fucking agents

176 4 3
                                    

1979, Teksas.

"Hadi ama Wayn!" karşımdaki adamı kravatından tutup kalabalığın içine çekerken o ise içkisini bıraktığı için homurdanıyordu.

"Bugün benim doğumgünüm!" ellerimi omuzlarına yerleştirirken o da uyum sağlamak amacıyla ellerini belime yerleştirmiş, vücudunu benimkine yapıştırmıştı.

"En azından kutlamadan önce eve geçip üstümüzü değiştirebilirdik, kıyafetlerimiz biz ajanız diye bağırıyor Amelia."

"Bu bizim için bir avantaj olmalı, öyle değil mi?" sahnedeki grubun ritmi arttırmasıyla hızımı arttırmıştım, ayağımdaki topukluların topuklarıma battığını hissedebiliyordum.

"Amelia." müziğin içinden sesimin tınısını duyduğumda kollarımı çekip arkamı dönmüştüm, gelen Micheal'dı.

Kollarımı Micheal'ın boynuna sararken dudağına düzinelerce öpücüklerimi bırakıyordum, tabii bunda sarhoş olmamda etkiliydi.

"Doğum günün kutlu olsun, sevgilim." Tekrardan bir öpücük bırakırken gülümsedim.

"Seni seviyorum."

"John nasıl? Annesine mi bıraktın?"

"Seni özlemişti, ama onu buraya getiremezdim. Evde yalnız kalmaması için annesine bıraktım."

John Micheal'ın oğluydu, Micheal ile ben nişanlanınca John da yaşadığımız evde kalmaya başlamıştı. John ile anlaşmak inanılmaz zordu, çünkü konuşmuyordu.

Micheal omzumun üstünden arkamda bıraktığım adama -Wayn'e- bakıp göz kırpmıştı, "Niye gözünü dikmiş bakıyorsun?"

"Dik dik bakmak federal bir suç değil, henüz."
Wayn'in dediği şeyle ortamı hiç germemek için sırıtırken Micheal'ı dans etmesi için yanımıza çekmiştim.

Wayn, Micheal'dan hiç hoşlanmıyordu.

__

Wayn'in evinin önüne geldiğimde geldiğimi haber vermek için arabanın kornasını çaldım, kornayı çalmamın ardından yaklaşık bir dakika içinde Wayn evinden çıkmış, arabanın ön koltuğuna yerleşmişti.

Elimdeki kahvelerden birini ona uzatırken bir yandan da geceden kalma olduğu için berbat olan suratını inceliyordum.

"Çok mu kötü?"

Yüzümü buruşturup umutsuzca gülümsedim.

"Bugün Matthew bize devamlı bir iş vereceği konusunu konuşmak için gelir gelmez bizi odasında istedi, bence konuyu açmalıyız."

"Bilemiyorum Amelia, onu kızdırırsak kadroya alınmaktan da oluruz."

Gözlerim şaşkınlıkla açılırken birkaç saniyeliğine ona bakmıştım, ardından yola.

"Bu bizim hayalimizdi Wayn! Suçlu zihinlerin psikolojisini incelemek yıllardır planladığımız tek şey. Vazgeçemezsin."

"Vazgeçmeye niyetim yok. Sadece Matthew biraz eski kafalı, onu ikna etmek zor olacak."

"Peki o zaman, odasına gitmeden onu derse çağıralım." Cümlemim devamını bekler gibi beklentiyle suratıma bakmıştı.

"Dersimde suçlu zihinlerin psikolojisine, altyapısına değineceğim. Ona bu konuyu açmadan önce ılımlı yaklaşması için bir fragman gibi düşün."

Arabanın aniden sarsılmasıyla beraber gelen bir arabanın arabama çarptığını anlamam çok zor olmamıştı, araba yolda savrulurken direksiyona sıkıca tutunmuştum.

Şokla çatlamış ön camdan çarpan arabaya bakarken sinirle kemerimi çözmüş ve yana savrulan arabamdan hışımla inmiştim, arkamdan Wayn'de inmiş olmalıydı ki kapı sesini duymuştum.

Kaportodan dumanlar çıkıyordu. Çarpan arabadan inen adama baktığımda yüzündeki o ukala ifadeyle bize doğru yürüyordu.

"Kaçla gidiyordun? 80 mi, 100 mü?"

"Yolu kontrol etmeden çıkan sensin!" sakince sormama karşılık sesini yükselttiğinde histerik bir şekilde gülmeden geçememiştim.

"Hız sınırını aşmıştın, bunu sana öğretmediler mi?"

"Dostum, şehir içinde 100 ile gidiyordun." dedi Wayn bana doğru yürürken.

"Siktirin gidin! Bir kadın sürücünün kanundan anlamasını beklemezdim zaten!" Dediği şey dilimi dişlerimin üstünden geçirip adama doğru birkaç adım atmama sebep olmuştu, ceketimin cebinden FBI cüzdanımı çıkarırken gayet sakin davranıyordum.

"Kanun böyle! Öğrensen iyi edersin."

"Siktiğimin kanunundan mı bahsediyorsun?" FBI cüzdanımı adamın gözüne sokar gibi ona doğrulttuğumda sinirden burnumdan soluyordum.

Kadın sürücüler kanundan anlamazmış, öyle mi?

"Hey, hey! Sakin olun, bayan."

"Al sana kanun! Oradan bakınca siktiğimin kanunlarını bilmiyor gibi mi gözüküyorum?!" Cüzdanımı ceketime geri koyarken, adama kırmızıyı görmüş boğalar gibi baktığıma yemin edebilirdim.

Wayn adamla aramıza girerken elini belime yerleştirmişti.

"Sakin ol, ben halledeceğim bu herifi." diye fısıldamıştı kulağıma, belime dokunan eli sakinleşmemi sağlamıştı.

"Dersine yetiş, Matthew'i çağır. Ben buradaki olayı halledip dersin için, seni dinlemek için geleceğim güzelim."

Ceketimin kolunu sıyırıp saate baktıktan sonra Wayn'in teklifini onaylamak amacıyla olumlu anlamda kafamı sallamıştım.

Ona güveniyordum.

Arabadan çantamı ve birkaç defter alıp arabama çarpan adama son defa baktığımda, yüzündeki korku ifadesini görmüştüm ve bu içimi inanılmaz rahatlatmıştı.

suçlu zihinler - criminal minds Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin