𝑮𝒉𝒐𝒔𝒕𝒊𝒏²

367 49 95
                                    

Eski sevgilim Jack yine kapıma dayanmıştı. Günlerden çarşamba günüydü. Bu sefer şirkette öğle molasındayken beni bulmuştu.

En sevdiğim restoranda yemek yemeye giderken bir anda beni çekip ara sokağa sokmuştu.

Kolumdan sıkıca tutması ile ürpermiştim. Hala nasıl benim yüzüme bakmaya utanmıyordu?

Hala nasıl ondan sıkılmışım da öyle ayrılmışım gibi davranabiliyordu?

Birkaç savunma hareketinden sonra yere serilmişti. Bacak arasına bir kez daha tekme attıktan sonra ara sokaktan çıkmıştım.

Yürümeye başladığım sırada çıktığım ara sokaktan çığlık sesleri yükselmeye başladı.

Ara sokağa koştuğumda Jack yerde yatıyordu. Üstünde de dar krem pantolonlu-kalçasını fazlaca belli eden bir pantolondu-kaslı bir adam oturuyordu.

Dar krem pantolonlu adam ara sokağın demirli tellerinden karşı tarafa atlayıp yürümeye başladı.

Yerde göğsünden kasığına kadar bıçak ile çizilen Jack'i umursamadan tellerin üstünden atladı ve adamın arkasından ilerledi.

"Hey sen!" Bu sefer adam takip edildiğini anlamıştı. Koşmaya başlayınca arkasından Lana da koşmaya başladı.

Uzun bir kovalamacanın ardından adam izini kaybettirmeyi başarmıştı.

Genç kadın ise bıkkınlıkla ofladı.

Bir ambulans çağırıp ara sokaktan çıktı.

İş yerine geri dönerken açlıktan bayılsa bile o görüntüden sonra yemek yiyemeyeceğini düşündü.

Kan görmeyi sevmiyordu.

Küçükken babası onda yeni yaralar açtığında bile bayılıyordu.

Pansumanı yapılırken bile başka tarafa bakıyor pansuman sırasında gözlerini yaradan ve kandan uzak tutuyordu.

Bunu yapan kimdi merak ediyordu. Hesap sormayacaktı çünkü umurunda değildi sadece kim olduğunu merak ediyordu.

Ve neden yaptığını. Fakat onu izleyen adama da çok benziyordu.

Aynı dar pantolonlar aynı polo tişörtler...

Bir an için delirdiğini düşündü Lana. Bu adamın onu izleyen ve takip eden adam olma olasılığı yüzde kaçtı?

Lana başını iki yana sallayıp hızlı adımlar ile şirkete yürüdü ve içeri girdi.

Şirkete girdiği an yüzüne çarpan klimanın soğuk havası ile rahatladı.

Asansör ile kendi ofisinin olduğu kata çıktı. Masasına ilerlediğinde cam masanın üstünde koca bir hamburger paketi görmeyi beklemiyordu.

Hem de biraz önce gitmek için can attığı restorandan bir paketti.

Hızlıca üstüne yapıştırılmış olan kartı çekti ve üstünde yazılı olan yazıyı okumaya başladı.

"En sevdiğin yemeğin cheeseburger olduğunu duydum. Afiyet olsun Lana."

Kartı yırtıp masanın altındaki küçük çöp kutusuna attı. Tabii ki de nereden geldiği bu belirsiz yemeği yemeyecekti.

Aklına gelen fikir ile yırttığı kartı eğilip çöpten geri aldı. Kağıt parçalarını birleştirip arkadaki yazıyı okudu.

"Lloyd."

347 kelime.

Prim?

Vanish || Lloyd Hansen Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin