Multideki Deniz *-* İyi okumalar
Duyduğum gürültü ile,biraz zorda olsa gözlerimi açtım.Açtığımda yolcular valizlerini alıyorlardı.Kemerimi çözüp ayağı kalktım ve bagaja yerleştirdiğim valizi aldım.Uyuduğum için yemek yiğememiştim.Merdivenlere geldiğimde bir hostes beni durdurdu ve konuşmaya başladı.
''Siz uyuyordunuz yemeğinizi veremedik.''
diyip elime bir sandviç tutuşturduğunda teşekkür ettim ilk defa böyle birşeyle karşılaşıyordum merdivenlerden indikten sonra Bodrumun kokusunu içime aldım sanki herkesin hayal ettiği ama bir yer ama bütün umutsuz vakaların olduğu insanların şehri Bodrum.Hava limanının çıkışına doğru ilerledim annemin anlattığına göre bir araba beni alıcakmış siyah bir BMW gözüme takıldı elindeki kağıda baktığımda ''Gece Uygur''yazısını görünce arabaya doğru ilerledim o arabadan bir adam indi ve benidm karşımda olan kapıyı açtı ve eliyle oraya geçmemi işaret etti.Şöför sandığım adam şöför koltuğuna geçti ve gideceğim eve doğru sürdü.
***
Evin kapısına doğru ilerledim ve kapının önüne geldim gerçekten zengin oldukları bu kapının gösterişinden belliydi.Kapının ziline bastım tahminen 5 saniye sonra kapıyı tatlı bir kadın açtı.Kadın gülümseyerek konuşmaya başladı.
''Hoşgeldin tatlım sen Gece olmalısın.''
dediğinde bende yalancı bir gülümsemeyle konuştum.
''Evet benim.''
dedim kadın gülümseyip beni içeri davet etti.Tam bavullarımı alıcakken kadın konuşmaya başladı.
''Tatlım sen içeriye geç ben onları alırım.''
dedi.Bende yavaş adımlarla ilerlemeye başladım.Salon olduğunu zanettiğim yere girdiğimde sırt çantamı koltuğa bırakacakken birinin beni arkamdan sarılmasıyla irkildim arkamı döndüğümde yakışıklı bir çocuk gördüm bana bakarak konuşmaya başladı.
''Merhaba kardeşim.''
dedi ve ben o anda büyük bir şok dalgası yaşadım annem sadece bir arabanın beni alıcağını söylemişti.Üvey kardeşim olan çocuk konuşmaya başladı.
''Eee tabi şuan şok yaşaman normal nede olsa böyle bir yakışıklı herkezin kardeşi olamaz güzelim.''
diyip yanağımdan makas aldı ve tam arkasını dönüp gidicekken tekrardan konuşmaya başladı.
''Ha bu arada ismim Deniz seninde Gece olmalı heralde.''
dediğinde başımı sallamamla yetindim.Bedenimi süzdü bende etrafa baktığımda gözüme bir yer çarptı tekrardan baktığında OMG?! Yunan Tanrısına benzeyen taş bir çocuk birbirimize uzun süre baktık çocuk bedenimi süzdü ben üvey kardeşim olan Denize baktığımda telefonuyla ilgileniyordu bu arada ben daha yeni gördüm ikisininde üstünde tişört yoktu.Yunan tanrısına benzeyen çocuk yanıma geldi alayla gülümseyerek tam konuşucaktıki yukarıda iki tane sürtük oldukları belli kızlar geldi cırtlak sesleriyle konuşmaya başladı.
''Hadi gidelim sevgilim.''
dedi sakızlarını şaklata şaklata ve tabiki ağızlarını yaya yaya Deniz iki tane tişört alıp konuşmaya başladı.
''Al Uzay.''
diyip adını şimdi öğrendiğim Uzay dediği çocuğa attı.Havada yakalayıp tek hamleyle üzerine geçirdi ve yanıma gelip konuşmaya başladı.
''Görüşürüz fıstık.''
diyip yanağımdan makas aldı cırtlak sesli olan kız tekrardan konuşmaya başladı.
''Hadisene Uzay yaaaa geç kalıcaz.''
Uzay kıza ölümcül bakış atıp yanına gitti ve sonra ise kapı kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taş Devri
أدب نسائيAnnesine yazdığı bir mektuptan sonra cici babasına yani üvey babasının yanına giden gecenin bundan sonraki yaşamına giren Uzayla birlikte aralarındaki engeli aşabilecekler mi ?