“ pus dağılmazmı yine dağılmazmı kuşlar gözümü kapatım ahh.”" ege sarhoş değilim kendim gide bilirim bıkar beni."
yavaşca belimden ellerini çekti aslında yerimde duramıyodum ama çağrının bakışlarından benle gelmesini istemedim çünki ege bana ne zaman yaklaşsa ellerini yumruk haline getirip öldürücükmiş gibi bakıyor
gözlerimin içine bakarak içkisini yudumluyor yanindaki kızın saçlarını okşuyodu ellerim iyice ıslak hale gelmişti
minik adımlar atarak lovoboya girdim o kadar sinirlenmiştim ki ellerim giderek daha da ıslanmaya başladı lovobodan çıkıp bizimkilerin yanına gittim geri zekalı hala kızın saçlarını okşuyodu şimdi sıra bendeydi ben onun bana oynadığı oyunu oynayacaktım
yavaşca egenin yanına oturdum çağriya baktığımda yanındaki kız gitmişti
egenin bana seslenmesiyle irkildim"iyimisin sen zeyno."
hafif gülümseme sundum egeye gözlerim çağrıya cevirdigimde gözlerini bizim üzerimize dikmiş içki içiyodu işte şimdi sıra bendeydi oyun başlasın
kafamı egenin omzuna yasladım ve bildiğiniz dibine kadar girdim egeye baktığımda gülümseyip saçlarımı okşadı işte şimdi çağrıyı delirtmiştim
galiba fazla ileri gitmiştim içkisinden bi yudum alıp bizim masaya geliyodu
egenin umzundan kalktım çağrı artık bizim masaya ulaşmıştı
"o bro sen buraya gelirmiydin ya." dedi berk gülerek
çağrı ise tam karşıma oturdu ve berke cevap verdi
"özledim olamazmı." bunu gözlerimin içine bakarak söylemişti derince yutkundum
her kes kendi işine bakıyodu ali arapla uğraşıyor hazal ege dans ediyor berk cemre duru sohbet muhabbet
bi anda ayağımdan dürtülmemle irkildim evet bu kişi çağrıydı şaşırdık mı
telefonu işaret etti telefonu çantamdan çıkartıp mesajını okudum
" lovoboya gel ." yazmıştı evet böyle yazmıştı yutkundum
dikkat çekmeyerek ayağa kalkıp ben bi içki alıp geliyorum demiştim gerçi masa dolu içkiydi yanlarından ayrılıp lovoboya girdim
"ne istiyorsun çağrı sen yine."
"seni."
yine yapıyodu kafamı karıştırıyordu derince yutkundum tam konuşacakken belimden çekilmemle kalp atışlarım hızlanmaya baslamıştı
kendimi toparlayıp konuşmaya başladım ama sesim o kadar kısık çıkıyodu ki bu mesafeden bile duymaya bilirdi
" napıyosun sen."
" bu ne samimiyet zeynep hanım." dedi sinirli bir şekilde aynı zamanda belimdeki elleri gevşemiş yavaş yavaş aşağı iniyordu biliyodum neden bahs ettiğini ama kacacaktim
" anlamıyorum çağrı ne diyorsun."
sinirlendigini anlamıştım ama hoşuma gidiyodu işte
" ben sizin bu kadar samimiyet sevdiğinizi bilmiyordum zeynep hanım bide içine düşseydin adamın " ne diyo ya bu kendisinden haberi yoktu galiba yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyodum ki yeniden konuşmaya başladı
" nasıldı o anlar senin için tabi bendeki de soru seni nasıl kollarının arasına al-" lafının bitirmeden yüzüne sert bir şekilde tokat attım ne konuşuyodu sanki çocukla bir şey yaşamışım gibi hem kim olarak hesap soruyodu
yüzüne yaklaşarak konuşmaya başladım kalbim ne kadar da hızlı atıyordu
" sen hangi yüzle bana hesab soruyursun sen kimsin be sen kimsin." bu sözlerimi kalbinin üstüne vurarak söyledim
ağzımı açıp bir şey söyleyecekken dudaklarını dudaklarıma bastırıp öpmeye başladı sinirini boşaltıyodu sanki dudakları çok sıcaktı bu vücut ısımı dahada arttırıyordu belimdeki ellerini iyice sıkılaştırdı ama ben karşılık vermiyodum ellerini belimde usulca haraket ettiriyordu kalp atışlarım giderek hızlanmaya baslamıştı
dudaklarımdan ayrılıp kulağıma yaklaştı bu çocuk beni öldürmek istiyordu her halde
"sana benden başka kimse dokunamaz."
asklarım yorumlarınızı merak ediyorum?
nasıldı bölüm beğendiniz mi?
değişiklik falan isterseniz değişe bilirim?
yeni bölümde görüşmek üzere yıldız bırakmayı unutmayın öptüm sizi kocaman...:)
Twitter : lovelyzeycag
Instagram : lovelyzeycag