Daldığım saçma düşüncelerin arasından sıyrılıp gözlerimi kolumdaki saate çevirdim. Eyvah! Sadece 8 dakikam kalmıştı ve gideceğim yere uğramadan Muyden Tay'in dükkanına uğramam gerekiyordu.
Muyden Tay -namı değer Muyden Taylor- daimi müşterisi olduğum terziydi. Kostümümün yıpranmış kısımlarını hep o onarırdı. Aynı zamanda babamla çok yakın arkadaşlardı. Bir nevi aile dostu sayılırdık.
Tay Ailesi en köklüsünden bir Soluyan ailesiydi. Ancak anlam verilemeyen şekilde son kuşağın çocuklarından biri, yani Muyden Tay'in oğlu Gaz, Ejder çıkmıştı. Soyağacı tespiti için çok fazla uğraşmışlar ancak bir sonuca ulaşamamışlardı. Muhtemelen Gaz'in annesinin ailesinden birinde bir Ejderlik vardı, ama kaydı bulunamadığı için bilinmiyordu.
Tay Ailesinin asıl soyadı, Taylor idi. Ancak Taylor soyadını sevmedikleri için kendilerine Tay diye hitap edilmesini severlerdi. Terzi olmalarına rağmen neden bundan hoşlanmadıklarını anlamıyordum.
Elimdeki boş kahve bardağını mutfağa bıraktıktan sonra ceketimi ve lila rengi küçük çantamı almak için odama döndüm. Hızlı olmam gerekiyordu ve ben hala çok fazla şey düşünmekle meşgul oluyordum. Olacak şey değildi!
Pembe Converse'lerimi zıplaya zıplaya giydikten sonra tam kapıyı kapatıyordum ki sehpadan parıl parıl parlayan anahtarlarım bana göz kırptı. Az kalsın anahtarlarımı unutuyordum. Normalde olsa sorun değildi ancak bugün annem Lyla'nın akran buluşmasındaydı. Babam işten geç gelecekti ve abim de yüksek ihtimalle dışarıda takılıyor olurdu. Yani evde tektim ve anahtarlar önemliydi.
Kapıyı yüksek bir sesle kapattıktan sonra aceleci adımlarla yürümeye başladım. Muyden Tay'in dükkanı bir sokak ötedeydi. İki dakikada oraya varsam, bir dakika kostümü almam sürse sadece dört dakikam kalıyordu. Parti evine yetişmem mucize olacaktı anlaşılan.
Sonunda evin sokağından dönebilmiştim. Muyden Tay'in dükkanı biraz ötedeydi, koşsam daha kolay olurdu sanki. Ama yorulursam geriye doğru acele etmeye mecalim kalmazdı. En iyisi koşar gibi yürümekti.
Sonunda dükkana vardığımda, koşmamış olmama rağmen nefes nefeseydim. Dizlerime dayanarak soluklanmaya çalışırken kafamı kaldırmadan Muyden Amca'ya doğru konuştum:
"M-muyden Amca, benim kostümüm vardı onu almaya gelmiştim."
"Görülen o ki birileri yine küçük Ejderhaları eğlendirmeye gidiyor."
Bakışlarımı ayaklarımdan karşıya doğru çevirdiğim anda görmeyi hiç de istemediğim o yüz karşımdaydı: Gaz Taylor. Tay ailesinde sedece onun soyadına "Taylor" derdim çünkü o, buna ailesinden bin kat daha gıcık olurdu.
Mor saçlarının döküldüğü yakışıklı yüzü, beni çoğu zaman sinir ederdi. Çünkü hep ukala bir bakışı olurdu. Sanki siz iğrenç bir böcekmişsiniz gibi hissettirirdi.
Neyse ki liseden beri onu çok da takmıyordum çünkü herkese karşı böyleydi. Kaba ve ukala tavırlarıyla insanları kendinden uzaklaştırmayı başarırdı. Onu beraber kaykay yaptığı grup hariç başkalarıyla hiç görmemiştim. Sanırım bu tarz insanlar birbirleriyle takılmayı daha çok seviyorlardı zira kibarlıktan pek de haberleri yoktu.
"Görülen o ki birileri yine insanlara sataşmak için fırsat kolluyor." diyerek meydan okuyan bir şekilde baktım suratına. Kaba biri değildim ama bu çocuk sinirlerimi bozarken ben de öylece durup seyredemezdim.
"Ne zaman büyüklerle takılmaya başlayacaksın merak ediyorum Harris. Sıkılmadın mı bücürlerin oyuncağı olmaktan?"
Harris benim soyadımdı. Gaz'in bana en son ne zaman adımla seslendiğini hatırlamıyordum bile. Belki de ortaokul yıllarımızdaydı. Gaz benden bir yaş büyük, abimden de bir yaş küçüktü. Onunla arkadaş olmaya çalışmıştım ama başarılı olamamıştım. Aynı şekilde abimin de deneyip pes ettiğini hatırlıyorum. Hatta abim beni uyarmış, ondan kesinlikle uzak durmam gerektiğini söylemişti. (Gaz abime Dev Har derdi. Yani benden daha şanssız olanlar da vardı. Galiba Gaz bir tek Lyla'ya soyadımızla hitap etmiyordu.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ejderha Terbiyecisi | bxb
FantasyBir ejderha maskotu ve dönüşemeyen bir Ejderha'nın hikayesi.