ÇONAŞ'KİMİ / 4

130 59 65
                                    

Yeni bölüm sizlerle çiçeklerim...

Sizleri seviyorum, yüreğimden yüreklerinize hatıram olsun...


.

'Her şeyimi kaybedebilirim. Sabır çektiğim tesbihi, ruhumu dinlendiren müzik kutusunu, çocukluğumdan kalan en özel oyuncağı...

Hepsine zamanla alışabilirim. Unutmak için başka şeylere kafa patlatır, yok oluşlarına aldırmayabilirim. Çünkü onlar, benim anlam yüklediğim kadar. İstemesem hiçbirini silerim hayatımdan azar azar.

Ama... Hayatıma bir nebze de dokunmuş insanlar öyle olmuyorlar. Atsan atılmıyor, satsan satılmıyorlar. Kendime şöyle bir bakıyorum da; gözyaşlarımla tebessümlerime sebep olanlar, hep farklı insanlar. Birileri yara bırakırken birileri hep yara bandı olmaya çalışmışlar. Ben anlam yüklememişim kimseye, herkes oturacağı köşeyi kendi seçmiş.

Bana gerçekten değer verenler hep diken üstünde durmuşlar, aslında sadece rahatına düşkün olanlar içime oturmuş. Şimdi ben neyi kaybedip, kimi unutayım? Gönlüm hiç birine el vermez sevgili dost.

Şimdi eğri oturup doğru konuşayım; iyilik yapana da minnettarım, kötülük yapana da. Güldürene de teşekkür ederim ağlatana da. Çünkü ben bu kadar güçlüysem, destek olanın da payı var köstek olanın da.

Hepsine Eyvallah...''

Kalemini defterinin üzerinden kaldırıp kapağını kapattı Gökçe. Yazmak hep iyi gelmişti ruhuna. Cümlelerini insanlığa sarf edip hiçlemek yerine sayfalara döküyordu. Değerlenmiyordu belki sözleri, en azından sayfalar onu anlattığı dertlerinden vurmuyordu.

Timur ve Zehra'yı görmesinin üzerinden iki gün geçmişti. İlk ve tek heyecanıydı, ilk aşkıydı Timur Gökçe'nin. Bu iki gün genç kadın için hiç kolay geçmemişti. Sayısız gözyaşı dökmüş, sayısız şarkı dinlemişti. Birlikte dinledikleri şarkıları dinlemekten kaçarken duyduğu her seste Timur'u buldu. Kafasını dağıtmak için okuduğu şiirler bile tüm şairler Timur'u anlattılar ona.

Çalışma masasından kalkarken gözleri, masası üzerinde açık kalan kitaba takılı kaldı. Bir cümleyi defalarca okudu Gökçe.

''Ah, Timurlenk! Bunların nedeni hep sensin...''

Bunların nedeni hep Timur'du. Zehra'nın Gökçe'ye bir suçu yoktu. O da her kadın gibi sevdiği değil, sevildiği yüreği seçmişti. Timur'du Gökçe'nin içine böylesine bir ateşi bırakan. Gökçe onu uzaktan sevmeyi biliyordu, ses de etmiyordu onu uzaktan uzağa severken. Canını yakmıyordu onun Timur uzaktayken. Neydi şimdi bu yaşadıkları? Timur'un Gökçe'nin yüreğine bir bir ektiği umut tohumları neydi? Adam neden oynamıştı kadının sevgiye muhtaç kalbiyle? Neden kandırmıştı Gökçe'nin içindeki herkesten gizlediği kız çocuğunu?

Kendi kendine konuştu Gökçe, bazen yürekten geçenler dil söyledikçe hafiflerdi.

''Ah Timur ah! Bunların nedeni hep sensin...''

Senelerdir, içinde tuttuğu gözyaşları Timur'un ismiyle bir bir akıyordu gözlerinden. Tutamadı kendini, kendine verdiği sayısız söze rağmen yine kalbine yenildi. Elleri telefonunu buldu genç kadının önce rehberinde Timur'u buldu. Mimoza çiçeğim olan ismini, Timur Cihan olarak değiştirdi. İki cihan sevdası olsun istediği adamı, kendi içinde herkesleştirmesinin ilk adımı buydu Gökçe'ye göre.

Sonra kafasındaki şeyi yapmak için harekete geçti. İlk işi Timur'u aramaktı. Uğruna ömür vereceği sesi duydu Gökçe telefonun ucunda. Timur'un sesiyle gözlerini kapattı, içinde kalmışlıkları boğazına takıldı. Yutkundu ve konuştu.

ÇONAŞ'KİMİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin