I
Okul koridorları, damarlarında tazecik kan akan, bir sonraki atışını sabırsızca bekleyen ve üzerinde hiçbir kesiğin olmadığı nasırsız, genç ve tecrübesiz bir kalbin büyümeye başladığı ilk yerdi.
Ve o, beni büyüten okul koridorlarında adımlarını attığı yerden izi silinmeden takip etmek için hızlıca yürüdüğüm her anda dizlerimin üstünü defalarca kez düşmeme sebep olan kişiydi.
Düşüş sancılıydı ama onun zihnimdeki varlığı kadar sancı vermiyordu.
İan. İan Décès.
Okul koridorlarında lakros takımıyla tüm dikkatleri üzerine çekerek yürüyüp giderken altın sarısı saçlarıyla gizlenen, bir yaşam saklayan yüzüme bir kez bile dokunmayan gözlerin sahibinin adı buydu. Kalbimde bir sancı gibi yaşayan, çok sevgiden nefreti peşinden sürükleyecek isimdi ve buna rağmen ben silikken o çok netti benim dünyamda.
O geçip gittiğinde ben onda takılı kaldığımda ve ders zili çalıp koç Bay Handerson ofisinden çıkıp herkesi sınıflarına girmesi için delirmiş gibi bağırırken gözleri bana uğramadan seslice nefesimi verip sırtımı yasladığım kapıdan ayırdım ve topuklarımın üstünde dönerek pileli eteğim hareketlenmesine neden olarak sınıfa girdim. Düşüncelerimi sınıfın dışında, onun geçip gittiği yolda bıraktığımda fazlasıyla duygu yüklü, karnımı ağrıtan hisleri unuttum.
Gözlerim hiçbir duygu barındırmayan bir ifadeyle sınıftaki birkaç kişiyi öylesine süzdü. Zilin çalmasından dolayı koridordaki yoğun ses dalgasına rağmen oldukça sessiz olan sınıftaki birkaç kişiye baktım. Daniela kapüşonlusunu başına geçirmiş bir şekilde bacaklarını kendine doğru çekmiş uyuyordu. Onu ne zaman görsem zaten gözleri kapalıydı. Uyuduğunu söylediğimizde gözlerini dinlendirdiğini söyleyerek hep bizi terslemişti ama basbayağı uyuyordu. Kulak misafiri olduğum bir konuşmada uyku problemi olduğunu ve bunun sebebinin kullandığı ilaçlardan kaynakladığını duymuştum. Onun için üzülmüştüm, uykunun ne kadar önemli olduğunu az çok biliyordum ve onun yüzündeki ifadeden buna çok ihtiyacı olduğunu anlamıştım.
Daniela'in hemen önündeki sırada iki melez kardeş vardı. Kıvırcık, afro saçlarının sımsıkı örüldüğü kız olan büyük kardeş Alice son yapılan matematik sınavından düşük alması nedeniyle bir önceki ders ağladıktan sonra şimdi yanında telefonuyla oynayan kardeşiyle sakince oturuyordu. Kızın gözleri boşluğa takılmıştı ve oldukça acınası görünüyordu. Üstelik birkaç gündür sessiz hallerinin üstüne matematik sınavı da eklendiğinde hali daha berbattı.
Kardeşlerin bir önünde ve aynı zamanda en ön sırada pencereden dışarıyı seyrederek konuşmaya çalışan ve bunu yaparken birbirlerine asla bakamayan ve uzaktan birinin bile anlayacağı kadar birbirlerinden hoşlandıklarını belli eden Sam ve Sophia vardı. Onların bu haline neredeyse gülecektim. Sophia, Sam'in aksine oldukça ufak tefekti ve Sam'in lakros, aynı zamanda okul dışında yaptığı antrenmanlar sayesinde irileşmiş bedeninin yanında biraz gülünç duruyordu. Bu düşünceme kendi kendime kıkırdadığımda buzdan bir duvar gibi olan yüz ifadem değişip dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı ve aynı ifadeyle sırama doğru yürümeye devam ettim.
Sınıfın merkezinde duran birkaç sıranın hepsi boştu. Onlar amigo kızlardı ve gelecek haftaki maç için az önceki derste lakros takımıyla antrenmana gitmişlerdi. Keşke onlarla gidebilseydim, bunu sadece onun için istiyordum ama onların aksine bir spor dalı ya da bunun gibi bir şeyle geleceğimi yaratıp kendimi kısıtlamak istemiyordum ve bu yüzden daha lisenin ikinci yılında amigo kızlardan ayrılmıştım. Belki bu benim, gereksiz küçük görmemden kaynaklıydı ama ben kesinlikle daha büyük şeyler başarmak istiyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİD LOVE AND HATE
Teen FictionOkul koridorları damarlarında taze kanın aktığı, bir sonraki atış için heyecanla bekleyen ve üzerinde hiç bir kesiğin olmadığı nasırsız, genç ve tecrübesiz bir kalbin büyüdüğü ilk yerdi. Ve o, beni büyüten okul koridorlarında adımlarını attığı yerde...