4

257 29 114
                                    

"Bu gün hava çok güzel.."

Hyunjin'in söylediği şeyin ardından başını onun göğsünden kaldırıp yüzüne bakarken gülümseyerek onu onaylamak ister gibi kafasını hafif sallamıştı. Hava güneşliydi, ve esen serin rüzgarın sarı saç tutamlarını alnına düşürmesini umursamadan Hyunjin'in dudağının kenarına küçük bir öpücük kondurup geri çekildiğinde siyah saçlı çocuk kollarının arasında Felix'i biraz daha kendine çekip beline daha sıkı sarılmıştı.

"Neyin var senin?" Bir elini sarışın çocuğun yüzüne çıkarıp okşadığında ilgiyle sordu. Felix bu gün küçük göletin kenarına geldiklerinden beri neredeyse hiç konuşmuyordu ve Hyunjin'in bacaklarının arasında sırtını onun göğsüne yaslamış bir şekilde kendisine verdiği kitaptan başını kaldırmamıştı. 

Hyunjin'le tanıştığı günden bir hafta geçmişti ve bu hafta içerisinde her gün ormanda beraber zaman geçirmişlerdi ama henüz babaannesine ve arkadaşlarına Hyunjin'den bahsetmemişti. Onlara her gün yalan söylemek o kadar iğrenç hissettiriyordu ki, artık Hyunjin'le beraberken bile mutlu olamıyordu.

Hafifçe kafasını döndürüp Hyunjin'in gözlerine bakarak, "iyiyim ben." demiş ve tekrar elinde tuttuğu kitaba odaklanmıştı.

"Bir sorun varmış gibi hissediyorum, anlat bana.." kollarının arasındaki çocuğun başını hafifçe kendisine dogru çevirip yüzünün her noktasında gözlerini gezdirirken dedi.

Felix kitabı kapatmasının ardından derin bir iç çekmiş ve Hyunjin'i kırmaktan korktuğu için nasıl söylemesi gerektiğini bir kaç saniyeliğine aklından geçirmişti. Hyunjin'in annesi yüzünden her kesten saklanmak ve gizli buluşmak zorunda kalıyorlardı. Oysa ki, Hyunjin'in bir suçu yoktu, asla da olmamıştı. Yine de Hyunjin'in annesini ne kadar çok sevdiğini biliyordu, bu yüzden onu kıracak şeyler söylemek istemezdi asla.

"Hyunjin senin herkesten uzak, sürekli saklanmak zorunda olman, böyle bir hayat yaşaman beni üzüyor. Ben de babaanneme yalan söylemek istemiyorum.. ve bir de arkadaşlarıma.." sonlara doğru sesi kısılmış ve Hyunjin'in söylediklerine vereceği tepkiyi ölçmek ister gibi gözlerini ondan ayırmamıştı.

Hyunjin'in dudaklarının yukarı doğru kıvrıldığını görünce şaşırsa bile saçlarını okşayan uzun parmakları hissettiğinde gözlerini kapatmadan edemedi. Saçlarının okşanmasına dayanamıyordu.

"Çok az kaldı, buradan gideceğiz yakında."

"Ne? Gidecek misin?"

"Gideceğiz, sensiz hiçbir yere gidemem."

Felix yüzünde yerleşen gülümsemenin ardından hızla dizlerinin üzerinde doğrulduktan sonra kollarını Hyunjin'in boynuna dolayıp sıkıca sarılmıştı, "Söz mü?"

Hyunjin sarıldığı ince beli yavaş yavaş okşamaya başlarken Felix'in kokusunu derin bir nefeste içine çekti. "Söz.."

~

"Yarın görüşürüz" dese bile kollarını Hyunjin'in boynundan ayırmayıp sıkıca sarılmaya devam ettiğinde ondan ayrılmak istemediğini göstermiş, her ne kadar ona sarıla bilmek için parmak uçlarına yükselmiş olsa bile Hyunjin yinede eğilmek zorunda kalmıştı. 

Bir hirine sıkıca sarılan bedenleri ayrıldığında üşüdüğünü hissetse bile son defa yavaşça burnunu Hyunjin'in burnuna kedi gibi sürmüş ve geri çekilmek istemişti ama beline sıkıca sarılan kol buna izin vermedi. Felix böyle yaparsa Hyunjin gitmesine izin veremezdi ki..

Felix'i tekrar kendine çekip aralarında açılan mesafeyi kapattığında hiç beklemeden sertçe çocuğun dudaklarına yapıştı. Felix bunu beklemiyor olsa bile iki eliyle Hyunjin'in yüzünü avuçları arasına almış elinden geldiği kadar öpüşlerine karşılık vermeye çalışmıştı.

Lanet / HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin