1

797 23 39
                                    

Bu tip yazı rüyaları anlatıyor.

Yazar'dan

Kapı çalıyordu. Küçük Leya korkarak kapıyı açmaya gitmişti. Kimlerin geldiğini biliyordu zaten. Yine de mutlu olmalıydı. Sonuçta teyzesi de gelmişti değil mi? Elini yavaşça kapının kulbuna götürdü. Aşağı indirdi ve kapıyı açıp direkt gülümseyerek teyzesine sarıldı.
"Hoşgeldin teyze."
"Uu kara kedim benim." deyip o da kollarını Leya'ya dolamıştı.
Sonra onun soğuk sesi duyuldu.
"Leya, eniştene hoşgeldin yok mu?"
Leya istemeye istemeye eniştesine de sarılmıştı. Teyzesiyle upuzun süren sarılmasından ziyade eniştesiyle sarılması 1 saniye bile sürmemişti.
Leya'nın annesiyle ve babasıyla da merhabalaştıktan sonra salona geçtiler.
Biraz sohbet muhabbetle zaman geçtikten sonra Leya odasından dart tahtasını ve oklarını getirdi.
Koltuğun birine koydu ve karşısına geçti.
Birkaç atış yaptıktan sonra annesi
diğer teyzesini aradı, annesi, teyzesini de alıp mutfağa geçmişti. Kendi aralarında sohbet etmeye başladılar. Sesler salondan da duyuluyordu ama onlar farkında değildi.
Salonda yalnızca babası, eniştesi ve Leya vardı...
Babasının telefonu çaldı.

"Alo."

"Daha yeni geldim tam çay içmeye oturdum."

"Öyle mi?"

"Siz yapamaz mısınız?"

"Tamam kapat geliyorum."

Babası da aniden çıkıp gitmişti.

Leya eniştesiyle salonda yalnız kalmıştı...

Bozuntuya vermemeye çalışıp dart oynamaya devam etti...

......................................................................

Leya nefes alamıyordu...
Kendini boğulacak gibi hissediyordu...
Hepsi onun suçuydu.
En azından o böyle düşünüyordu.
Derin bir nefes alarak uyandı.

Leya'dan

Çoğu zamanki gibi yine aynı kabusu görmüştüm.
Beynim sürekli kendini tekrar ediyordu.
'Senin yüzünden... Senin yüzünden... Senin yüzünden... Senin yüzünden...
Kendi yaptığın şeye suçlu arıyorsun...
Suçlu sensin...'
'Her seferinde ne olacağını biliyordun... O esnada ne olduğunu biliyordun... Ona engel olman gerektiğini biliyordun...'
'Tekme atıp kaçabilirdin, ama bunu sen yaptın Leya...'

"Leya, kızım?"

Büyük ihtimalle kahvaltıya çağırmaya gelmişti. Hiçbir şey yiyesim yoktu.

"Anne ben tokum, sizden önce kalkıp bir şeyler yemiştim."

"Yemiş miydin?"

Şu annelerin duymalarına rağmen tekrar sormaları...

"Evet. Size afiyet olsun."

"Okul zamanın geliyor, geç kalma."

"Tamam."

Bunu dedikten sonra lavaboya gidip elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Sonra odama geri dönüp dolabımdan ( pardon minik dağdan ) formamı çıkardım ve üzerime geçirdim.
Saçlarım dağılmıştı ama elimde hafif düzeltip geçiştirdim.
Yatağımı toplayıp dış kapının önünden seslendim.
"Ben çıkıyorum!"
"Tamam hadi iyi dersler Allah zihin açıklığı versin!"

"Ne iyi dersi ya! Dağın tepesine okul yapmışlar. Dersin iyi olma ihtimali var sanki!"

Ayakkabılarımı her seferinde son dakikada giyiyordum bir gün başıma bela olacaktı. Zaten zar zor giyiyordum. Komşu beklemeseydi bari. Bizim arabamız olmadığı için komşunun arabasıyla gidiyordum ve babam ona her ay 100 TL ödüyordu. Gören de iyilik yapıyor sanacaktı...

Maykıl Amca 08.00'de çık demesine rağmen kızlarının 08.20'de çıkmaları beni deli etse de belli etmiyordum. Adı aslında Mikail'di ama ben Maykıl Amca diyordum başkasına bahsederken.
Her seferinde olduğu gibi arabanın önünde dikilmeye başladım. Telefonumu cebimden çıkarıp Whatsapp'a girdim. Naz'a 'Maykıl Amca'yı beklerkene' başlıklı, pantolonumun ve ayakkabımın göründüğü, yeri çektiğim bir fotoğraf attım.

Cevap gelmemişti.

Naz okula otobüsle geliyordu çünkü evi okula biraz uzaktı. Hatta bayağı uzaktı. Otobüsle bile 1 saat sürüyordu. Babası başka okula alacaktı ama onu arkadaşlarından ayırmamak için almamıştı.

15 dakikanın sonunda önde Maykıl Amca, arkada kızları olarak çıktılar.
Kızlardan birinin adı Defne'ydi.
Defne benden 1 yaş küçüktü.
Diğerinin adı da Hilal'di. Hilal ise benden 4 yaş küçüktü, 8'e gidiyordu.
Arabaya bindik ve Maykıl Amca'nın önüne çıkanlara sövmesi ile birlikte Hilal'in okuluna vardık. Onun okulu hemen bizim okula giden yolun üstündeydi. Hilal indi ve Maykıl Amca bizi de okula bıraktıktan sonra gaza basıp tekrar evine gitti.
Okulun bahçesine giriş yaptık. Defne'yle hiç doğru düzgün sohbet etmiyorduk bu aralar. ( 2 yıldır )
Bu siteye taşınalı 8 yıl olmuştu ve ilk arkadaşım Defne olmuştu. Onunla çok anımız vardı ama pandemiden sonra konuşacak konular azaldı. Birbirimizle konuşmaz hale geldik.

Merdivenlerden çıkarken de bizim sınıfın en üst katta olmasına söyleniyordum. Hayır yani 9'lar, 10'lar bizden daha genç...
Neden en üstte 11'ler vardı?
12'ler bile en alt katta iken 11'ler ve en üst ne alakaydı yani?
Her neyse sınıfa girdim ve Naz'a bir selam çaktım.
"Günaydın."
"Günaydın."
Yerime geçtim. ( Orta en ön sol taraf )
Naz da sağımda oturuyordu.

"Naber Leya?"

Gülümseyerek cevap verdim

"İyi... sen?"

"Leya gülümsemen iyi olduğunu göstermez..."

"Kabus gördüm sadece. İyiyim bir şey olmadı. Senden naber?"

"Anlatmak ister misin?"

"Kabusların anlatılması doğru değilmiş. Aslında sadece iyi rüyaları anlatabilirmişiz. Eğer kabusumuzu anlatırsak hayırlı olmuyormuş, bence boşver."

"Tamam o zaman. Ben de iyi gördüğün gibi."

Biraz mal mal durduktan sonra aynı anda gülmeye başladık. Hatta haykırmaya döndü.

"Çok ciddiydi bünyem kaldırmıyor PFKDŞGKEŞFKEPCK."

"BENİM DE OĞLUM CİDDEN BAYAĞI CİDDİ KAÇTI AZ ÖNCEKİ OLAY CLDJFPEKCLEKF."

Biraz daha haykırdıktan sonra sustuk.

Sınıfın en gıcığı Yağız da gelmişti.

Kimseye günaydın demeden direkt yerine geçti. ( Duvar kenarı 3. sıra )

Ardından diğer öğrenciler de geldi ve sınıf hayvanat bahçesine döndü.

Naz, "Geldi seninki." dedi sessiz bir şekilde. Bizi shipliyordu ama ben anlamıyordum.

Sınıfta çıkabileceğim son kişiydi Yağız.

Çok gıcık bir tipti. K-drama çekiyormuşuz gibi davranıyordu. Bu da benim sinirlerimi yerle bir etmeye yetmişti.

Bir keresinde Edebiyat kursunda hoca 2 dakikalığına gittiğinde tahtaya çıkıp, tahta silgisini alıp, yavaşça bana dönüp, tam sıramın önünde durup, birden tahta silgisini defterime basmıştı. ( Oha hayatımda yazdığım en uzun cümle. )

Tepkim şöyleydi.

"Nnnnne alaka? Amaç?"

O da bana gıcık gıcık bakıp yerine geçmişti.

Çok garip bir tipti...

Daha burada bir sürü olay sıralayabilirim...

Bölüm sonu.
Diğer bölümde Yağız'ın Leya'ya yaptığı birkaç gıcıklığı ele alacağım. Sinir olacaksınız hazır olun.
Bunlar aslında benim yaşadığım olaylar ama normalde çocuğa gıcık olduğum için bundan güzel Leyyağ kitabı çıkar diye düşündüm ve bunu yazdım.
Leya'nın olayları anlatırkenki düşünceleri tamamen bana ait olacak. Yani aslında benim düşüncelerim ama anlayın işte Leya olarak düşünün çok güzel kitap oluyor cldspfkdşcke.

A bir dk. Benim yaşadığım olaylar derken o rüya kısmıula benim bir alakam ypk o kurgu geçrkek değşl.

Gerçek değil işte düzeltmeye üşendim.

















GICIK! ~LY~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin