6

36 8 0
                                    

  "Bak şimdi evet bu tezin çoğu zaman işe yarıyor ama gözden kaçırdığın bir kısım var. Bu daha çok gitar gibi telli çalgılarda kendini iyice belli eden bir özellik. İki saniye bekle hemen gitarımı getirip geliyorum."

  Bir önceki gün yaşananlardan sonra Felix erkenden Chris'in evine gelmiş yaptığı çalışmaları açıklamıştı. Aslında durumdan pek memnun değildi ama bunu yapmazsa Chris'i ikna edebileceğini hiç düşünmüyordu.

  Chris ikna olduktan sonra da heyecanla akustikle ilgili olan çalışmasındaki bulduğu eksiği anlatmaya koyulmuştu. Başta söylediklerini anlamayan Felix'e gitarla göstermenin mantıklı olduğunu düşünüp hızlıca salona gitti.

  Felix ise usulca oturmuş Chris'i dinlerken büyük olanın ayaklanmasıyla oturduğu yere daha çok yayılıp odayı izlemeye başlamıştı.

  Bir otel odasından hallice büyüklükte olan odanın ortasında bir piyano, -her tarafında hatta yerlerde bile birbirine girmiş kağıtlar vardı- duvar kenarında farklı boyutlarda yaylı çalgılar, duvarın devamında ise bir çalışma masası ve öbür taraftada çift kişilik bir yatak vardı.

  Çok fazla eşyası yoktu Chris'in. Odası ise piyanonun olduğu kısım dışında pırıl pırıldı. Sanki bir okb hastasının elinden çıkmış kadar temiz ve düzenliydi. Odayı incelemeye devam ederken Chris seri adımlarla elindeki gitarıyla gelmiş Felix'in yanındaki sandalyeyi geriye çekerken konuşmuştu.

  "Normalde enstürmanlarımız kendimize özeldir ama pek gitar çalmadığımız için bunu ortak kullanıyoruz kusura bakma o yüzden beklettim biraz."

  Chris'in sandalyesini arkaya çekmesiyle Felix de sandalyesini ona döndürüp önemli olmadığıyla ilgili mırıldandıktan sonra dikkatle dinlemeye başladı.

  "Bak şimdi elini en üstteki tele çok hafif bir şekilde dokundur. Onun mi olduğunu biliyorsun dimi? Evet en alt tel de mi. Şimdi ben en alt teli çaldığımda en üstteki telin de titreştiğini hissedeceksin"

  Chris'in alttaki teli çekmesi ve gerçekten dediği gibi üst telin de titreşmeye başlamasıyla Felix'in gözleri kocaman açılmış şaşkın bakışlarıyla kıvırcık saçlıya bakıyordu.

  Büyük olan küçüğün bu olaya bu kadar şaşırmasını tatlı bulmuştu. Ayrıca onu şaşırtmak kendiyle gururlanmasını sağlamıştı. Çünkü ne zaman ona bir şeyler anlatsa meraklı bakışlardan ilerisine gidemiyordu. Hoş o bakışları da çok hoşuna gidiyordu Chris'in ama yapılmamış bir şeyi başarabilmenin keyfi bir ayrıydı.

  "Aslında senin mantığının uzun bir süre işe yaraması çok normal çünkü daha çok eski dönem şarkıları üzerinde çalışmışsın. Eskiden tek bir melodi tek bir parça vardı. Günümüzde ise orkestra etkisini tek bir enstürmanla oluşturmak mümkün."

  "Nasıl yani?"

  "Bak şimdi sana kardeşimin bir parçasını çalıcam"

  Kendi bestelediği biricik şarkısına kardeşimin demek kalbini bir miktar kırmış olsa da bu kaderi kendisi kabul ettiği için elinden hiçbir şey gelmiyordu. Genede tüm düşüncelerini bir kenara atıp şarkısının bir kısmını çaldı.

  "Bu parçada asıl melodi bu kısım."

  Parçadaki tiz notaları çaldı.

  "Fakat parçanın bir de destekleyici bas melodisi var bak orası da bu."

  Bas notaları çaldığında Felix aydınlandığını hissetti.

  "Senin savunduğun teori notalar teker teker çalındığında doğru oluyor fakat işin içine büyük çaplı bir şarkı girdiğinde işe yaramamasının nedeni bu. Çünkü konu enstrümanlarken notalardan bahsetmeliyiz evet ama kesinlikle melodi de göz ardı edilmemeli."

  "Tamam tamam anladım şimdi."

  Felix heyecanla sandalyesini masaya geri döndürüp kalemini eline aldı. Hızlıca kağıda işlemler dökerken arada kafasını kaşıyor arada da dudaklarını büzüyordu işlemlerini yaparken.

  Onu izleyen Chris için cennetin ön gösterimi gibiydi Felix'in bu görüntüsü. Minik bir çocuktan farkı yok diye düşündü. Görüntüsünün aksine bu kadar büyük işlere kalkışması oldukça hayret ettiriciydi. Gerçekten çok cesur diye içinden geçirdi. Hayran olunasıydı Felix.

  Kağıda birkaç şey daha yazdıktan sonra neşeyle Chris'e döndü ve birden sarıldı. Chris ise hazırlıksız yakalandığı için bir süre olayı kavrayamamıştı.

  "Sayende oldu sağlaması tutuyor artık! Çok teşekkür ederim. Çok Çok bir sürü teşekkür ederimm!"

  Felix'in neşesi Chris'in içini ısıtmıştı. Bir kış akşamı salonda yanan şömine ve etrafındakilerin sohbeti gibiydi. Sarılan çocuğa karşılık verip o da sarıldı. Hatta birden kendini onun saçlarını okşarken bulmuştu. Kendi için oldukça utanç verici olsa da tekrar eline böyle bir şans geçse gene yapardı o kadar güzeldi hissiyatı.

  "Bunu ve geçen sefer vermem gereken mektupları mutlaka Bay Galileo'ya iletmeliyim en kısa vakitte. Onun da çok ilgisini çekeceğine eminim."

  "Ama artık öncekine kıyasla çok daha dikkatli olman gerekiyor elini kolunu sallayarak ona veremezsin."

  Sıkıntıyla iç çekti Felix. Chris'in haklı olduğunu biliyordu üstelik normalde buluşmalarında bir sonraki buluşmalarının nerede ve ne zaman olacağına karar verirlerdi. Fakat son sefer bunu yapamamışlardı.

  Normalde olsa kendini çok büyük çıkmazda hissederdi, tüm yolları tıkanmış ve sanki tanrı ona köstek oluyormuş gibi gelirdi. Lakin şuan kollarının arasında olduğu adam ona çok büyük bir konfor alanı sağlıyordu. İlk kucaklaşmalarının ardından iki genç de birbirlerinden ayrılmak için herhangi bir adımda bulunmamışlardı. Bunun farkına varan Felix yavaşca cennetinden ayrıldı.

  "İki gün sonra cumartesi akşamı Lord Henry'nin bir balosu var. Bay Galileo'nun orada olacağına eminim. O zaman mutlaka vermeliyim yoksa başka ne zaman verebilirim hiç bilmiyorum."

  "O kadar insanın içine nasıl gireceksiniz tanırlar ki sizi."

  "Eskiden aslında Bay Galileo gitmezdi davetlere, babası Bay Vincenzo katılırdı onun aracılığıyla tanışmıştık hatta. Bu mektupları mutlaka ona ulaştırmalıyım birkaç gün içerisinde Fransaya gidicek çünkü Bay Vincenzo. Onsuz bir daha Bay Galileo ile hangi vakitte haberleşebiliriz hiçbir fikrim yok."

  "Ama artık seni tam olarak tanımasalar da silüet olarak tanıyorlar. Şuan yapacağın en minik hatayla bir daha hiç mektuplaşamicak hale gelebilirsiniz."

  "Hem... Senin zarar görmenden de korkuyorum."

  Söyledikleriyle Chris'in kulakları kızarmıştı. Felix ise aniden gelen cümleyle kalakalmıştı. Yanakları hafifçe pembeleşmiş karşısındaki söylediklerinden dolayı utanmış ensesini kaşıyan adamdan gözlerini kaçırıyordu.

  "Öhm- evet şey haklısın. Ama ya hiç tanımadıkları biri olursam. O zaman anlamazlar dimi?"

  "İyi de o nasıl olacak?"

  Felix aklına gelenlerle sırıtmaya başladı. Bilim uğurunda yapamayacağı hiçbir şey yoktu ve bunu da kanıtlayacaktı.

  "Orasını bana bırak sen sadece o davete geldiğinden emin ol yeter."
 
_________________________________________________

  Dünyanın en basit ve gereksiz konusunu bunların uğraştığı ve Felix'in takıldığı yer yaptım kendimden utanıyorum.

 
 

Sub Rosa // ChanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin