14 yıl önce
"Biri varmış biri yokmuş, uzak uzak diyarlarda bir ülke varmış. Bu ülkeni yaşlı bir kral yönetiyormuş, kral o kadar yaşlıymış ki eğilip kalkarken bile nefes nefese kalıyormuş. Bu durumun farkında olan veziri bir gün kralın yanına gitmiş, baş eğerek bir müraciatı olduğunu belirtmiş. Veziri krala bir büyücüden söz etmiş, denilene göre bu büyücü sihir sayesinde yaşlı insanı genç birine dönüştüre bilirmiş. Bu durum kralın pek içine sinmesede kabul etmiş. Bir kaç gün sonra büyücü kralın sarayına gelmiş. Büyücü kralla görüştüğü için o kadar heyecanlıymışki iki lafı bir araya getiremezmiş. Üstü başı yırtık dökük halde destur istemiş. Odaya girince yayılan küf kokusu kralı o kadar rahatsız etmişki sinirlenip büyücünü kovmuş. Büyücü sinirle saraydan çıkarak evine gelmiş. Tüm kini, mutsuzluğu ve hayal kırıklığını bir araya toplayıp bir iksir yapmış. Ülkenin belirli yarısına bu iksirden dökerek sihrin etkisini göstermesini beklemiş. 4 gün sonra sihir etkisini göstermiş. Ülkenin yarısı mutsuz üzgün hep hayal kırıklığıyla dolmuş taşmış, insanlar kavga eder, üzülür ağlarmış. Ama durum büyücünün pek istediği gibi gitmemiş. Olaylar kontrol dışında gerçekleşmiş. Ülke tam anlamıyla ortadan ikiye ayrılmış. Topraklarda oluşan çatlaklar ülkenin yarıya bölünmesini sağlamış. Bir yanda mutsuz insanlar varken diğer yanda hep mutlu insanlar olmaya başlamış. Bu durum kral ve büyücünüde etkilemiş. Büyücünün nefreti o kadar büyükmüşki ikisinide yok etmiş. İnsanlar zaman zaman böyle yaşamaya alışmış ve iki farklı şehir haline gelmişler."
Diğerek annem saçlarımı okşadı. Gece uykusu zamanı hep bu masalı anlatırdı. Gerçekleri yani...
Derinden nefes alarak baktım annemin gözlerine."Anne, sen mutsuzları gördün mü?"
Dediğimde annem alnımdan şefkatle öpdü. Oturduğu sandalyeden kalkarak kapıya doğru ilerledi. Tam kapıyı açacakken alçak tonda ama benim duya bileceğim şekilde mırıldandı."Bazen yaşamak gerekir"
Günümüz
Derin nefes alarak toprak kokusunu içime çektim, ani yanımda bir gölge hissetmemle bunun Lila olduğunu anlamam çok uzun sürmedi. Ondan önce parfümü selam veriyordu çünkü."Nasılmış bakalım benim güzel arkadaşım" - diğerek yanağıma sulu bir öpücük kondurdu.
" Çok vıcıksın biliyorsun değil mi?" dediğimde kahkaha atdı, sanki başka bir tepki vere bilirmiş gibi .
Yanıma oturunca elimde olan çekirdeği rehin aldı. Gülerek yanaklarını sıktım ama pek oralı olduğunu sanmıyorum.
"Dalya aklıma ne geldi biliyor musun?"- diğerek sanki kendini daha iyi duyurmak için biraz sandalyeyi yanıma çekti.
"Ne gelmiş ola bilir ki acaba" merakla onu izlerken aslında aklında olanları az çok tahmin ede biliyordum.
"Aslında.." diğerek lafı uzatınca kulağıma eğildi. Fısıltıyla konuşmaya başladı
" Acaba Komedilliler ismiyle kitap mı yazsam"
Dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı. Hemen kimde duymasın diye ağzını kapamaya çalıştım." Yanımda dura dura iyice bana benzemeye başladın, bu şehre bir Dalya yeterde artar bile"
"Yaparsam fazla çılgınca olur değil mi? Mutsuzların yazdığını düşünürler, sonuçta onlar bize hep Komedilliler der"
Daha fazla konuşmasın diye elimle ağzını daha sıkı kapatım, bir haraketle elimden kurtulunca yanağımdan makas alarak çıktı bahçeden.
İçten içe düşündüm, acaba neden bize komedilliler derler, ne anlamı varki? Anneme sorsam beni gülerek mahfeder babam hiç olmaz. Hepsi dalga geçer benimle büyük ihtimal.
Bazen düşünürüm onlar nasıl hep mutsuz ola bilirler, o zaman yaşamın ne anlamı kalırki?
"Sen hep mutlu olmaktan yorulmadın mı?"
Kısa bir ilk bölüm ve son..
Azerbaycanlı olduğum için yazım hataları varsa özelde bildirmeniz benim için büyük bir iyilik olur♥️Beğenmeniz hikayenin geri kalanını düşünmem için beni motive eden şey🌹 hep olduğunuz gibi kalın ay çiçeklerim🌹 görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Komedilli
FantasyBir ülkenin sihirle yarıya bölündüğünü hayal edin. Mutlu ve mutsuz şehir sakinleri şuanki hayatımıza ufak dokunuşlar yapmak için hazır halde bekliyor. Alın bir yudum hayatdan, oturun sıkıca kalbime, başlıyoruz... "Biri varmış biri yokmuş, uzak uzak...