*Multimedyada Azra"
Tam kendimi artık asfaltın soğukluğuna bırakırken uzaktan bir sesin Azra diyisini duyar gibiydim kafamı çevirdiğimde evet evet onu gördüm o kumral saçlı çocuğu koşarak bana doğru yaklaştı.
"Bırakın onu çabuk.Yoksa çok kötü olur sizin için" dedi gözlerini kısarak.
"Allah allah ne olabilir bi bakalım ufaklık" diyip ikiside alayla güldüler.
Çocukların ikiside üstümden kalkmaya başlamıştı.
"Durun lütfen ona dokunmayın."dedim yalvarırcasına.
"Ne istiyorsun güzellik sana mı dokunalım" dedi ve kahkaha attı.Sesi bir küfür gibi yankılaniyordu kulaklarımda.Hemen yerden kalkıp etegimi belime çektim ve çağrıların olduğu yere doğru koşmaya başladım.Serserilerden biri yanağıma sertçe tokat attı yere yığıldım.Çağrıyı bi temiz dövdüler ne kadar koşmak için hamle yapsamda hep o piclerden biri engelledi beni,artık çağrı yere düşmüştü serseri ayağının ucuyla omzundan dürtmeye başladı.
"Hani ufaklık çok kötü olurdu.Bu sana bi ders olsun herkesle ugrasmamayi ogren"dedi ve serseri arka cebinden gümüş bi bıçak çıkardı tabi çağrı yerde yığıldıgı için göremiyordu.Çağrı dedim sesimin en son çıktığı yere kadar.
"Çağrı kalk yalvarırım bıçaklayacak yoksa seni kalkk"dedim ama bi hareketlenme olmadı.Son bir hareketle kalktım olmadı,başaramadım kurtulamadım bu piçin ellerinden sonra bu sirenleri hatırlar gibiydim polis sirenleriydi bunlar,muhtemelen yine arka sokakta kavga etmişti gençler.2 serseri sireni duyar duymaz kaçtılar.Koşar adımlarla çağrının yanına gittim.Yerde hareketsiz yatıyordu.Allahım ne yapacaktım şimdi.
"Çağrı uyan yalvaririm uyan"
"....."
"Çağrı"
Her şey bitmiş gibi hissettim,umutlar tükenmiş gibi hissettim.Mırıldandığım tek şey ise;
"Seni seviyorum Çağrı,lütfen beni bırakma".