1.bölüm

12 2 0
                                    

Not: eğik yazılar 'karakterlerimizin iç sesi

Not2: parantezli yazılar yazarınızın yani benim iç sesim okey

"Namjoon! nerde kaldın?"

Namjoon elindeki dondurmaları getirirken iç çekti.

"Bu çocuk beni öldürecek."

Jungkook namjoon'un elindeki dondurmaları kaparken bir yandanda daha dün buluştuğu kızdan bahsediyordu.

" Namjoon sana kız taş diyorum, sen beni takmıyorsun bile."

Namjoon tam konuşacakken hoseok araya girdi.

"Jungkook afedersinde bize ne senin bahsettiğin kızdan?"

"Olum taş diyorum taş! Bana bir şeyler oluyor aşık mı oldum ne?"

Namjoon büyük (çok büyük) bir sıkkınlıkla iç çekti.

"Jungkook hatırlıyor musun bilmiyorum ama ben gay'ım. Yani anlattığın şeyler sikimde bile değil."

Hoseok da onaylamışcasına kafasını salladı.

"Aa ne tesadüf bende. Ve sende jungkook. Bak demedi deme kesin sen de bir erkeğe aşık olucaksın. Aha şuraya yazıyorum."

Namjoon ikisinide dinlemiyor elindeki dondurmayı bitirmiş kitabına dönmüştü.

Namjoon doktor, Hoseok polis ve Jungkook aşçı olmak istiyordu. Namjoon hariç diğer ikisinin pek zeki oldukları söylenemezdi. Özel okulda okumalarına rağmen okullarını sevmiyorlardı. ( beyfendileri bak sen. Bullmuşlar rahatı bir de beğenmiyorlar. )

Namjoon şu an, yarım saattir de olduğu gibi soruyla boğuşuyordu. Jungkook ve Hoseok zaten kitabın kapağını açmışlar, birbirlerine bakıyorlardı.

Hoseok sonunda dayanamamış ayağa kalkmıştı. Ders çalışmak gerçekten eziyet gibi geliyordu ikisi için.

"Yürüyün, gidiyoruz."

Jungkook "Nereye?" diye sormuştu.

Namjoon ise hala soruyla debelleşiyordu.

"Bu ne biçim soru lan! Hayattan bezdirdi beni yarım saattir. Bu soruyu hazırlarken ne yaptılar, dünyanın en iyi profösörüne falan mı yaptırdılar?"

"Namjoon bırak şimdi soruyu, gidiyoruz."

Namjoon 'nereye gidiyoruz lan' der gibi bakıyordu.

"Nereye olacak salak, eski yerimize tabiki."

"Eski yer?" Jungkook Hoseok'un ne dediğini anlamamıştı.

"Jungkook salak mısın yoksa rol mü yapıyorsun? Hani var ya bizim olan, senin, benim, Namjoon'un olan bir yerimiz var ya? Unuttun mu lan hemen, ha?"

Jungkook hala hatırlamaya çalışıyordu. Harbi öyle yerleri mi vardı?

"Buldum! Vallahi de buldum lan! Oha, oha çok kolaymış bu!"

İkiside sorar bakışlarla Namjoon'a bakıyorlardı.

" Namjoon ne oluyor kardeşim, korkutma beni."

Namjoon hala yerinde zıplayarak buldum diye bağırıyordu.

"Jungkook ara, ara hemen tımarhaneyi ara, bu çocuk iyi değil."

Namjoon sonunda bağırmayı kesmiş, iki oğlana sevinçle sarıldı.

" Sorunun cevabını buldum!"

"Ne?"

Dedi hoseok kendini namjoon'un kaslı kollarından kurtarmaya çalışırken. Bu kadar kası ne ara yapmıştı lan?

Namjoon, birden kollarını düşürmüş ikiliye bakıyordu.

" Siz niye ders çalışmıyorsunuz?"

"Ah bana ders deme, kelimesi bile miğdemi bulandırıyor. Neyse, bırak şu şeyi biz yerimize gidiyoruz. Gelecek misin?"

dedikten sonra eşyalarını toplayıp Jungkook'u dürtüyordu hızlı olması için.

Ne yavaşsınız be! Hızlanın artık daha fazla burada duramam.

~~~~~~~~~~~~

"Neyle gideceğiz 'yerimize'?"

Jungkook bilerek vurgulayarak söylemişti .

"Namjoon'un arabasıyla tabiki." demişti Hoseok. "senin arabayla gideriz, değil mi ?"

Namjoon hiç beklemeden cevaplamıştı.

"Tabiki benim arabayla gideriz. Anahtar cebimdeydi, bekle."

(Ve klişe sahnee.)

Namjoon ceplerini karıştırdı bir süre. En az beş kez kontrol etti. Yok. 'Arabanın anahtarını da kaybettim iyi mi? Kendim kaldım bir kaybolmayan!'

"Sıçtık!"

"Namjoon, ne oldu lan? Sakın bana anahtarı kaybettim deme!"

"Tamda o oldu, anahtar yok. Babam beni öldürecek. Tanrım, yok et beni, ışınla beni başka diyarlara, yalvarırım."

"Ee, neyle gideceğiz?"

Jungkook'un sorusuna Hoseok sinirli bir şekilde cevap verdi.

"Yürüyeceğiz tabiki salak. Hava güneşli mis gibi yürüyüş yaparız işte ne güze-"

Derken yağmur yağmaya başladı. Sanki Hoseok'a inat bayağı şiddetli yağıyordu.

"Senin ben şom ağzını.. Neyse koşun sırılsıklam olduk."

Onbeş dakika koşmalarından sonra bir çatının altına sığınmışlardı.

"Sonunda bir yer bulduk. Anahtarı kaybettiğim yetmemiş bir de üstüne her yerim sırılsıklam çamur oldu. Tanrım, beni başka zamana ışınla lütfen! Yoksa annem öldürür beni."

Jungkook'un pek taktığı yoktu.

"Namjoon aklıma bir şey geldi. Hani eskiden biz yağmur yağdığı zaman koşarak şu birikintilerine atlıyorduk ya, şimdi de yapalım mı?"

"Yapalım eğlenmiş oluruz ne güzel."

Namjoon da gaza gelmişti.

" Tamam lan yapalım. Zaten battı kıyafetler bir şey olmaz. Hoseok tut elimi. Şurdaki üç su birikintisine atlıyoruz, tamam mı ?"

Namjoon Hoseok'un, Hoseok Jungkook'un elini tuttuktan sonra Namjoon geriye doğru saymaya başladı.

" Başlıyorum üüüç , ikiii , bii- "

"Durun! Dün bir dizi izledim, kız suya atladıktan sonra geçmişe gidiyordu. Ya bizde gidersek?" (Hoseok ve saçma soruları pt1)

"Aynen Hoseok aynen fazla dizi izlememeni öneririm. Neyse baştan başlıyorum. üüüç , ikiii , biir hııııaağ..."

Üçüde aynı anda su birikintisinin içine atladı. Ve sorun şu ki... Hoseok haklı olabilir.

Prince darling Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin