Kötü bir sabah . Bugün okulda sadece 2 ders işleyeceğiz ve Aral'ı sadece iki ders görebileceğim .
Annemle babam kavga ediyorlar. Neymiş efendim bu bardağın burda işi neymiş (babama göre) . Annemde o bardağı babama fırlatmakta haklı bence.
Her neyse bu sabah hüzünlüyüm. Annemler bana okula bisiklet ile gitmemi söylüyorlar.
Okul kıyafetlerini üstüme geçirdim . Gömleğimin ilk iki dügmesini açtım ve kravatı salaş şekilde bıraktım . Saçlarımı dün akşamdan örmüştüm . Uzun dalgaları küçük lastik tokalarla tutturdum, omzumun kenarından saçlarım sarkıyordu .
Dün yaşanan şeker vakası sinirlerimi germişti . Okyanus Çocuk'la neden ilk konuşmamız alaylı olmuştu ki ? Ben romantik birşeyler bekliyordum ondan . Mesela "Selam güzel kız , fazla kalemin varsa verebilir misin ?" diyebilirdi . Hatta sadece kalem istese bile yeterdi .
Telefonum da cebimde titriyor . Kim arar ki şimdi beni. Çisem arıyor . Ah tatlım bu atarlı günlerimde bile yanımda oluyor . "Alo ,efendim Çisem ?" "Kanka napıyosun ya haberin var bugün iki ders işliycez." "Var canım haberim okul çıkışında size gidelim üstüme bişeyler alıyım sonra bişeyler atıştırır sahile ineriz . Biraz gezeriz alışveriş de yaparız , oh yaa sonunda havalar da ısındı." "Biricik oha kızım ne ara plan yaptın ? Neyse ineriz ya hele bi çıkalım okuldan. ""Çisem hadi okulda görüşürüz annem çağırıyo beni bayy."
Annemin yanına gidip ne olduğunu sordum ve annemden bugün okula bisikletle gideceğimi, hem spor yapacağımı hem okula daha hızlı varacağımı öğrendim.
Converselerimi giydim asansörü çağırdım aşağı indim ve hemen bizim sitenin karşısındaki A.101 den iki tane Eti Gong aldım.
Çisem ben ve Tuğba bu abur cubur besinini çatır çatır kırarak yeriz .
*
Okula vardığımda bisikletimi güvenliğin olduğu taraftaki ağaca kilitledim .
Atatürkçülük ilk iki dersimizdi . Sonra zaten eve gidecektik .
Okyanus Çocuk sırrını Çisem ve Tuğba'ya söylemiştim.
Aral benim sıramın yan tarafındaki sırada tam çarprazımda oturduğu için ona bakabiliyordum ve o bunu görmüyordu.
Canım biraz sıkıldı doğrusu derste. Kalemimin tepesini yemeye başlamıştım. Hocanın soruyu çözmek için beni kaldırdığını duymamış ve yanlış cevabı vermiştim.
Bir kağıda "Çiso Okyanus Çocuk'un sevgilisi olmasa bari. Neyse çıkışta öğrenelim ya. Gerçi onun tek sevgilisi benim ama ahahahahhahahaha :D" yazdım , kırmızı pilot kalemin kapağına notu sıkıştırdım ve Çisem'e fırlattım. Ama not umduğum yere değil de tam olarak Aral'ın omzuna çarpıp yere düştü.
Aral eğildi ve kalemle beraber notu da aldı. Ben bu arada tırnaklarımı çoktan yedim
Notu ince uzun parmaklarıyla açtı ve okudu. Sonra Çisem'in omzuna dokundu ve notu uzattı. Çisem Aral'ın gözlerine baktı . "Kim yolladı bunu?" dedi Çisem ama Aral gözlerini çevirdi ve cevap vermedi.
Aral, bu umuramaz tavırlarıyla dikkat mi çekmeye çalışıyordu acaba , yoksa normal mi davranıyordu hiç anlayamıyordum. Kocaman gözbebekleri şirin bir burun yapısı vardı. Kahverengi saçlarının aralarında güneşten esintiler parlıyordu .
