1.BÖLÜM "ANNE KATİLİ"

462 50 16
                                    

Gözlerimi dolduran rüzgârla etrafı adeta gözetliyordum.  Bir tarafta top oynayan çocuklar, bir tarafta ise dedikodu yapan evde kalmış teyzeler vardı. Pencerenin korkuluğuna sabitlediğim kolumu serbest bıraktım. Acıyı hissettiğimde zonklayan bölgeye göz gezdiriyordum. Düz uzun çizgiler halinde olan korkuluğun izi kalmıştı.

Kolumdaki izi hayata kurguladım. Bir insan bırakıp gidince yinede izi kalırdı. Nereye giderse gitsin, ne kadar acı yaşatırsa yaşatsın. Bir insan kolay kolay unutulmuyordu. Hep içimizde bir yerde onun anısı kalıyordu.

Kararan bulutlardan yağmurun geleceğini hissedebiliyordum. İleride ateş yakmaya hazırlanan mutlu aile tablosunu gördüm. Sadece şuan mutluydular. Az sonra olacaklardan habersiz.

Birkaç dakikanın ardından yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu. Hareketsiz duran kolumu camdan dışarı uzattım. Yağmur tanecikleri koluma adeta hücum etmişti. Yağmuru seviyordum.

Şuan bu manzarayı gören bir insan benim normal olmadığımı düşünebilirdi.
Diğer insanlar gibi deniz, kum, güneş hastası biri değildim. Yağmur beni huzura kavuşturuyordu.

Yakılan ateşin söndüğünde bıraktığı duman ve yağmurun buluşmasında oluşan koku burnuma doldu. Adının Duman olmasını istediğim kardeşim düşüncelerimi sarmıştı.

Annem hamileydi ve bir erkek bebek dünyaya getirecekti. Son aylarındaydık. Ben tek kardeştim ve hep yalnızlığı tatmıştım.

Gerçekten üşüdüğümü hissettiğimde ıslanan elimi kenarda bulunan küçük havluyla kuruladım.

Pencereyi hafifçe ittirip kilitledim.

Aşağı kahvaltıya inmek için giyinecektim. Birkaç adım attıktan sonra dolabın kulpunu çektim ve raflara göz gezdirdim. İkinci rafta bulunan yarım kollu beyaz bir t-shirt çıkardım ve diğer rafın altındaki bölüme baktım. Rahat eşofmanlarla doluydu. Gri bir tane alıp yatağın üzerine serdim.

Saniyeler içinde giydikten sonra adımlarımı kapıya yönlendirdim ve koridorda banyoya doğru yürümeye devam ettim.

Lavaboya vardığımda, küçük camlı dolapta bulunan tarakla, saçıma sprey sıkarak taramaya başladım. Saçlarım sabah çok kabarık oluyordu.

Elim musluğun kulpuna gitti ve açıldı. Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra kendime gelebilmiştim.

Sonunda kahvaltı için aşağı inecektim ki, annemin çığlıklarını duydum ve koşmaya başladım. Sanırım Duman geliyordu. Onu burada bizimle güzel bir hayat bekliyor olacaktı.

Aşağı indiğimde ne yapacağımı bilmiyordum.

Babam tokat yemiş gibi sarsıldı ve afalladı. Annem hızlı nefes alışverişi yapıyordu. Onu hiç bu kadar telaşlı görmemiştim.

"Anne şimdi hastaneye gideceğiz. Sakin ol. Tamam mı?" dedim bana da endişeli gelen ses tonumla.

Hiçbir tepki vermedi. Hala yaptığı şeyi yapmaya devam ediyordu. Şuan ortam çok gergindi. Hemen annemin hazırladığı doğum çantalarını kaptım ve arabaya doğru koşmaya başladım. Yüz ifadem pekte neşeli sayılmazdı.

Birkaç dakika sonra annemle babam göründü. Endişe ve heyecandan titriyordum. Bedenim kaynar kazan gibi kaynıyordu. Nefesim bile bundan şikayetçiydi.

Babam doğuma hazırdı. Hatta birkaç gün önce prova bile yapmışlardı. Bebek olarakda benim eski küçüklük oyuncağımı kullanmışlardı.

Babamın eli ön kapıya kaydı ve hızlı bir şekilde açtı. Annemi yavaşça koltuğa yerleştirdi.

Herşey şuan tam gibi görünüyordu.

"Herşey tam mı?" dedi babam kontağı çalıştırırken.
Bana soru sorarcasına bakıyordu.

"Herşey yerin de kaptan!" dedim gülerek.

Annemde şuanki haliyle bana küçük bir tebessüm etti.

Babam bana onaylayan bir bakış attıktan sonra yola döndü ve yolculuğumuz başladı.

Duman benim için mutluluk kaynağı olacaktı. Ona bir kaç yılımı harcayacaktım belkide. Ama yinede değerdi.

Annemle Duman'ı ilk yıkayacağımız anı hayal ettim.Sudan buruşmuş küçük eller ve ayaklar, ne de tatlı geliyordu bana.

Anneme nasıl yardım edeceğimi bilmiyordum, ama onu böyle görmek de istemiyordum. Zor durumdaydı.

Nasıl olduğunu sordum.

"İyiyim kızım, ama biraz sancım var. Kardeşin olacağı için mutlu musun?" dedi bana kaşları istemsiz çatılı ifadesiyle.

Hayır demek geldi içimden, çünkü adının Duman olmasını istiyordum ama onlar istemiyordu.

"Evet anne, adını ne koymayı düşünüyorsunuz?" dedim.

"Bulut düşünüyoruz."

"Bulut'ta güzel tabii, ama yağmur mu yoksa güneş bulutu mu? Merak ediyorum." dedim ona bir öpücük atarken.

"Kızım bu esprilere hiç gerek yok. Sancım var zaten, bu durumda şaka yapılır mı?"

Annemle birbirimize göz devirdik. İkimizde bunu fark etmiştik. Yanağına bir buse kondurduktan sonra dışarıyı izlemeye başladım.

İçimde kötü bir his vardı, sanki bişey olacakmış gibi.

Bütün kötü düşünceleri kovup kardeşimi hayal ettim. Küçük minnak ayaklar ve küçük bir surat.. İki güne yer bitirirdim ben onu!

Bir anda dikkatim bozuldu.

Bu. Bu.. Karşıdan süper, ama bir o kadar da hızlı araba geliyordu. Hemde bizim üstümüze doğru.

Dehşete kapılmıştım. Ailemi tehlikeye atamazdım. Arabadaki sürücüyle göz göze geldim. Gençti ve bir o kadarda yakışıklıydı. Gözleri kahverengi tonlarındaydı. Etkileyiciydi. Yüzündeki dehşeti hissedebilmiştim.

Babam direksiyonu kırdı, annem sanki şuan doğum yapıyormuş gibi telaşlıydı.

"Hayır!! Sizi bırakmak istemiyorum!" dedim. Artık çok geçti. Ya ölecek, ya da yaşayacaktık. Sıcaktan kaynayan vücudum artık buz kesilmişti.

Olacaklar hakkında en ufak bir tahminim yoktu. Bu beni dehşete sürüklüyordu.

Kardeşim bu dünyayı göremeden ölecekti. Belki de bu acımasız dünyayı görmese daha iyiydi. Ama yine de yaşamalıydı. Yaşamalıydık.

Annem.. gözlerinden yaşlar süzülüyorken bir daha görüşemeyecekmişiz gibi bana bakıyordu. Ahh, sanırım o an geliyordu. Bende anneme son kez baktım. Bu gerçekten acıtıyordu. O an gelmiş olamazdı. Annemi son kez görmüş olamazdım.

"Birşey olmayacak." dedi annem.

Olacaklardan habersiz.

Gözlerim karardı ve bilincimi kaybettim. Belkide ailemi son kez görüyordum.

DUMAN (düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin