Aslında ne kalmaktan yanaydı kalabalık yanım,
yalnızlığımı alıp gitmekten muzdarip,
ben hep araftayım...Gülüşlerin intihar ederdi parmaklarımın ucundan
İçi telef olmuş insanların konuşmalarını gelincik tarlaları sanmaktan
kalp üzgün ve yorgun...
Denk bile değildi biliyor musun
O karmaşanın içinde
birbirimizi düşünmekten,
birbirimize düşmek...
Yük olmak istemiyorum kimseye,
benim düşüncelerim kendime ağır...Seninle olmaktan asla vazgeçmedim
Aşk mı?
Öyle üç harf sığar mı şiire?
Sevgi?
Sadece iki harf daha fazlası...
İnanmazsın belki ama göreceğin en büyük harf gökyüzüdür,
sonra tenin gelir,
kokun alfabenin tamamlayıcısı...
Sana olan hislerimi sonsuz ihtimallerle anlatabilmek için sonsuzluğa boşluk...
Bir nokta...
Sonrası hep boşluk...Ruhu makyajlı bencil piçler gibi gurursuzca istemiyorum seni...
Benim yanımda olmak istiyorsan en kirli yüzünle karşımda durmalısın,
çünkü kabul etmeyeceğim her yanlış adımınla yüzleşmeye hazırımda diyemiyorum...Ruhunu boyamaktan içine akan renkler karıştığında ağıza alınmayacak sözlere,
zaman geçmek bilmez...
Yılan burcu insanlar aynı sinsi yaşta ama hüzün olmuş kırkbeş...Sana dokunmaktan başka bir çarem yok...
Öpmek mi?
Öyle tek nefesine sığar mı nefesim?
Seninle sevişmek mi alelacele?...
Hangisi daha özgür,
hangisi daha prematüre?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZLERİNİN ARDINDA
PoesíaUzun zamandır kalbimle, keşke ve pişmanlığın ortak dilinde konuşmamıza rağmen, birbirimizi anlayamıyoruz.. "Taşıyamayacağım kadar yük bindirdin omuzlarıma" diyor... "Hani beraber karar vermiştik bu hayatın yükünü çekmeye?" Oysaki ben bütün isyanları...