Zil çaldı . Hava sıcaktı ve sıcak olduğu için bugün bahçede herkes yeni olmuş kayısıların ağaçlarına tırmanıp kayısı yiyorlardı.
*
Okuldan çıkıp eve geldik Çisemle. Üstüme salaş bir tişört altıma da turuncu bir şort giydim. Çisem 'e de kot mini eteğimle üstüne kırmızı straplez üstümü verdim.
Çisem, güzel bir kız olduğu için ne giyse yakışıyordu . Sonradan annemin makyaj aynasının önüne geçip makyaj kutusunu açtım. İçinde mavi, yeşil, siyah göz kalemleri , koyudan açık renge fondotenler, her çeşit ruj ,parlatıcı, maskara vardır annem sağolsun.
Çisem koyu pembe ruj ve maskara sürdüren "Abartma" dememe rağmen. Ben ise yeşil simli göz kalemi ile dudak nemlendiricisi sürdüm.
Dolapta atıştıracak birşeyler vardır ve hepsi Bim poşetine konulmuştu. Bende yiyecekleri alıp çantama koydum. Yanıma bir miktar para aldıktan sonra evin giriş kapısının önündeki parmak arasında sünger terlikleri giyip dışarıdan çıktık Çisemle.
Çisem "Biricik Aral malı okumuş galiba notu."
"Evet okudu ama kimden geldiğini bilmiyor o notun . Hem sonuçta anlasa ne olucak belki de anlamıştır onu sevdiğimi."
"Derste gördüm. Tuana diye bir kızla yazışıyordu. Sevgilisi olabilir canım dikkatli olmak lazım . Hem taş gibi çocuk sonuçta onu kızlar rahat bırakmaz ."dedi Çisem. "Beni gaza getirme bak valla çocuğu ilk görüşte öperim. Hem beni de sevmesini sağlayabilirim. "Dedim.
"Haha Biricik baya komiksin sen."
dedi yapmacık bir tavırla. "Öyleyimdir lölölööö. " dedim onu gıcık etmeyi seviyorum çünkü.
Sahile vardık çünkü evimizle denizin arasında sadece bir yol var. Deniz kenarında cafesi olan Orange Cafe'ye girdik. Dondurma , waffle , sütlü tatlı çeşitleri şeyler satılıyordu. Biz dondurmalı waffle sipariş ettik ve beklemeye başladık. 10 dakika kadar bir süre içerisinde wafflelarımız geldi.
Sohbet ederek yedik ve su şişelerini elimize alıp hesabına ödedik.
Dahilde parti yapıyorlardı. Bizim buralarda yazları hep böyle bedava parti verirler ve sınırsız eğlence vardır.
Çisemle beraber kumsala indik. Kumlar terliklerimizin içine doldu
ve çok sıcaktı.
Dans ettik bol bol ve çok güzel göründüğüm için hiç çekinmiyor kopuyordum.
We can't stop, neon lights , ya ya ya ya, bang bang gibi eğlenceli şarkılar eşliğinde çok eğlendik. Terden dolayı şortum ve tişörtüm sırıksıklam oldu.
Hava yavaş yavaş bulutlanmaya başladığında Çisemi koluma takıp herkese el salladım ve veda ettik.
Sahneden kumsala indik ve bir iki adım attık . Arka tarafta sanki Aral'ı görür gibi oldum . Herneyse diyip önüme baktım. Fakat o tarafa baktığımda o kişinin gerçekten Aral olduğuna emin oldum.
Köşeye yaslanmıştı ve eğlenen insanlara bakıyordu. Ortalıkta mavi saçlı bir kız dolanıyordu. O kıza baktığını farkettim. Kız içeceklerin olduğu masadan ayrılıp djin olduğu tarafa doğru yürüyordu . Fakat Aral kızın kolunu tuttu ve iki kelime birşeyler söyledi. Hemen ardından
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus Çocuk
ChickLitYeni okuluna , arkadaşlarına ve Aral'a alışmaya çalışan Biricik 'in gençlik hikayeleri , yeri gelince sizi gülmekten yerlere yatıracak , bazen de sizlere duygu seli yaşatacak .