ÖNSÖZ

12 0 0
                                    


                           

Kitap bitmeden bir önsöz yazmaya girişmek istedim nedense, aslında yapılmaması gereken bir durum ama sonuçta yazar benim, kitabın sayfalarındaki yazıları yaratan, oluşturan kişi de ben oluyorum haliyle. O sebeple kitabın bir nevi efendisi benim... Çoğu kişiden muhtemelen alacağım eleştiriler şu bağlamda olacak; kitap akıcı ve merak uyandırıcı değil... Kitabın merak uyandırıcı olmamasının ve akıcı olmamasının sebebi tam durum hikayesi olmamakla birlikte durum hikayesinin özelliklerini taşımasıdır. Hikayemde mekân tasvirlerinin okunmasına gerek yoktur her mekân tasviri bittiğinde "***" işaretiyle paragrafı bitirip yeni paragrafa geçilmesini şart koşuyorum bu sebeple mekân tasvirleri size sadece hikâyenin işlediği yerler hakkında, karakterlerin psikolojileri hakkında bir ön izlenim sağlar. Bu hikayem ne olay hikayesinin kurallarına ne de durum hikayesinin kurallarına bağlıdır; genellikle durum hikayesinin ana hatlarıyla ilerlemekle birlikte ona tam anlamıyla bağlanmıyorum; yani kuralları tanımıyorum. Hikayem yaklaşık sayfa 20-30larda açılacak ve okuyucuyu farklı duygulara sürükleyecektir. Hikâyenin diğer taşımasını istediğim bir özellik ise nevrotik hastalıkların neredeyse hepsinin işlenmesi ve tedavilerinin nasıl olacağını kitaplarda bulabilirsem kitaplardan kurguya yerleştireceğim ya da ulaşabilirsem psikiyatristler, psikologlar tarafından bana verdikleri tavsiyelerle beraber kurguma yedirmek istiyorum. Yani hikayemin öğretici niteliğinin de olması gerektiğini düşünüyorum. Normalde karakterlerin beden dilleri çok detaylıca anlatılmamasına karşın benim hikayemde okuyucuyu çok boğmamakla birlikte anlatılacaktır.

Tımarhane koğuşu adlı hikayeme gelecek olursak; memuriyet hayatının sıkıntılarını, memurların ve doktorların geçmişlerine bağlı olarak iç dünyalarını, hastanedeki mesleki deformasyonu ve hastaların yaşadıkları içsel psikolojik durumları; konuştuğum hastalarla ve gözlemlediğim doktorlarla hikayeme yedirmek istiyorum. Genel haliyle Tımarhane Koğuşu adlı kitapta bahsedeceklerim bunlardır. Anlatmaya çalıştığım şeyi sizlere önsözde veya başka bir yerde anlatmak yerine; sizin cümle içlerinde okuyucu olarak bulması ve bazı boşlukları sizin doldurmanız daha iyidir. Çünkü; yazarın okuyucuya önermeyi ve ana fikri direkt vermesi doğru olmayacağı gibi okuyucuda satırlar arasında oluşacak heyecan denilen duyguyu da bastıracaktır.

Tımarhane KoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin