5

365 37 20
                                    

Sabahları uyanmaktan nefret ediyorum. Salı günlerine sabah dersleri koymalarından nefret ediyorum. Neredeyse her şeyden nefret ediyorum, ama belli etmemeye çalışıyorum. Bir tek şeyden nefret etmiyorum;... Kim Namjoon.

Umarım bu bölüm hoşunuza gider. İyi okumalar :)

Sabahın köründe uyandığım sırada, dümdüz bir şekilde yanımda uyuyan bedene baktım. İçi de dışı da mükemmel olan bu adamı ne hale getirdiklerine baktım.

Ona acıdığım için değildi bu sevgim ve ilgim. Ona bir anneymiş gibi yaklaşmak, mutlu etmek istiyorum. Tam olarak hala daha Namjoon'u tanımıyor olsam bile, ona iyi gelmek ve onun da bana içinden geçenleri rahatça anlatabileceği bir insan olmak istiyorum.

Endişelerim var ve ben onu nasıl koruyacağımı bilmiyorum. Bu zamana kadar kimse tarafından korunmamış bir insanı ben nasıl koruyacağım? Daha doğrusu, o ben tarafından korunmak ve mutlu edilmek isteyecek mi?... Bu yüzden onun gözünde güvenebileceği bir insan olmalıyım ve şu anda ona karşı tek çabam bu...

Sabah uyandığımda yanımda Seokjin'ini görememiştim. Okula gitmiştir o zaman diye düşünerek biraz yatağımda doğrulup etrafıma baktım. Bu odaya bakmaya devam ettikçe, son bir yıldır yaşadığım kötü şeyler aklıma geliyordu...

Yanımdaki yastığın üzerinde, küçük bir not kağıdı bulunca şaşırmadan edemedim.

"Namjoon, uyandığın zaman beni (8...
Bu numaradan arar mısın? Konuşmazsan bile ben sen olduğunu anlarım. Derste olursam eğer, sana geri dönerim hiç merak etme. Telefonumu yanındaki komodine koydum. Beni aramayı unutma lütfen. Bu arada şoföre bilgi verdim, seni de yanında götürecek ve beni okuldan alacaksınız, haberin olsun. :)
Çok önemli not: Masanın üstünde süt ve bisküvi var, onları ye!"

Yanımdaki komodine uzanıp Seokjin'in telefonunu aldım ve dün bana telefonu verirken şifresi olduğunu hatırladım. Şimdi kaldırdığını gördüğümde ise, yüzümde küçük bir gülümseme olmuştu. Notun üzerindeki numarayı yazıp arama tuşuna bastım. Fazla beklemeden karşı taraftan birisi konuşmaya başlamıştı.

"Alo, merhaba. Ben Yonsei Üniversitesi, Müzik bölümü başkanı Ha Do Hyun, nasıl yardımcı olabilirim?..."

"Orda birisi var mı acaba? Nefes alıp verme sesinizi duyuyorum."

"Bir dakika... Telefonun başında hala birisi varsa eğer siz Kim Namjoon musunuz acaba? Eğer oysanız Seokjin'i çağırtacağım."

"Ses gelmediğine göre siz o olmalısınız. Telefonu kapatıp Seokjin'i çağırtacağım. Birazdan size dönmüş olur, iyi günler."

Arama kapanmıştı... Konuşmadan konuşmuş gibi hissetmem normal miydi acaba?

Zar zor yataktan kalkıp sandyeme oturduğum zaman, Seokjin'in telefonu çalmaya başladı.

"Alo, Namjoon orada mısın? Eğer oradaysan benim için nefes alıp verir misin?"

"Aaa! Tamam ordasın sevindim şimdi. Umarım yeni uyanmışsındır. Eğer öyleyse daha bir şey yemedin diye düşünüyorum. Masadaki süt ve bisküviyi eve geldiğimde bitmiş görmek istiyorum, haberin olsun."

Sadece telefonun diğer tarafından onun neşeli sesini dinliyordum. Bir insan okuldayken nasıl neşeli olabilirdi ki?

"Senden onayımı aldığıma göre şimdi kapatmak zorundayım çünkü molam bitti. Bir saat sonra şoförle beni almaya geleceksin tamam mı?... Gel lütfen. Sonra görüşürüz."

Tesadüf Diye Bir Şey Yoktur |Namjin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin