4

369 39 40
                                    

Namjoon'un konuşmuyor olmasına rağmen çok iyi bir insan olduğunu düşünüyordum... Merak etme Namjoon; Diğer insanlarla konuşmasan bile, benimle konuşmanı sağlayacağım.

Küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Seokjin kendi çapında çok hayat dolu, yaptığı hatalardan ders çıkartan, etrafında sevdiği insanlara sevgisini belli eden bir insan. Sevgi görmemiş olsa bile, kendini böyle olmaya alıştırmış. Namjoon ise bu zamana kadar, sakatlanmadan önce bile şiddete ve hakarete maruz kalmış bir insan. Bu yüzden sevmeyi bilmiyor. Sevgi görmeyen bazı insanlar Seokjin gibi olabiliyor, ama Namjoon'da ise, bu durum bu şekilde olmuş. Karşısına, ona iyi gelen bir insan da çıkmadığı için, Seokjin'in kendisine karşı olan davranışları ona garip geliyor. Bu yüzden ona kızmayın, anlayın. Buraya kadar okuduysanız eğer teşekkür ederim. Yansıtmaya çalıştığım iki özel karakteri umarım anlar ve seversiniz. Ona göre de yorum yaparsanız eğer, çok sevinirim :) İyi okumalar diliyorum.

Herkes sakince yemeğini yemeye devam ederken, Seokjin sesli bir şekilde çatalını masaya bırakmıştı.

"Efendim izniniz olursa, bir şey demek istiyorum."

"Söyle bakalım."

Üvey annem Seokjin'e ters ters bakarken, babam ise dikkatle dinliyordu.

"Efendim, evde Namjoon'un rahatça kendi başına dolaşabilmesi için, ardiyenin yerine bir asansör yaptırılmasını istiyorum. Malum ev çok büyük ve zaten kullanılmıyorsa da, işe yarar bir şey yaptırmak daha doğru olur."

Ne? Bunu benim kendi babam düşünmedi, şimdi mi yapacak?...
Hiç zannetmiyorum.

"Tamam olur. Başka söyleyeceğin bir şey var mı?"

Şu anda, babamın kafasını bir yere vurduğunu düşünmeden edemiyorum.

"Evet efendim. Bir de Namjoon'un sandalyesi ile gezinebilmesi için, bu yüksek yerlerin kırdırılıp, yerlerine rampa yapılmasını istiyorum."

"Artık bu kadarı da fazla!"

Demişti, Seokjin'in tabiriyle oturan botoks.

"Nesi fazla acaba?"

"Daha eve yeni gelmişken bu kadar fazla şey istemen olmuyor. Bizim de bir bütçemiz var."

"Yüzünüze botoks yaptırırken bütçeyi düşünmüyorsunuz ama..."

"Tamam ikiniz de sakin olun. Ben halledeceğim karıcım. Sonuçta oğlumuz için."

Babamın neye yaranmaya çalıştığını bilmiyorum. Ve neden Seokjin'in dediği her şeyi kabul ediyor?

"Teşekkürler efendim. Terbiye de kusur ettiysem affola."

"Namjoon, yemeğini yediysen kalk hadi."

İşte yine yapıyordu... Yine beni sinirlendirmeye çalışıyordu.

"Doydun mu Namjoon?"

Seokjin'e doğru dönüp başımla onaylamıştım. Bu kadın olmayan iştahımı daha da kaçırıyordu.

"Yemek için teşekkürler efendim. Biz Namjoon ile biraz dinlensek iyi olacak. Size afiyet olsun."

"Fazla dinlenmeyin ama, birazdan yanınıza geleceğim."

Ve o iğrenç kahkahası...

Seokjin, sandalyemi ittirmeye devam ederken, daha salondan çıkmadığımız halde, benim gibi sinirlerine hakim olamadığı için sessizce söylenmeye başlamıştı.

"Gülmek için aldığın nefes bir yerine kaçar umarım."

Bu adamın içimden geçenleri söylüyor olmasını sevmeye başladım...

Tesadüf Diye Bir Şey Yoktur |Namjin|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin