Chapter 3: Concert Tickets

41 4 0
                                    

Medya: Winter Blame ve Luke Dylan

*****************************

"Yine mi alarm sesi !?"

Her sabah olduğu gibi güzel olabilecek bir güne yine o sinir bozucu ses ile uyanmıştım, alarm sesiyle. Bu ses ile uyandıktan sonra günümün güzel geçmesi pek de olası görünmüyordu.

Her sabah yaptığım gibi öncelikle telefonuma bakmamıştım. Ama bu sabah her zamankinin aksine bazı güzel farklılıklar vardı. Alarm sesinin bile etkisini dahi yok etmekte başarılı olan bir farklılıktı bu.

'Günaydın Prenses.'

Bu mesaj yüzümde ufak da olsa bir tebessüm oluşturmuştu. Aah, Luke Dylan etkisi yeniden bana etki etmeye başlamıştı.

Ben bunları düşünürken zamanın bu kadar hızlı geçeceği aklımın ucundan bile geçmemiş bu sebeple de acele etmeye gerek duymamıştım. Dün geceden sonra zamanın böylesine hızlı geçeceğini nereden bilebilirdim ki?

Ciddi anlamda geç kalmıştım. Dersimin annemle olması aklıma geldi ve bir nebze de olsa rahatladım. Annemin hala evde olması garipti. Kendisi çok dakik bir insandır, hiçbir şekilde hiçbir yere geç kalmaz ama neden hala evdeydi? En doğrusunun kendisine sormak olduğuna karar verdim ve mutfağa doğru yavaş adımlarla yürümeye başladım. Beni görünce yüzünde anlam vermediğim bir ifade oluşmuştu. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Belki nedeni geç kaldığım halde hala pijamalarımla dolaşmam ya da bu kadar rahat hareket edebilmemdi.

"Dersin yok mu senin? Neden hala burdan Winter?"

"Bende sana aynı soruyu soracaktım."

"İstersen benimle birlikte provalara katılabilirsin, zaten bu saatten sonra okula gitmene pek de gerek yok gibi gözüküyor."

Şuan anneme sarılmayı o kadar çok istedim ki. Annenizin okula gitmene gerek yok demesi kadar güzel bir cümle daha olamaz. Özellikle de annenizin öğretmen olduğunu var sayarsak, okula ciddi anlamda geç kaldığınız bir sabahın en güzel cümlesi bu olabiliyor. Bu fırsatı kaçıracak kadar aptal değildim, onun için hemen atladım.

"5 dakikaya hazır olurum."

Arkamdan gülümsemedi ve kahvesini yavaş yavaş yudumlamaya devam etti.

****************************

Neredeyse 15 dakika içinde okula varmıştık. Okulun uzun ve bir o kadar da sıkıcı olan koridorlarından geçerek provaların yapılacağı büyük salona sonunda ulaşabilmiştik.

Sahneye baktığımda dikkatimi ilk olarak bir kaç sefer Luke ile beraber gördüğüm ama adını bilmediğim baterist çocuk ve grup arkadaşları çekmişti. Alexander'ın bahsettiği yakışıklı çocuk da oradaydı. Ne kadar kabul etmek istemese de Alexander o çocuktan biraz da olsa hoşlanıyordu ya da bana öyle gelmişti.

Ön taraftaki koltuklara baktığımda nerdeyse tüm öğretmenlerin orada olduğunu görebilmiştim. Sanırım dersler boş olmalıydı. Ne harika ama. Okulu asmaya çalışıyorsunuz ve dersleriniz boş oluyor. Galiba bu da benim şansımdı, daha doğrusu şanssızlığım.

Derslerin boş olması öğrencilerin de burada olabileceği ihtimalini aklıma getirmişti. Ve düşüncemde de yanilmamıştım. Öğrencilerin yavaş yavaş geldiğini gördüğüm andan itibaren gözlerim her yerde Luke'u aradı ama ortamda loş bir ışık olduğu için pek fazla bir şey görmemiştim. Hayal kırıklığı ile birlikte ilk bulduğum yere oturdum. Telefonumla uğraşmaya başladım.

Yaklaşık 5-6 dakika sonra omzuma yayılan bir sıcaklık ile kulağımın aşina olduğu bir ses gülümsememe sebep oldu.

"Heey Winter! Aaa....acaba yanın boş mu?"

Olumlu bir şekilde başımı aşağı yukarı salladım. Yine çok sempatik ve genellikle olduğu gibi yakışıklı görünüyordu.

Saliselerin saniyelere, saniyelerin dakikalara, dakikaların da saatlere karışmaya devam ettiği bir anda Luke'un kalın dudakları arasından dökülen birkaç söz heyecanımı zirvelere taşımayı yine başarmıştı.

"Eğer bu akşam işin yoksa konsere beraber gidelim mi?"

Neredeyse bütün bir yıl boyunca beklediğim konsere aşık olduğum çocuk ile gidebilme şansı elime geçmişti ve ben bunu red etmeyecektim.

"Tabi....Tabi olur."

Yanağımla dudağım arasındaki bölmeye bir öpücük kondurdu ve gülümseyerek oradan uzaklaştı.

***************************

Provaların pek de ilgimi çekmemiş olması eve gitmem için gayet güzel bir sebep olabilirdi, zaten olmuştu.

Eve doğru yürümeye başladım, aklımdan bir an bile Luke'un yüzü çıkmamıştı.

Eve geldiğimde konser için hazırlık yapma kararı aldım. Giyeceklerimi seçme amacıyla giysi dolabını açtım.

Sonunda karar verebilmiştim. Siyah bir şort ve şortumu tamamlayan siyah bir t-shirt. Ardından sıcak bir duş aldım.

***************************

Saçlarıma şekil vermem düşündüğümden daha uzun sürmüştü. Hafif bir makyaj yaptıktan sonra ve gayet güzel olmuştum.

Buluşmamıza daha yarım saat vardı, ve heyecandan ölmek üzereydim. Bir an önce buluşmak, onun kusursuz yüzünü tekrar görmek istiyordum. Telefonuma baktığımda 8 cevapsız arama ve 3 mesaj olduğunu gördüm. Aramaların 1 tanesi anneme aitti. Geri kalan 7 tanesi Luke'du. Ve 3 mesaja gelirsek tabiki Alexander'dı. Konsere gelip gelmediğimi sormuştu, cevap vermedim.

Sonra Luke'u arayıp duymadığımı falan söyledim ve buluşma saatinden emin olmak için tekrar sordum. 15 dakikaya kadar orada olmam gerekecekti. Evden çıktım ve yürümeye başladım.

********************************

Tam karşımda tüm kusursuzluğu ile öylece duruyordu. Bir anda elimi tutması tekrar kalbimin yerinde fırlayacakmış gibi atmasına neden olurken kalın dudaklarını konuşmak üzere araladı.

"Geldiğin için ne kadar sevindiğimi bilemezsin Winter."

Kızarmaya başladığımı hissedebiliyordum ve Luke bunu görmüş olacak ki gülümsemeye başladı.

"Yine kızarmaya başladın Blame."

Dediklerine karşılık tek yapabildiğim gülümsemek oldu. Diyecek bir şey bulamamıştım, daha doğrusu diyecek bir şeyim yoktu.

Onunlayken saatler hızla geçiyordu, ben farkına bile varmadan. Halbuki zaman bana eziyet etmeyi severdi, ama Luke Dylan etkisine kapılmış olacak ki zaman, beni fark edemedi.

Zamanın böylesine hızlı geçemesi bir yandan üzücüydü. Ne kadar beraber olursak olalım ben ayrıldığımız an yine onu özleyecektim.

Harika bir konserdi, belki bu kadar harika olmasının sebebi Luke ile beraber olmanın bana verdiği o çocukça mutluluk olmuştu.

Yavaş yavaş ayrılma vakti geliyordu. Elimde olsa bunu engellemek isterdim.....

Bu gece hayatımın en güzel gecelerinden biri olmuştu. Beni öptüğü anı sayamıyorum bile. Ayaklarımı yerden kesmeyi her defasında başarabiliyordu ve ben engel olamıyordum, olmazdım ve zaten olmak da istemiyordum....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 09, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

The Pieces of My HeartHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin