Uyandım. Saat 6. Gün? 14 Kasım dağınık odama baktım. Haftasonu buraya bir el atmam lazımdı. Şaziye uyanmıştı bile, içeriden pati sesleri geliyor. Telefonuma baktım. Sanal arkadaşım Nova, gönderiler göndermişti. Yaklaşık 4 yıldır Sanal arkadaştık. Mesajları cevaplayıp doğruldum. Daha sonra ayağa kalkıp banyoda biraz soluk yüzüme baktım. "Sınavlar" dedim. Aklıma bu geldi. Evet sınavlar başlıyordu. Yüzümü yıkadım. Odama gidip saçlarımı taradım. Gardırobuma gidip bir kazak seçtim içine bir gömlek ve altına bol paça bir pantolon giydim. Sonbahar renklerini seviyordum. Makyajıma pek ugraş veremedim. Mutfağa gidip tost yaptım. Kalktım ve bulaşıkları yıkadım. Evi seviyordum. Annemler İstanbul'da olduklarından beri kendi zevkime göre dizayn ettim. Kahverengi, kiremit rengi, koyu kırmızı, beyaz ağırlıklı olması bana buranın gerçek olmadığı hissini veriyordu. Termosuma kahvemi koydum. Su şişemide alıp çantamı hazırladım.
Elime bir iş almak istiyorum fakat okumam lazım.
"Umarım beni hayal kırıklığına uğratmazsın LaVi" dedim içimden. LaVi, La Viass, LaViass veya Lavias'ın kısaltması idi. Gerçek adım Ayşenur. bu lakabı bana kendim koydum. İlla birinin koyması gerekmez dimi? Bir anlamı yok. Fakat benim gerçekliğimde sanki derin bir anlam besliyor gibiydi bu isim. Bazen "kendinden bahset" projelerinde isim kısmına "La Viass" yazdığımı hatırlar, kendime şaşırırdım. Kabanımı giydim. Depodan siyah botlarımı çıkardım. Evden çıktım. Yağmur yağıyor. Bolu sonbaharda şaşırtmazdı, yüz kesen soğuyu, ciddi şakası olmayan izler bırakırdı. Apartman kapısını açarken bir "huh" çektim. Soğuk. Sokağa çıktım ve etrafıma baktım şemsiyemi açıp yürümeye başladım.Babamın söylemesiyle "at yürüyüşü" 'üm ile sokakta fazla topuk sesi çıkarıyordum. Oldum olalı hızlı, sert, ayağı yeri kıran şekilde yürüdüm genelde yanımda biri ile yürüyorsam o kişi bana "yavaş yürü!" nidalarıyla söylenirdi. Okula vardım. Ders matematik.
Matematik sınavından az önce çıktım, berbattı...
Beynimin ağrıdığını hissediyorum, göz kapaklarım kısıldıkça kısılıyor, gözlerimin acıdığını, vücudumun dik oturmak için her hangi bir uğraş vermekten kaçındığını hissediyorum.
-Ayşenur?
-Ha?
-İyi misin?
-Evet.
-İstersen lavaboya gidebilirsin, bir elini yüzünü yıkarsın.
-Evet, iyi olur.
Diyerek sınıftan çıktım. Koridorda ki nöbetçi öğrencinin beni bir korku ürünü karakteriymişim gibi süzmesini farketmemiştim.
Aynaya baktım, ne idim ben? İt gibi çalışmak için üretilen bir makine mi?
Değilim, ben bir insanım, daha gencecik bir kızım, gözlerim morarmış, beyaz tenim daha da solmuş, kırmızı dudaklarım renksizleşmiş, kurumuştu, yüzümü yıkadım, üşüyen ellerim daha da üşüdü, saçlarımı düzeltip sınıfa girdim. Ders bitti ve telefonumu aldım.Nova'dan bir mesaj: Çıktın mı okuldan? Arayayım mı?
LaVi: Çıktım, arıyorum.
Eve gelip uzun bir süre ders çalıştıktan sonra meditasyon yaparak subliminal dinledim.
Yaklaşık 20 dakika sonra gözlerimi açtım, bedenim yoktu sanki, kollarım kendiliğinden hareket ediyordu, ayaklarım kendiliğinden yürüyordu, dişlerimi fırçaladıktan sonra pijamalarımı giydim ve yattım, Gilmore Girls'den bir bölüm açarak uyuya kalmayı bekledim.
-Mraw~
-Şaziye?