Ceren; 19 yaşını yeni doldurmuş, liseyi yarıda bırakmış ve yaşama karşı mücadele ettiği her alanda mağlup olan çok genç bir kızdı. Kusursuz ve ideal fiziğiyle çalıştığı reklam ajansının en genç sekreterlerinden biridir. Babası kısa bir süre önce hayata veda etmişti. Annesinin (Melike Hanım) dışında hayatına dair kimsesi yoktu. Melike Hanım 41 yaşında olmasına rağmen çok sessiz ve sakin bir kadındı. Eşini kaydettikten sonra daha da çok içine kapanan biri olmuştu ve senelerce çalıştığı işten bile ayrılmıştı. Hayatla tamamen bağlarını kopartıp, tek hayat bağı olan Ceren'e zaman ayırmaya yönelmişti. Hayatının merkezini yalnızca Ceren oluşturuyordu.
Melike Hanım, o sabah erken uyanmış ve pencereden göğüslerine doğru yansıyan gün ışığıyla beraber doğruldu. Ayaklarını sol tarafa doğru yavaş biçimde yataktan sarkıttı. Mükemmel bir genişliğe sahip olan 39 numara ayaklarını yere indirmiş ve yüzü avuçlarının arasında yere doğru ayağına bakıyordu. O sırada Ceren'in kapıya tık tık vurmasıyla kendine geliyordu.
Ceren odadan bir cevap gelmeyince telaş içinde odaya dalıyor. Annesini yatağın kenarında oturmuş bir şekilde görüyordu. Yanına yaklaştı ve yan tarafında duruyordu. ''Hey'' diye seslendi. Annesinden yine bir cevap ve tepki gelmemişti. Korku içinde ''Anne'' diye ses tonunu yükselterek yine selendi. Ceren, annesinden üçüncü defa da yanıt alamadığında tepkisel olarak annesini omuzlarından tutup salladı. Melike Hanım, o sırada cadı gibi bakıyordu. Ceren, annesiyle göz teması kurduğu o an da korkmuştu.
Melike Hanım oturduğu yerden ayağa kalktığında ağzından çıkan ilk ses ''bu evden taşınmamız'' gerekiyor olmuştu. Ceren biraz önce yaşadığı ve hala etkisinde olduğu stres yüzünden bir şey söyleyemedi. Anne kız apar topar kaldıkları evden ayrıldılar ve yeni bir ev için arayışa geçtiler. Eskiye nazaran daha küçük ve mahalle içinde bir ev de anlaşmaya varılmıştı ve taşınma işlemleri adına gerekli olan bütün işlemler de hızlıca başlamıştı.
Merve Hanım için sıradan bir hafta sonuydu. Geçen ay kocası tarafından aldatıldığını öğrendiği günden beri yaptığı gibi geç saatlere kadar hüzün dolu şarkılar ve depresyon hırkasıyla iç içe vakit geçiriyordu. O sabah bir gürültüyle beraber uykusundan sıçradı. Söylenerek kapıya ilerlemişti ve kapıyı açtığı anda Melike Hanım'ı karşısında domalmış halde görüyordu. Melike Hanım kapı sesiyle birlikte dengesini kaybederek yere düşmüştü.
Merve Hanım: İyi misiniz?
Melike Hanım: Kalçam biraz ağrıdı ama iyiyim. (Toparlanıp kalkmıştı.)
Merve Hanım: Geçmiş olsun. Üzeriniz biraz toz olmuştu. (Sağ kalçasını işaret parmağıyla göstererek ileriye birkaç adım atarak eğildi, silkeledi.)
Melike Hanım: Teşekkür ederim. Çok naziksiniz. Bizde yeni taşınmıştık.
Merve Hanım: Sesinizi duydum ve o yüzden kapıya çıkmıştım. Sizin için talihsiz bir an oldu. Sizi korkutarak düşmenize sebep oldum. Üzgündüm.
Melike Hanım: Estağfurullah. Sizin bir kabahatiniz yoktu ki. (Gülüyordu.)
Merve Hanım: Yani kapıyı açtığımda karşımda kocaman bir göt görünce bende açıkçası biraz afalladım. Tepki vermeden kalmıştım. (Gülüyordu.)
Muhabbetin koyulaştığı o anlarda asansör kapısı açıldı. Ceren son kalan kutuyu kucakladığı gibi getirmişti. Alnından birkaç ter damlası sızıyordu. Merve Hanım'ı kafasıyla selamladı ve kutuyu yere bıraktığı gibi hızlı hızlı adımlarla kendi evlerine doğru ilerledi. Merve Hanım'la Melike Hanım'ın gülerek arkasından kahkaha attıklarını duyan Ceren, aynı hızla döndü ve işaret parmağını salladı ve ''Kaşınıyorsunuz!'' diye komik bir laf ederken Merve Hanım'la Melike Hanım göz göze gelmiştiler ve 15-20 saniye kadar devam eden sessizliği yeniden onların kahkaha sesleri bozuyordu. Ceren aldığı tepkiden sonra geriye dönüp içinden söylenerek hızla içeriye girip, tepki göstererek kapıyı çok sert bir biçimde çarparak kapatıyordu. Merve Hanım'da gülümseyerek kendi evine dönüyordu. O an gözlerini kapattı ve zihninde sadece Melike Hanım'ın kalçası canlanmıştı. Bölüm sonu. ツ