II.

30 3 31
                                        

II.

Düştüğümde bilmediği her gün için ona çok kızgın , yüzüme bakmadığı her andan nefret ederken bana seslenişi içimde bir yerlerin hassas karnına dokundu ve o andan sonra sanki yeterince koşmamış gibi yine ona koşarken bir saniye düşünmedim.

Açılan bağcıklarım birbirine dolandı, sendeledim ama yine de bırakmadım koşmayı ve sonunda sanki daha önce ona hiç sarılmamış gibi sımsıkı sardım ona kollarımı.

Kollarım ensesinde birbirine tutunduğu andan sonra her şeyi unuttum. Yürürken düşündüğüm her şeyi bir kenarı fırlattım ve sadece o ana odaklandım. Ona bu denli duygu yüklü olmaktan nefret ediyordum ama günün sonunda, yangın merdivenlerinde oturup benimle beraber konuştuğu zamanı iple çekiyordum. Onun gözden uzak olmasını diliyor ama birkaç dakika sonra antrenmanı bittiğinde koridordan geçmesini bekliyordum.

Ona olan duygularım hep bir çelişki içindeydi. Sevgi ve nefret aynı kefedeydi bu sefer, diğer taraftaki şeye ağır basıyordu ikisi.

"Hey," dedi gülerek. Ensesine uzanan saçları burnumu gıdıklasa da yine de yüzümü çekmedim, "Gerçekten bu kadar mı çok özledin beni Tilki?"

Önce hiçbir şey demeden birkaç saniye bekledim ve gözlerimi sımsıkı yumdum. Bahçede kimsenin olmaması benim için çok iyiydi çünkü bu durum saklıydı. Bu durum bize özel ve gizli kalmalıydı. Bunu o istememişti. Bunu ben istemiştim. Okulun ineklerinden birinin aptal bir sarışın çocuğa aşık olduğunu bilmelerini istemedim. Diğer kızlar gibi, herkes gibi onun sarı saçlarına, mavi gözlerine, yakışıklı suratına aşık oldum sansınlar istemedim.

"Kendini bir şey sanma İan," dedim gözlerim kapalıyken ve hala ona sarılırken. Kollarını belimden sarıp beni sıkıca tuttuğunda ayaklarım yerde kesilmişti. "Seni değil, sana sarılmayı özledim." Özlemek kelimesi belki de az kalırdı. Ona tüm gece onu düşündüğümü, antrenmanda karşı takımın aptal bir oyuncusuyla kavgaya tutuştuğunda aklımı kaybedecek kadar çok endişelendiğimi söylemedim. Koridordan geçerken heyecandan neredeyse ona seslenecek kadar cesaretle dolmamı kendime sakladım. Çünkü o bunaydı. O kendime sakladığım her şeyin sebebiydi.

"Ben de," dedi önce aptal sarışın çocuk. "Ben de seni değil, çillerini özledim."

Aptal, dedim içimden, Aptal, sen gelip bana açılmasaydın şimdi sevgim nefrete dönmüş, koridordan geçerken yüzümü başka yöne dönecek kadar tahammül edemiyor olacaktım sana.

Ondan ayrıldığımda yüzüne rahatlıkla bakabildim. Çünkü ondan utanmıyordum. Ondan utanacak bir şeyim yoktu. Ona sarılmak istediğimi rahatlıkla söyleyebilirdim, çünkü isteklerimi içimde tutamazdım. Bu bir arzuydu. Arzular kalbe sığmazdı. İçimde bu arzuları saklayacak kadar boşluk yoktu.

Ensesinde klasik bir koku olan naneli şampuan kokusu geliyordu. Yeni duş aldığı belliydi çünkü saçından süzülen damlalar tişörtünü ıslatmıştı. Saçlarını kurutmuş olmalıydı ve eşofman takımını yeni giymişti. Çok temiz ve güzeldi o an için gözümde.

AMİD LOVE AND HATE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin