Selam canlarım güzellerim.
Yeni bir dünya yeni bir hikaye başlıyor.
Umarım beğenilir.
Bu hikâye yayında olan hikayelerden, Kör Kütük final yapınca gelecek.
Dayanamazsam daha öncede olabilir ama. 😁😁😁Şimdilik tanıtımı ile idare edin.
Ve lütfen yorumlarda fikirlerinizi benimle paylaşın.Hepinizi seviyorum.
Sizleride hayalet olmayı sevenlerim.
Başımı direksiyondan kaldırıp geriye yasladığımda yol kenarına savrulduğumu anladım.
Arabamın önü çarptığım duvar yüzünden pert olmuş dumanlar çıkıyordu. Kendime gelebilmek için gözlerimi kapatarak bir süre öylece bekledim. Tekrar açtığımda etrafıma bakındım. Şehir dışına kadar çıkmıştık sanırım, çünkü etrafım ıssız bir yoldan ibaretti. Her ihtimale karşı silahımı elime almaya çalıştım ama hiç halim yoktu.Gözlerimi omuzumda ve kolumda hissettiğim acı ve kanla kendine çevirdim. Yaralıydım. Kan kaybediyordum. Üzerime sıkılan o kurşunlar hedeflerini bulmuştu.
Telefonumu aradım arabanın içinde ama görünürde yoktu. Bir an önce burdan çıkmalı ve yardım
bulmalıydım yoksa pisi pisine kan kaybından ölecektim burda.Zorlukla kaldırdığım kolumla kapıyı açarak dışarı çıkmak istedim.
Ama olmadı. Bacağım hareket etmiyordu. Beynim istesede bacağımı kıpırdatamıyordum. Panikle diğer bacağımı hareket ettirmek istedim yine olmadı.
Kahretsin neler oluyordu.Tam o anda belimde bir acı daha hissederken kıpırdayamadım. O an anladım ne olduğunu.
Kurşunlardan biri belime gelmiş olmalıydı. Felç mi?! Dedim.
Korku ve öfkeyle daha fazla çabaladım ama olmuyordu. Bacaklarım hareket etmiyordu." Olamaz.
Kahretsin!
Bu olamaz."Başımı koltuğun başlığına vura vura isyan ettim halime. Sonra kendime gelerek derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştım. Burda öylece ölmeyi beklemeyecektim.
İki elimle sol bacağımı tutarak kapının dışına çıkardım, sonrada sağ bacağımı iki elimle tutarak onu da dışarı çıkardım.
Yavaşça yan dönerek, bütün gücümü zorlayarak arabanın tavanından destek aldım. Zor da olsa bedenimide çıkarmayı başardım. Ama belimden aşağısı hareket etmediği gibi kan kaybediyordum.Bir anda olduğum yere düşünce la*etler okudum halime.
Zorlukla kendimi toparlayarak sırtımı arabaya yaslarken bacaklarımı uzattım ellerimle.
Umudum yoldan birilerinin geçip beni görmesiydi. Tabi bu ıssız yolda küçük bir ihtimaldi bu.
Şuan gerçekten acınacak haldeydim.Gözlerimi kapatarak beklemeye
başladım. Aradan geçen bir kaç dakika öylece bekledim, ama görünürde değil insan bir hayvan dahi yoktu. Gözlerim tekrar kapandı.
Sanırım buraya kadardı. Ne bekliyordum ki. Galiba ölmeyi.Bir süre sonra kulağıma gelen motor sesiyle araladım gözlerimi. Birileri beni görmüş olmalı diye düşündüm.
Bir araç gelip tam yakınımda durdu.
İçinden biri indi. Ama kim olduğunu anlayamacak kadar karanlığın yanı sıra yorgundu, hem zihnim hem bedenim.
Gözlerim kaybettiğim kan yüzünden artık bulanık görmeye başlıyordu.
Gelen kişi ağır adımlarla yürüdü, yürüdü tam önümde durdu." Volkan Karadağlı.
