Agnes'in vücudundaki ejderha dövmeleri birdenbire hareket etmeye başladı, sırtında arka omuzlarına denk gelen iki ejderha dövmesi Agnes ellerini öne doğru uzattıkça ellerine doğru hareketlendiler ve yeşile dönüşmeye başladılar, ejderhalar Agnes'in ellerine yaklaştıkça çocuklar da havada oluşan bu gerginliğin artışına anlam vermeye çalıştılar.
Agnes ellerinden fırlayan kör edici yeşillikteki asit ile kayanın yarısını eritmişti, bunun üzerine Allard onun yanına gelip "iyi denemeydi Agnes, dur kalanını da ben senin için eriteyim" tam cehennemden gelmiş alevlerini ortaya çıkartacaktı ki "Bilerek alt tarafını eritmedim çünkü yarım halde yürümeye devam edebilecek bir canlı bilmiyorum ben. Neden büyü gücümü harcayayım ki?" deyip burnu havada bir şekilde allardın önünden geçti.
Allard onun arkasından ince bir ses tonuyla dalga geçermişçesine "Büyü gücümü niye harcıyım ki." Diye tekrar etti.
------------------------AVALON-------------------------
Allard ve Agnes idmanlarını bitirimişti ve Allardın evine dönmek üzere hareketlenmişlerdi, derken bir tane çocuk çalılıkların arasından fırladı.
"Efendim lütfen bana da nasıl bu kadar güçlü olurum öğretin!" Allard genci görünce 'yine mi sen' bakışı attı gence ve "Cliff, sana kaç defa söylemem lazım, senin çok nadir görülen bir hasta..." Allardın sözünü sert bir şekilde yarıda kesen Cliff "Seninle konuşmuyordum Allard amca ve bu arada bu hastalığa rağmen bu köyün en güçlü savaşçısı olacağım, görürsün sen." Diyerek koşmaya başladı, o koşarak uzaklaşırken çalılıklara saklanmış kalan çocuklar da onun söylediği şeyin ne kadar aptalca olduğuna gülüyorlardı çünkü Cliff de inanis hastalığı vardı yani kendi büyüsü tarafından zarar görüyordu, ne zaman bir ateş büyüsü kullansa elleri zarar görüyor ve büyü gücü normalden on kat daha hızlı tükeniyordu.
Allard Cliff in koşarak gitmesini hüzünlü bir şekilde izlerken nedensizce gözü Agnes'e kaymıştı ve fark etti ki Agnes çok ciddi bir yüz ifadesiyle Cliffi incelemekteydi sanki birşeyler dikkatini çok çekmişti.
------------------------AVALON-------------------------
Eve varmışlardı ve hızlı bir şekilde planlarını tekrar gözden geçirdiler. At sırtında, yüksüz bir şekilde buradan Tenebris ormanı, bu arada bu Vridira ile Vassal köyünün arasında kalan orman, ortalama yarım gün kadar sürüyordu, ormanın derinliklerine yani olayların görüldüğü yere ulaşmak ise bir yarım gün daha. Oraya vardıkları zaman Allard absürt şekilde fazla olan büyü gücünü kullanarak havaya devasa bir Latus büyüsü yapacaktı, bu büyünün elbette devasa boyutunun yanı sıra başka bir sebebi daha vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AVALON
FantasyArdından ejderhaya dönerek "Şimdi benim sıram." Dedi ve Avalon tarihinde yıllarca anlatılacak olan bir hikâyeye sebep oldu. Bir insan, bir ejderhayı korkutup kaçırmış ve arkadaşını hayatı pahasına korumuştu.