Dökülüp parçalanan vazolar içinde şiddete maruz kalmış can suyu,
Betonun en ücra köşesinde
çürük et kokuları sıvılaşır süpürgeliklerden,
Korozyon tam da böyle bir şey
İçini kemirip bitiren harlanmış demir kozasıOdanın ortasına kurduğun askıdan ne beklersin?
Sadece görevini yapsın
Konuşmaya hakkı yok ki eşyaların
Edepsizliğini maskele
Sessizliğini koru
Çamaşırları sımsıkı tut
Güzel kokmaları savaşı bastıramıyor
Kırışıklığını ve temizliğini umursamıyorum
Ya da ayaklarının çarpıklığını
Odada sigara içiyorumu
Yatağın dağınıklığınıKelimeleri ağırlığından fazla tonlaman seni haklı çıkarmıyor,
Dudaklarında hayalet çizikleri
çenene kadar gölgeleyen nedir?
Sevişmekten anladığın
Kaktüsleri ölesiye sevmekten
Beni tanımamaktan dikenli olan şey
Eskiden nasıl bir adam olduğumu hatırlamıyorsun
Demir kelebekler kadar sinirlerim sert,
gerçek çiçekler kadar güzel kokar,
iniltilerle intihar ederdim teninden,
Ben senin gibi değilim
Dağıldığımda kuma karışırım
Uzun zaman alır ayağa kalkmam,kalbimin parçalarını bulmak uzun zaman alır çöl fırtınalarında
Saçlarım eksilir...Unutmam eskiden nasıl bir kadın olduğunu
Yüzündeki
Buz dağına çarpmaktan başım dönerdi
Kaşların düşünce heveslerimi keserdi
Sırtını dönerdin
Bıçak sürsem dilime bundan fazlasını
göremezdim
Tanıdık olurdun,
yabancı olurdun,
duygusuz olurdun,
ben gene kötü olurdum,
Kırılan camlar mıdır ruhum mudur anlamazdım
Kanayan kalbim midir yumruğum mudur?Beni bırak,
Fahişe gönüllerin uçurumundan
Dökerek tenimden vicdanımı satarım...
İzole günahlarım ve dünyanın anasınıAklımı,
İç organlarımı
titretip yerinden oynatan şey nedir?
Sevmekten yaratılıp
Ölmekten beter eden ince çizgiA/dına
Ş/iirler
K/aralayacak kadar çaresizAynı adamdan
Başka kadına...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİNİN ARDINDA
PoésieUzun zamandır kalbimle, keşke ve pişmanlığın ortak dilinde konuşmamıza rağmen, birbirimizi anlayamıyoruz.. "Taşıyamayacağım kadar yük bindirdin omuzlarıma" diyor... "Hani beraber karar vermiştik bu hayatın yükünü çekmeye?" Oysaki ben bütün isyanları...