Şu haline bak. Araba çarpmış bir köpek gibisin. Acınacak halde...Patron seni kurtarmam için yolladı beni."
Derken belinden çıkardığı silahı yüzüme doğrulttu. İşi bitirmesi için yollanmıştı.
" Evet, son bir dileğin varmı? "
" Var. Geberin."
Dedim kısık çıkan sesimle.
Bu adam kimdi ve kimin adamıydı hiçbir fikrim yoktu.
Başımı yavaşça yukarı kaldırarak yüzüne baktım. Eğer ölmezsem ilk iş onu bulup parçalarına artıracaktım.
Lakin ölmesemde bu adamı bulamayabilirdim. Çünkü görüşüm bulanıklaşmış yüzünü seçemiyordum.O anda hiç olmayacak bir şey oldu.
Önümdeki adamın başı bir anda hızla 90 derece sağa dönüp çıkan kemik sesi ile birlikte yan tarafıma yığıldı kaldı. Kıpırdamayan bedenim yüzünden gözlerimi çevirerek baktım yanı başımda yatan adama. Donuk bakışlarından anladığım,
ölmüştü! Ama nasıl?" Kısmetime bak sen."
Duyduğum kız sesiyle başımı kaldırdığımda karşımda onu gördüm. Ne olduğunu anlayamadığım, gerçek mi hayal mi bilemediğim, karanlık suretteki kırmızı gözlü kızı..
Ayakta durmuş kırmızı gözleri direk gözlerime bakıyordu.
Benim şaşkın bakışlarım eşliğinde bacaklarının arasına aldığı bacaklarımın üzerine dizleri yere gelecek şekilde oturdu ve yüzünü tam yüzümün önüne getirip bana baktı.Galiba ölüyor, öncesinde de ölüm sarhoşluğu yaşıyordum. Yada başka bir acayiplik vardı.
Elini çenesine koyarak konuştu." Yaşamak istiyor musun?"
Kaşlarım çatık yüzüne bakarken belli belirsiz salladım başımı. Konuşacak halde değildim.
Yaşamak istiyordum tabiki. Bana bunu yaşatanları öldürmek için." Güzel..."
Derken yaklaşarak kulağıma doğru eğildi. Başımı yana doğru çevirdim ister istemez.
" Yaşama dönmek için, önce ölmek gerek. "
Dedi. Sonra aniden ellerini omuzlarımda dişlerini boynumdaki geçirdiği şah damarımda hissettim. Daha ne olduğunu anlayamadan bir anda bütün vücuduma zehir verilmiş gibi hissetmeye başladım. Bu acıyla dişlerimi ve yumruklarımı sıkarken damarlarımdaki kanım alev almış, cayır cayır yanıyordu sanki.
Bütün vücudum kasılmaya ve titremeye başladığında bu kez kızın dilini hissettim ısırdığı yerde. Kedi gibiydi. O an bütün acı hafifledi ve dindi.
Geri çekilip başını yana devirerek bana baktı yine. Diliyle dudaklarındaki ve sivri dişlerindeki kanımı yaladı. Yok artık bir vampir'miydi. Ben kesin ölmüş olmalıyım. Diye geçirdim aklımdan.
" Kanamaların durdu."
Yüzümü inceliyordu.
" Iımm...
Yakışıklı ve genç.
Ve ölmekten kurtardım. Sen kaç kişilik birisin."Başını yukarı kaldırıp konuştu.
" Kaç kişi yerine geçer."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜRGÜN ( 1001 ) ( TAMAMLANDI✔️)
FantasyInstagram: azimet340 WATTPAD' de SÜRGÜN ( 1001 ) isimli ilk fantasik kurgu. KEHANET!! 3 ayrı dünyadan 3 ayrı melez.. Kan ve yıkımdan saklanacak herkes. Gece bitmeyecek gün doğmayacak. Şeytan olan hüküm sürecekken iki dünyada, kurtuluş zayıf ola...