11. bölüm: benim için benimle gel

718 51 31
                                    

"Genç, uyan! Sana diyorum!"

Hoseok duyduğu sesle yerden sıçrayarak uyandı. Toprak yüzünün sağ tarafını ele geçirmişken kısık gözlerle etrafına bakındı.

"Hah?" daha bir şey diyemeden öksürük krizine girmişti. Yaşlı bir adam elini omzuna koyarak yavaşça vurdu.

"Oğlum ne yapıyorsun bu soğukta mezarlıkta? Korkun da mı yok?"

Yaşlı amca bir yandan Hoseok'u ayağa kaldırırken diğer yandan elinden geldiğince üzerindeki tozu toprağı silkeliyordu.

Hoseok'sa.. o ölü gibiydi. Ne amcanın hareketlerine karşı çıkabiliyor ne de sesini çıkarabiliyordu. Bir yaprak gibi savruluyordu.

"Al şunu iç, yoksa şimdi şuracıkta bayılıp kalacaksın."

Yaşlı adam bedenini ufak bir klübeye sokarken eline bir sıcak kahve dolu bir bardağı tutuşturdu. Hoseok üzerinde sıcak bir battaniyenin varlığını hissedince bedeni titredi.

Yaşlı adam karşısına otururken Hoseok daha yeni kendine gelmeye başlamıştı. Ve kendine gelmesi bir anlamda kendisini kaybetmesi demekti.

Hoseok gözünden yavaşça bir yaş akarken kendini durduramadı. İstemiyordu aslında tanımadığı biri karşısında ağlamak, kendimi utanacak duruma düşürmek ama becerememişti işte.

Duygularını içinde tutmayı becerememişti. Sessizce gözünden sıcak bir yaş akarken kendini battaniyeye biraz daha sakladı. Dudakları titrerken nefesini tutmaya çalıştı, ağzından bir hıçkırık kaçmasın diye.

"Ağla genç. Ağla. Utanma benden, utanma hiçbir şeyden. Akıt acılarını, kus hepsini. Şu genç bedenini içinde saklayacağın zehirle çürütme. Bırak kendini."

Yaşlı amcanın şefkat dolu sesi ve saçını okşayan, kendisine annesinin dokunuşlarını hatırlatmıştı, elleri onun için son damlaydı. Kendini bıraktı.

Yaşları kızaran yüzünden akmaya başladı. Bedeni titrerken başını sallamaya başladı.

"Hayır, h-hayır. Yapamam. Yapamam tanrım, onu benden alma. Sana yalvarırım, yaşayamam." bir bozuk plak gibi dönüyordu sözleri. Dur durak dinlemeden.

"Olur mu öyle şey evladım. Kim olduğunu bilmiyorum ama başaracaksın." elini omzuna koyup sıktı.

"Canın yanacak, hislerin kuruyacak, çıkış yolun olmayacak, her şey kararacak. Ama düzeleceksin. Alışacaksın birini kaybetmeye. Merak etme, her acı geçicidir evladım. Yaralandıkça güçlenirsin."

Hoseok yanağındaki burnunu çekerek yaşları sildi. Şimdi yeri ve zamanı değildi ağlamanın.

"Teşekkürler bayım." Sıkıca sarıldı yaşlı adama. Hiç tatmadığı baba sıcaklığını hissettiği kollara bir süre sığındı.

Sakinleştiğini hissedince, "Her şey için teşekkürler. Size de zahmet oldum.." mahçupça konuşunca yaşlı adam gülümsedi.

"Ne zahmeti oğlum. Sadece kendine iyi bak, güçlü ol. Bu bana yeter."

Hoseok son kez saygıyla eğilerek ayrıldı kulübeden.

Düşünmemeye çalışarak evine gitti. Hiç ama hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Aldığı karardan vazgeçmemek için beynini düşünmemeye zorladı.

Evine girdiğinde ilk iş sıcak bir duş aldı. Soğuktan kasılan vücudunu iyice gevşettikten sonra banyodan çıktı. Üzerine bornoznu geçirirken de düşünmemek için çabalıyordu.

Takeover, vhopekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin