Yürüdüğümde dizimin acıdığını hissediyordum. Elimle dizime dokunduğumda ıslaklık hissetmiştim. O an anladım dizim kanıyordu. Adımlarımı hızlandırdığımda dizimdeki acı daha çok kendini hissettiriyordu. Arkama bakmak bir uçurumdan düşmek gibiydi. Her şeyi bırakıp kaçmak istiyordum. Köşede kapıyı gördüğümde aklıma geldi. Çantamda arkada bıraktığım yaşanandan son bir şey vardı. Çantamdaki kanlı bıçağı çıkarıp sol köşedeki poşetin içine attım. Ardından hızlıca kapıya yaklaşıp dışarı çıktım. Bodrumun kokusu üstüme sinmiş gibiydi. Evin kapısına yaklaştığımda kapının zaten açık olduğunu fark ettim. Kapıyı, çıktığımda kapattığımı hatırlıyordum. Kalbimi bir korku saldı. İçeriye bir iki adım attıktan sonra "Kimse var mı?" diye bağırdım. Hiç ses gelmiyordu. Tüm odaları gezip baktım, kimse yoktu. Geri gelip kapımı kapattım. Evin tüm kalın perdelerini çektim. Oturma odasındaki koltuğa oturup saatin 19:00 olmasını bekledim.
Yaklaşık iki saat hiçbir şey hissetmeden yere bakmıştım. Sonunda saat gelmişti. Dışarıya çıkıp depoya yöneldim. Bıçağı koyduğum sol köşedeki poşeti elime aldım ve sokağın konteynerine attım. Konteynerin yanından geri dönerken çöp arabası gelerek, çöpleri tam saatinde aldı. Konteyneri boşaltıp gitti. Uzunca bir süre de onların arkasından baktım. Sonra ellerime değdi gözlerim. Hala kalbimde hiçbir hissin olmaması beni çok şaşırtmıştı. Bu ben miydim? Bu yaşadığım yolculuk bana hiç tanımadığım beni bulmama yardımcı oluyordu.
Çevreme baktığımda etrafta kimse yoktu. Yeniden evime yöneldim. Eve geldiğimde kapımın yine açık olduğunu fark ettim. Aklım bana oyun oynuyordu. Ben yine çıkarken kapattığımı hatırlıyordum. Bu sefer "Kimse var mı?" diye sormadım. Direk girdim içeri. Üstüne düşünmek gereksizdi. Yaşadıklarım sonunda beni aklımdan etmişti. Üstümdeki, vücudumdan bile ağır olan bu yükü atmak için duşa girdim. Suyun altında kaç saat kaldım hatırlamıyorum. Her damla tanesi bana başka bir anı hatırlatıyordu. Üstüme bir havlu alıp aynanın karşısına geçtim. Tertemiz olmuştum. Aynanın sağ tarafındaki askıda saç kurutma makinem asılıydı. Onu alıp saçımı kurutmaya başladım. O anda geçmiş alıp götürdü beni.
2 ay önce :
Gülümseyerek sarılmıştı bana. "Ben kuruturum sevgilimin saçlarını." diyerek saç kurutma makinesini elimden almıştı. O gülümseyerek ne düşünüyordu bilmiyorum ama ben bir kızımız olsa nasıl bir baba olur diye düşünüyordum. Bir an onu, kızının saçlarını kuruturken hayal etmiştim. Saçlarımın yarısı kurak yarısı ıslaktı artık. Arada ıslak kalanlar damlıyordu omuzlarıma. O da onları bulup kurutuyordu. Sonra elinden kurutma makinesini alıp sıkıca sarıldım ona.
Şimdi:
Saç kurutma makinesini kapattığımda içeriden bir takırdı duydum. Kapıyı açıp hemen kafamı dışarı çıkardım. "Kim var orada? Kimsin söyle." dedim. Ses yoktu. Kıyafetlerimi giyip çıktım banyodan. Bugün değilde başka bir gün olsaydı eğer korkup banyodan çıkmazdım bile. Ama artık kaybedecek bir şeyim yoktu. Her neyse karşılaşmak istiyordum bu gizli sırla.Evine her yerine bakmıştım ama kimseyi görememiştim yine. Oturma odasına geçip koltuğa oturduğumda masanın üstünde koca harflerle yazılmış "sana" yazısını gördüm. Hızlıca kağıdı açıp içini okudum. Yine de seviyorum seni yazıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUÇLU KİM
Teen FictionBen Melisa Daşdan. " Seyra" kitabının yazarıyım. Her bölümünde ayrı heyecan hissedeceğiniz kitabımı yazmaya başladım. Okurken yorumlarınızı da bekliyorum. Umarım beğeninizi kazanırım.