Bölüm beş: yorgundu zambaklar
09.09.2013
" Gitmek istemiyorum. Seni burda kendine kırgın bırakmak istemiyorum. Bu gün dokuz ekim . Hatırlar mısın bilmem? Seni ilk ben görmüştüm. Sana gelmiştim. Sense sen değildin o sıra. Kabaydın ,biraz da acımasız. Sana çaresizliğim vardı. Sana yorgunluğum.
Seni ilk gördüğümde on dokuzumdaydım hâlâ on dokuzumdaydım. Mektubu eline almış satır satır okuyorsundur belki. Ya da hiç ulaşmamıştır eline satırlarım. Belki de önemsememişsindir. Önemli olan bu değil.
Beni öldürmeni isteyeceğim senden ama kabul etmeyeceksin. Şavasmamı isteyeceksin . Kanatlarımın koptuğunu ne zaman göreceksin? Bir gün beni anlayacaksın. Kanadı olmayan bir kelebeğe yaşamak işkencedir sevgilim."" Hikayeyi biliyorum bayım. Yormayın kendinizi. Bu gece iyi olmanız için geldim. Size karşı değil kırgınlığım bilirsiniz."
" Taehyung, güne bakanım. Bahçendeki zambaklara bile iyi bakamadım ben."
Aynı bankta saatlerdir oturmaya devam ediyorlardı. Güneşin doğmasına belki bir belki de iki saat vardı.
Jungkook elini cebine attı. Sigara paketi yorgundu. Parçalanmış kenarları ve kopmuş baş kısmı ile şekilli parmaklar arasında duruyordu. Pakette bir dal sigara kalmıştı. Bu gün biterdi değil mi?
" Savaşmadın. Şimdi de savaşmayacaksın. Gerçek olamazsın. "
Ateşi kavuşturdu baruta. Bu gece yıldızlar vardı seyirci onlara.
" siz ne kadar gerçek olmamı istiyorsanız o kadar gerçek olurum bayım. Bileklerinize yıldızları getirmeye geldim. Siz gözlerinizdeki yıldızları öldürmüşsünüz. "
Ağlamak ne kadar insancıl bir duygu. Ağladıktan sonra gelen o huzur...
Duman havaya karışıyor, diller susuyor ,dudaklar lâl oluyordu ama kimsenin de konuşacak gücü yoktu."Seni ben öldürdüm. Güne bakanım ellerim hâlâ titrer. Silâh bile tutamadım ben o günden sonra."
"Ben istedim bunu sizden bayım. "
" Sana elim deymedi. Bir kere öpmedim o kiraz rengi dudaklarından. Bir kere sevemedim seni gözlerimle. Sadece düşüncemde öptüm seni . O bile günahmış bana . Baksana dünyaya cehennemi yaşamaya gelmiş gibiyim. "
Gözlerini sıkıca yumdu ve bir adet sigara daha ateşle barutun aşkından kaybolup gitmişti.
" Siz beni vurmasaydınız eğer yine de ölürdüm. Daha çok yanardı canım sadece . Siz beni kurtardınız. "
İnledi . Delirmek böyle bir şeydi.
" Aşağılık bir insanım güne bakan. Kendimi affetmek için sanrılar görüyorum. "
"Affedin o zaman kendinizi. "
Deniz dalgalanırken sabah ayazı esiyordu.
" Ben kendimi affedersem kana bulanmış ellerim affetmez."
"Affeder bayım. Ben savaşmayı bilmiyordum. Siz askersiniz bu kez ülkeniz için değil kendiniz için savaşın. Size yeni bir bahçe verecek biri çıkacaktır. Belki de daha büyük olur bahçesi. Daha sıkı tutar elinizi ama yıldızlarımızı bilmez. Sen öğretirsin ona."
Omuzları sarsılmaya başladı. Rüzgar eşliğinde git gide daha çok kayboluyordu.
" Sarılmak ister misiniz bayım?"
Kafasını yavaşça salladı.
"O gün ki yaralar hâlâ yüzünde. Bana iyileş diyorsun ama kendin asla iyi olamayacaksın. "
"Iyiyim ben bayım. Uyuyun ."
"Uyandığımda olmayacaksın."
"Olmayacağım. "
"Hiç uyanmasam sarılır kalır mısın burda?"
"Kalamam."
"Siz kendinizi affetmeyi öğrendiniz artık.
Bana gerek kalmadı. Yarın yine bu gün ki gibi hazırlanın. Mezarıma gelin ve çiçek bırakın. Sonra bir kafeye gidin en sevdiğiniz tatlıdan yiyin. Tekrar sevin. Eliniz silah tutmasın ama artık. Şarkı söyleyin. Mikrafon yakışır elinize. Günahlarınızı sevin. Insan olduğunuzu unutmayın. En önemlisi mezarıma son kez gelmis olun . Beni arkanızda bırakın. ""Öğrendim. En acı şekilde öğrendim. "
" Neyi bayım?"
" kelebekler çabuk ölürlerdi. Sense onların ölümüne bile yas tutacak kadar iyi kalpliydin. Ömrün de onların ki kadar sürdü. Sonra kayboldun gecenin karanlığında. Bir kelebek kanatları olmadan yaşayamazmış . Kanatlarını baban kopardı. Seni yaşatarak işkence eden bendim. Sen de beni yaşatıp işkence mi edeceksin bana?"
"Düsünmeyin bayım. Siz tanrının gözünde çoktan affedildiniz . Kendinizi affedeceksiniz bir gün elbet. Sonra da benim adıma da yaşayacaksınız ve ömrünüz yaşlılıkla son bulacak. O zaman cennetin en güzel yerinde sizi bekliyor olacağım . Günahlarımızla birlikte."
"Saçımı sever misin güne bakan?"
Saçlarında gezindi narin eller.
" iyi uykular bayım. "
" Elveda güne bakan. Ben kendimi affedicem."
Güneş görünürken Jungkook o bankta kendine sarılarak uykuya daldı. Yarın bir paket daha olmayacaktı sigarasından. Tekrar yaşayacaktı. Küçüğünün son arzusuydu bu.
...
"Bizim günahımızdı sevmek ama kimsenin bizi hor görmeye içi el vermiyordu. "
~