-1-

224 21 28
                                    

1834~

Saat gece yarısını bulmuş Akutagawa ve o yürekten sevdiği sevgilisi üzücü bir haberi tartışmak için köprüde bir araya gelmişti.

Beyazlar içindeki Atsushi cesur görünümlü lakin temelinde üzüntü yatan bir sesle "Bizi öğrenmediler, bizi de öldürmezler ... değil mi?" dedi.

Onu korkutmak istemeyen Akutagawa sevgi dolu lakin korkudan ister istemez titreyen bir sesle "Öğrenmediler , öğrenmiş olamazlar. Sakın telaşa kapılma . Sana bir şey yapmalarına asla izin vermem." diyerek sevdiceğinin ruhunu okşadı.

Yağan yağmur sebebiyle ıslanan kahküllerinden akan su göz yaşlarına karışan Atsushi, duyduğu ayak sesiyle irkildi ve hemencecik arkadaşlarmış gibi davranmaya başladı.

Aslında ikisi de yağmurdan nefret ederdi . Sadece saklanmak için kullanırlardı sağnak yağmurları. Sonuçta gelen idam cezasıyla birlikte , yakalanırlarsa ölücekleri kesindi. Hayatlarının sonuna kadar saklayacaklardı. Saklayamazlarsa bu başka bir son olurdu. Bu son ikisininde istemediği bir sondu. Bir çok kez idam edilen gay ve lezbiyen çiftleri görmüş , ister istemez ağlamışlardı.

Aşktı bu sonuçta . Kimse gönlüne engel olamazdı ki...

2022~

Dışarıda yağan yağmuru izlemekle meşgul olan Akutagawa öğretmenin ona fırlattığı kalemle irkilmiş ve sınıfa yeni gelen birisi olduğunu fark etmişti. Mori hocasından özür diledikten sonra yeni gelen çocuğun konuşmasını dinledi.

"Adın ne yavrum?"

"Atsushi Nakajima"

"Kaç yaşındasın?"

"16 yaşımdayım"

"Neden bu okula geldin minik kuş?"

"Eski okulumda yaşadığım tatsız bir olay yüzünden. Bu konudan bahsetmek istemiyorum. Rica etsem artık yerim nereyse oraya geçebilir miyim hocam?"

Çocuk o kadar utangaçtı ki öğretmenin sorduğu sorular dışında hiç bir konudan bahsetmemiş olmakla birlikte önden 2. sırada oturan Akutagawa'nın bile zar zor duyduğu bir sesle konuşmuştu. Çocuktan biraz bahsetmek gerekirse; yaşına göre cılız , uzun boylu -Sınıfın en uzunu Dazai kadar değil- , griye kaçan beyaz tuhaf kahküllü , kahkülünün en ucunda uzun siyah şeritli saça sahip , iki renk gözlü bir çocuktu. Gözlerinde tanrısal bir güzellik vardı. Eğer dersleri matematik değil edebiyat olsaydı kesinlikle gözleri hakkında bir şiir yazabilirdi Akutagawa. Neyse ki sonraki ders edebiyattı da kurtulacaktı bu işkenceden.

Öğretmenin işaretiyle yanına oturan çocuğu daha dikkatle incelemeye başlamıştı. Akutagawa sınıfta tek başına oturan tek kişiydi . Sınıfta Dazai ve Chuuya dışında arkadaş edinememişti. Çünkü akciğer rahatsızlığı yüzünden sürekli öksürüyor bu sebeple de diğer çocukların rahatsız olmasına neden oluyordu. Hayatı boyunca hiç spor yapamamıştı mesela . Sanki astım hastasıymış gibi koşunca nefessiz kalırdı. Buna rağmen fit bir vücuda sahipti. Arada bir ağırlık kaldırdığı için -50 kiloya kadar kaldırabiliyordu- bazı yerlerinde hafif kaslar vardı.(Burada mantığım çökmüş aq)

Eğer tedavi olucak kadar parası olsa yine de sırf beden dersi için tedavi olmazdı. Kızlarla voleybol oynamak Chuuya'nın söylediğine göre rezalet bir deneyimdi. Gerçi Chuuya gibi kısa olmadığı için topu yakalayamamak gibi bir sorunu olmazdı ama uzaktan gördüğü kadarıyla sıkıcıydı.

Erkeklerle futbol oynamaksa hiç ona göre değildi. Dazai bir kaç kez maç sonrası çıkan kavgalarda kemiklerini kırmıştı ve aynısını yaşamak istemiyordu. Basketbola gelirsek sınıftaki kimse basketbol oynamıyordu. Daha kendi sınıfıyla kaynaşamamış birisi olarak başka sınıflarla basketbol oynamak istemezdi. Bu yüzden beden dersinde sınıfta kalıp ya telefona bakar ya da kitap okurdu. Dediğim gibi akciğer rahatsızlığı spor yapmasındaki tek engel değildi.
...

Gözleri yanındaki çocuğun morla sarı karışımı gözlerine o kadar uzun süre takılmıştı ki ne zilin çaldığını ne de yanındaki çocuğun hafif korkmaya başladığını fark etmemişti. Atsushi'nin yerinde kim olsa sırıtarak gözlerine bakan birisinden korkardı değil mi? En sonunda ne yaptığını fark edip kızarmış yüzüyle , dişlerinin arasından "Özür dilerim" gibi bir mırıltı çıkarmıştı. Atsushi ise bu durumun karşısında sakince gülümsemişti. Gülümsemesi o kadar içten ve güzeldi ki anlatmak için dünyadaki tüm kelimeleri getirsek yine de tanımlamaya yetmezdi. Çocuğun gülümserken o güzelim gözleri kısılıyor , yanakları göze daha da bir yumuşak geliyordu.

Çocuk daha sonra elini Akutagawa'ya uzattı ve "Sen beni tanıyorsun ama ben seni tanımıyorum adını öğrenebilir miyim?" dedi .

Akutagawa'ysa elini uzatıp "Seni tanıdığıma memnun oldum Atsushi Nakajima ben Akutagawa Ryounosuke"

İşte bu isim diye düşündü Atsushi. Karşısındakinin tanıdıklığını daha da açıklıyordu. Nerde , ne zaman karşılaştılar bilinmez ama işte şu bilinirdi: Atsushi onu kesinlikle tanıyordu.

O bunları düşünürken Akutagawa'nın elini daha sıkı tutmaya başladığını fark etmemişti. Aslında Akutagawa da onun elini bırakmak istemiyor, bu yumuşacık eli uzunca tutmak istiyordu. Ama bu sefer temkinli davranarak elini yavaşça bırakmıştı. Atsushi bunun üzerine ne yaptığının farkına varmış , bu sebeple de yüzü hafif pembeye çalmıştı.

Daha sonra hemen arkalarında bir ses duyuldu:

"HEY GRİ KAFA, ARKADAŞIMIZI SAL DA BİZİMLE GELSİN. İLK DEFA İNSAN GÖRMÜŞ GİBİ YARIM SAATTİR BAKIŞIYORSUNUZ"

Bu bağırtı tam da adamından gelmişti. Kızıla kaçan turuncu saçları ve kısacık boyuyla hemencecik tanınan Chuuya Nakahara'dan . Chuuya bağırmakla kalmamış anın tüm büyüsünün içine etmişti. Mavi gözlerinden sıkılmış olduğu okunuyordu. Hemen yanındaki kızların hayalindeki erkek olan Dazai gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Tamam tamam geldim Chuuya-kun."

"Bir de gelmeseydin."

"Oooo çok kritik."

"SEN SUSSANA BE DAZAİ."

"Chuuya~ boyun kadar konuşmasını öğrenmelisin."

"NE DİYON SEN , NE DİYON SEN? OFF AKUTAGAWA SENDE ÖKÜZÜN TRENE BAKTIĞI GİBİ ÇOCUĞA BAKMA DA KANTİNE İNELİM. AÇLIKTAN ÖLÜCEM"

"Off geldim Chuuya-kun. Sonra görüşürüz Atsushi~"

Bu sözün üzerine gülümseyerek elini salladı. Sonrasındaysa birisi ona seslenene kadar telefonunu açıp Instagram'da gezinmeye başladı.

Bu "birisi" enerjik kişiliğiyle birlikte Tanizaki oldu. Basit bir tanışmanın ardından ikili cidden iyi anlaştıklarını fark etti ve çok iyi dostlar oldular.

-----------

Sa agalar. Size böyle seslenmeyi planlıorm . Ve msjlaşırken nasıl konuşuyosam öyle konuşmayı. İtici gelirse söyleyin daha nazik konuşurum.

Açıkcası bölümü SEVMEDİM . ÇÜNKÜ YAZIM ŞEKLİM KAYDI AW. Öhm yani yazarken velet kitabı yazıyo gibi oldum sonlarda. Benim kapasite anca bu kadar kelime kaldırıyo. 814 kelime az mı be.

Nys açıklamada dediğim gibi ilk fanficim bu yani yazarken çok stres yaptım ae.

Yazarınızı tanımak isterseniz bu paragrafa soru yazın cevap verem.

Sonraki bölümde görüşürüz~

Reankarne (Shinsoukoku)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin