Fırtına

6 0 0
                                    

Sorduğum sorunun ardından ben korkumu yaşayamadan evde tekrar bir kaos başlamıştı. Kimin konuştuğunu pek ayırt edemiyordum çünkü hepsi bir ağızdan bir şeyler söylüyordu. "Bence o adam haklı, kötü insanları öldürüyor." "Saçmalama lütfen, nedeni ne olursa olsun kimse kimseyi öldüremez. Bu doğru değil." "Hemen yakalansa keşke çünkü ben korkuyorum."

Bunlar ve bunlara benzeyen daha bir çok cümle havada uçuşuyor, çoğu da cevapsız kalıyordu çünkü şuan hiçbiri diğerinin söylediğini duymuyordu bile. Ben daha genç bir üniversite öğrencisi olsam da başım ses götürmüyordu. Kaçmak için bir fırsat arasam da burada kaçabileceğim bir odam bile yoktu, mecburen oturmaya devam ettim.

Evime dönmek istiyorum.

Bir kaç dakika daha sesler ve kaos devam etse de hemen ardından anlamlandıramadığım bir hızda yakalanmamış seri katilin konusu kapanmış ve ardından günlük hayattan sohbet etmeye başlamışlardı. Odanın köşesinde en başından beri oturduğum sandalyede diğerlerini dinlemektense hemen yanımdaki pencereden dışarıya bakıyordum. İlk başta beni de sohbete dahil etmek için bir kaç soru sorsalar da kısa yanıtlarımdan sonra beni rahat bırakmışlardı.

Kasabanın sayılı kafelerinden birisi görünüyordu evin penceresinden ama anladığım üzere burada hayat erkenden bittiği için çoktan kapanmıştı. Onlara hak vermeden edemedim, yaşadığım yerde dolaşan bir seri katil varken ben de erkenden güvenli evime gitmeyi tercih ederdim.

Kaç saat daha aynı sandalyede oturup boş sokağı izlediğimi bilmiyordum ama en sonunda susmak bilmeyen ekip susmuş ve uyumak için odalarına gideceklerini söylemişlerdi, kuzenimde bugünlük koltukta yatmamı ama ertesi gün için daha iyi bir şeyler ayarlayacağını söyleyip bana yastık ve temiz çarşaf verip gitmişti. Boş ve karanlık odada biraz daha aynı yerimde oturduktan sonra kalkıp bana verilen çarşafı pek de rahat görünmeyen koltuğa serip yastığıda koymuştum üzerine. Uykum yoktu, yapacak bir şeyim de yoktu çünkü kuzenim geldiğimizde kitap dolu olan bavulumu odalardan birisine koymuştu ve şimdi gidip de dolu olan o odalarda bavulumu arayamıyordum.

Tekrar sandalyenin yanına gittim ama bu sefer oturmadan dışarıyı daha rahat görmek için sandalyeyi tamamen pencerenin önüne çektim, şimdi her şey daha iyiydi. Ben yatacağım yeri ayarlamaya çalışırken izlediğim kapalı kafenin önünde oturan birisi çekti dikkatimi. Yaşadığım yerde pek evsiz insan görmesem de bu kadar mesafeden bile orada oturan adamın evsiz olduğunu anlayabiliyordum. Elinde tuttuğu şişeden ve yarım yamalak çıkardığı gürültüden de sarhoş olduğunu kestirmek çok zor değildi.

Başka zaman olsa böyle birisine açımazdım asla, beni hiç bir şekilde alakadar etmezdi evsiz olması, ya da bu kadar kötü görünmesi. Hiç birisi benim suçum değildi sonuç olarak, o yüzden onun için üzülmesi gereken de ben değildim. Her zaman böyle düşünürdüm. Ama şuan yaşadığı yerde dolaşan bir seri katilin varlığı onun için üzülmemi sağlıyordu, katil yakalanmazsa eninde sonunda bu adamda onun potansiyel kurbanıydı sonuçta.

Diğerleri bu konu hakkında konuşurken duymuştum, evsizler ya da hayat kadınlarını öldürüyordu. Uzun zamanlardır böyle insanları öldüren bir çok seri katil vardı ama günümüzde böyle bir şeyi tekrardan yapmaya kalkışacak birisinin olduğunu düşünmezdim hiç. Katilin derdi neydi evsiz ya da hayat kadınlarıyla?

Adamı biraz daha izlemiştim ama o çoktan olduğu yerde uyuyup kalmıştı bile, emin ki sabah kafenin sahibiyle kavga edeceklerdi. En sonunda biraz uykumun geldiğine emin olunca yatmak için olduğum yerden kalkacakken duyduğum seslerle olduğum yerde kaldım, bir anda gök gürültüsü ve hemen ardından da pencereden görüş alanımı kısıtlayan yağmur. Sabah buraya gelirken hava gayet sıcaktı, üzerimde ki ince tişört bile beni terlemeye yetiyordu ama şimdi hava fazlaca serinlemiş ve yağmur yağmaya başlamıştı. Çok değil hemen beş dakika sonrada evin dış kapısının sesi gelmişti, birisi gidiyordu evden. Olduğum yerden gerçekten yavaş olmaya özen göstererek hemen odanın kapısına ilerledim ve kulağımı kapıya dayayıp daha iyi duymak için de gözlerimi kapattım.

Bir duyu organınızı kaybedersiniz diğerini daha iyi kullanabilirsiniz.

Ama yavaş olmak için harcadığım çabadan dolayı giden çoktan evden ayrılmıştı bile. Hemen pencereye koşup pencerenin arkasından dışarıya bakmaya başladım. Hiç bir şey net değildi çünkü yağan yağmur görüş alanamı tamamen kapatıyordu ama yağan yağmura rağmen hala olduğu yerde uyuyan adamı ve ona doğru giden simsiyah giyinmiş bedeni görebiliyordu.

İstemsizce gülümsedim, kuzenim kendi gibi mükemmel insanlarla arkadaşlık kurmuştu. Bu evsiz adam büyük ihtimalle hergün buralardaydı ve evdekiler onun varlığından haberdardı, yağan yağmurdan onu korumak için şemsiye ya da sıcak bir kaç parça şey götürüyordu. Gülümsemem istemsizce büyürken siyahlı 'artık hangi ev sakiniyse' evsiz adama yaklaştı ve seçebildiğim kadarıyla onu uyandırdı.

Bir süre daha bir şey konuşuyor gibiydiler ve daha fazla izlemek istemedim. Yüzümdeki kocaman gülümsemeyle koltuğa ilerlemek üzereyken siyahlının evsiz adamı sertçe yere ittiğin şahit oldum. Ne oluyordu? Yağmurdan dolayı yanlış gördüğümü düşünüp parmaklarımla hızlıca gözlerimi ovaladım ama tekrar oraya baktığımda bu sefer siyahlı evsiz adamın üzerine çıkmış ve ona ardı arkası kesilmeyen yumruklar atıyordu, sarhoş adamsa sadece altında debeleniyordu. Çok uzun değil sadece bir kaç dakika sonra adam hareket etmeyi bıraktı, ve siyahlıda yavaşça onun üzerinden kalktı. Bu gri havaya rağmen seçebildiğim sarı renkli bir şeyi evsiz adamın çeketinin üzerine bırakıp hiç bir şey olmamış gibi geri döndü. Onun eve geri geleceğini anladığımda hızlıca koltuğa koşup uzandım ve pikeyi de üzerime çektim.

Sen tam bir aptalsın Jisung, nasıl bir evsize yardım ettiğini düşünebildin ki? Çok ses yapıyordu adam ve fazla rahatsız ediciydi. Kim böyle birisine iyilik yapmak ister ki? Sakin ol, sussun diye biraz hırpaladı ve şimdi evine geri dönüyor. Ama zaten adam çok uzun süredir sessizce uyuyordu. Belki de uzun zaman önce canını sıkmıştı ve şimdide intikam almak için iyi bir zamandı. Evsiz birisi üniversite öğrencisi bir gençsin canını en fazla ne kadar sıkabilir? Acaba evsiz adam bayıldı mı? Daha kötüsü öldü mü? Ben bir cinayete mi şahit oldum?

İçimde benden habersiz yaşayan sayısız Jisung kavga ederken tekrardan evin kapısının sesini duydum. Aslında çok sessizce işitmiştim ve ilk başta gerçekten duydum mu diye şüphe ederken ayak sesleri de eklenince eve geldiğini anlamıştım.

Yeni uyanmış gibi yapıp kim olduğuna baksam mı? Saçmalama Jisung evsiz adam hala yaşıyor ve rahatsız olduğu için onu biraz hırpalamak onun hakkı. Ama ya adam bu yağmurun altında ölürse. Ölsün. Unutma bizi ilgilendirmiyor.

İçimdeki Jisung'lar kendi arasında konuşurken uykuya çoktan dalmıştım. Uyandığımdaysa sanki gözlerimi bir kaç dakika önce kapatmıştım gibi hissediyordum ama çoktan sabah olmuştu bile, dışarıdan gelen sesler ve diğerlerinin gece benim olduğum camdan dışarıyı izlemesi beni uyandırmıştı.

"Uyandırdık mı Jisung? Kusura bakma, polisleri izlerken fazla ses yapmış olmalıyız."

Jaemin hyung konuştuğunda neler olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Polis mi? Ne işleri var ki burada."

Kuzenime baktığımda bana söyleyip söylememekte tereddüt ediyor gibiydi ama ona fırsat vermeden Haechan hyung anlatmaya başladı.

"Bizim buralarda bir evsiz vardı, dün gece katil onu öldürmüş. Yazık oldu adama ama belliydi ona kurban gideceği."

Ne yani, dün gördüğüm adam ölmüş müydü? Ama... Ama sadece biraz hırpalamıştı diye düşünmüştüm.

"O katilin yaptığı kesin mi?"

"Kesin tabii. Sen bilmezsin belki ama o katil her öldürdüğü kişi için bir tane çiçek bırakıyor cesetin üzerine, imzası gibi düşün. Bu seferde üzerinde bir Günebakan varmış."

Dehşet, korku, çaresizlik... Şuan yaşanabilecek ne kadar kötü duygu varsa hepsine sahiptim. Dün bu evden çıkan her kimse kasabanın katili oydu ve ben gelir gelmez buna şahit olmuştum. Daha da önemlisi şuan bir katille aynı evi paylaşıyordum.

Evime dönmek istiyorum.


Günebakan bir diğer adıyla Ay Çiçeği. Belki bilmeyen vardır diye söylemek istedim.

Town Killer ~ Nct DreamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin