❥Yeni Ev

196 18 27
                                    

Merhaba!Ben Freya(Ewine da diyebilirsiniz) kendimi yazma konusunda geliştirmeye çalışıyorum.Hatalarım çok olabilir uyarmaktan çekinmeyin çünkü kendimi geliştirmek için burdayım.

İyi okumalar <3

Neşeyle son koliyi de yere bıraktığım an derin bir nefes aldım.Yorulmuştum, neden kimse 6 katlı bir binaya asansör yapmaz anlamıyorum!?Bir öğrenci olarak bulabileceğim en ucuz evi bulmuştum.Hatta o kadar ucuzdu ki beni dolandırmaya çalışıyorlar sanmıştım.

Saat gece 9 olmuştu bile ve kampüsten çıktığım gibi taşıma işiyle uğraşmıştım ve şimdi her tarafım ağrıyordu.Kolileri üst üste dizip yatak odasına geçtim.Yatağın hemen üzerinde bir tablo vardı.Ev sahibi tablonun kesin bir dille kaldırılmaması gerektiğini söylemişti,duyduklarıma göre evin ölen eski sahibinin tablosuydu.Altın çerçeveli tabloya baktım.Gayet büyüktü,tabloda ki adamı inceledim biraz...

Kiraz rengi dudaklarına baktım, kahverengi ipek saçlarına,mezarımın olmasını isteyebileceğim kadar güzel olan kahve gözlerine baktım... Ne kadarda asil gözüküyordu.Güzel sanatlar okuyan biri olarak gördüğüm her tabloyu incelerdim ama bu tablo farklıydı.İmkanım olsa içine atlardım.İstemsizce yatağa çıktım ve ellerimi tabloda dolaştırdım,çenesinde ve dudaklarında gezindi parmak uçlarım.

Eğer mantıklı düşünmeseydim tablonun gerçek olduğuna inanırdım.Ne kadar da yakışıklıydı.Hayır,hayır sadece yakışıklı değil aynı zamanda güzeldi.Bütün iltifatları sayabilirdim şuracıkta ama ne işe yarardı ki?Çoktan ölmüştü... Ellerimi yanağında gezdirdim.Utanmasam tabloyu öperdim.Neyse ki o kadar delirmedim.

Tablodan gözlerimi çektiğim de fark ettim vücudumun ağrıdan sızladığını,feci şekilde uykum vardı.Pijamalarımı bile değiştirmeden yatağa uzandım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım...

"Jeon değil mi?" karanlık bir odadaydım,oda bile olmayabilirdi.Zifiri karanlık... "Jeon Jungkook...Yeni kurbanım,ne kadarda ponçiksin sen öyle-" sonda ufak bir kahkaha patlatmış ve dalga geçtiğini belli etmişti.Adım sesleri duyuyordum,korku bedenimi ele geçiriyordu.Farklı yerlerden binlerce adım sesi geliyordu.Korkunç kahkahalar duyuyordum, gözlerim doluyordu.Etraf gittikçe bulanıklaşıyordu.Ellerim boğazıma gitti,nefesim kesiliyordu...

Korkuyla uyandığımda çarşafı sıktım.Rüya mıydı hepsi?Ellerim yanaklarıma gitti,ıslaktı.Ağlamıştım aptal bir rüya yüzünden ağlamıştım!Ne kadar acınası... Güneş doğmuştu bile bugün cumartesiydi.Yarı zamanlı işime gitme zamanıydı.Hızla duşa girdim ve kendimi soğuk suyun altında rahatlamaya çalıştım.Omuzlarımı ovmaya başladım.

Belime sardığım havluyla odaya girdiğimde gözüme tablo çarptı.Gözlerini karşıya dikmişti.Bir anlık beni izlediğini düşündüm.Aslında olabilirdi... Ev sahibi tabloyu asla çıkarma demişti,kim tablonun arkasında kamera olmadığını söylediki?Belki de sapık adam kamera koymuştur.Evet, çok çılgınca duruyor ama olmıycak şeyde değil.

Bir beyaz tişört ve siyah deri pantolon alıp banyoya girdim.Giyinip çıktığımda küçük havluyla kuzgun siyahı saçlarımı kurulamaya başladım.Havluyu yatağa fırlatıp hızla sırt çantamı alıp evden çıktım.Eve geldiğimde yerleştirirdim kolileri.

ଘ⁠(⁠ ⁠ˊ⁠ᵕ⁠ˋ⁠ ⁠)⁠ଓ

Sırt çantamı kapının hemen yanında bırakıp elimdeki sandaviçi kemirmeye başladım.Sandaviç bitince kolilerden çıkardığım kitapları raflara dizmeye başladım.Evi eşyalı tutmuştum ve eşyalar fazlasıyla güzel kullanılmıştı.Hatta kullanmamışlar desem yeriydi.Kitap kolisi bitince diğer koliyi açtım.Bir satıcıdan öylesine aldığım tarot kartları vardı.Neden aldığımı bilmiyordum ama almıştım.Hemen koltuğun karşısında olan çekmeceye koyma kararı aldım.Kahverengi vintage bir çekmeceydi.Tam kartları koyuyordum ki bir zarf gördüm.Beyaz bembeyaz bir zarf...

Nerden gelmişti?Belki eski kiracılar unutmuşlardı.Zarfı elime aldım ve arkasını çevirdim.

"Kim Vante"

Ne kadarda hoş bir isim...Parmaklarım meraklıca pürüzsüz zarfın üzerinde dolandı.Açsam nolurdu ki?Zarfı biraz salladım.İçinden sadece bir kağıt sesi geliyordu.Daha fazla dayanamadım ve zarfı yırttım.Fakat beceriksizliğimden dolayı zarfı yere düşürmüştüm ve içindeki fotoğrafta yere düşmüştü.Fotoğrafı gördüğüm an gözüm karardı ve sendeledim.

O'ydu...Tablodaki adam.Burada fotoğrafı ne arıyordu?Yere eğildim ve fotoğrafı aldım.Yine ve yine tam karşıya bakıyordu.Beni izliyor desem saçmalamış olurum izlemiyor desem hayır dik dik bakıyordu.Aniden gözlerinde kaybolmak istedim.Gözlerine saklanmak,asla çıkmamak...Yine dudakları göze çarpıyordu.Boğazındaki atkısı ve elindeki şemsiyesi ile bir sonbahar gününde çekilen o kareyi iyice güzelleştiriyordu.

Fotoğrafı cebime koydum ve kolileri yerleştirmeye devam ettim.Son kolide bitince kendimi koltuğa attım.Zaten çok bir eşyam yoktu,kişisel eşyalarım falan.Saat 12 olmuştu bile.Tam gözlerimi kapatmış kafamı arkaya atmıştım ki telefonum çaldı.

"Alo" "Alo,Jungkook naber?" Jimin hyungdu."Yorgunum hyung,sen?" hafifçe kıkırdamıştı."Sen hep yorgunsun jungkook..Ee iyiyim bende,yerleştin mi eve?"
"Evet daha yeni bitirdim kolileri." hemen heyecanla konuşmaya başladı."Ee artık sana bir ziyarete geliriz." Hayır ya evi berbat edicekler şimdi heryeri dağıtıp gidicekler "Aman hyung aman bir bekleyin e bir düzenine oturtayım." hızla telefonu yüzüme kapatmıştı.Bu kadar çıkarcıda olunmazdı!?

Yatak odama girip tişörtümü çıkarttım ve altıma mini siyah bir şort giydim.İşte çalışırken tabloda bir kamera olamayacağına kendimi baya inandırmıştım.Aynada kendime baktım,ay ışığı odama sızıyordu ve bacaklarımı aydınlatıyordu.Ve yine gözlerim tabloya gitti,aniden aklıma fotoğraf geldi hızla yerdeki pantalonun cebinden çıkartıp ay ışığının altında inceledim...Burnuna,gözlerine,dudaklarına,kaşlarına,çenesine,ellerine...Her parçasına hayranlıkla bakıyordum.

Yatağın yanındaki komodine fotoğrafı bıraktım ve yatağa uzandım.Yine vücudumu uyku basmıştı.Galiba yatağa girene kadar yorgunluğumu fark etmiyordum.Ellerimi saçlarıma geçirdim ve rüyamı hatırlmaya çalıştım "...Yeni kurbanım..." bu da ne demekti?Kurban ve ben ahh kim bilir yine ne izlemiştim de aklıma saçma sapan şeyler geliyordu!Sakince sırt üstü uzandım ve kendimi uykunun kollarına bıraktım.

"Beni bu kadar kolay bulabilmeni beklemiyordum." yine o ses... "Şaşırttın beni küçük." adım sesleri... "Ne kadarda korkaksın ama merakına da yenik düşüyorsun." nefesim kesiliyordu... "Yazık!Dilide yok." gözlerim dolmuştu,bağırmak,konuşmak, uyanmak istiyordum.Sebepsizce ızdırap gibi geçen bu rüyadan uyanmak istiyordum. "Ah,bebeğim ne kadarda kötü bir hayat bu...Üzüldüm diycemde çok bir şeyde yaşamamışsın.Asıl yaşıyacakların şimdi başlıyor!" Aniden çenemde bir el hissettim ama yine zifiri karanlıktan başka birşey yoktu."Küçük ve aciz bedenin beni güldürüyor Jeon.Bu kadar mı çaresizsin?" yine kahkahalar başlamıştı...

Ter ve kan içinde uyandığımda saate baktım 3.00 gecenin en uğursuz saati... Elim komodindeki fotoğrafa gitti,fotoğraftaki adam şimdi karşıya değil yana bakıyordu!

ଘ⁠(⁠ ⁠ˊ⁠ᵕ⁠ˋ⁠ ⁠)⁠ଓ

Selam!Aşklarım umarım hoşunuza gitmiştir.Gerçekten acemi bir yazarım hatta yazar bile değilim sadece çabalıyorum.Umarım bölümü sevmişsinizdir.

Gerçekten kötü olmuş olabilir özür dilerim.

Rüya Kapanı|TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin