Aaron sinirli bir şekilde tribünlere otururken elindeki sigarayı dudaklarının arasına yerleştirdi. Morali o kadar bozuktu ki...resmen tüm kampüsü tavaf etmişti ama yine de onu bulamamıştı.
Halloween'den her ne kadar nefret etse bile, bu parti sayesinde uzun zamandır hoşlandığı çocuğu daha iyi tanımak için bolca fırsatı olacağını, bunun unutulmaz bir akşam olacağını sanıyordu, biraz kahkahalarla ve belki de danslarla...tam bir hayal kırıklığı.
"Kahretsin." Çakmağını cebinden çıkarıp yakmak için uğraşırken bu sefer sinirle bir küfür savurdu. "Sikeyim! Yansana-"
O sırada hemen arkasında duran uzun figürün gölgesini fark etmişti, korkuya kapılarak hıçkırdı ve kafasını hızlıca yukarıya kaldırdı. Kalbinin sıkıştığını hissettiği o anda Cain, buz kadar soğuk olan ellerini Aaron'ın çenesine yerleştirerek daha fazla yukarı bakmasını sağladı. Yavaşça yüzüne doğru eğildi ve dudağındaki yanan dalın ucunu, Aaron'ın dudakları arasında duran sigara ile tutuşturdu.
Dumanın çıktığını gördüğünde ellerini gevşetti ve sarışın oğlanın yanına oturmak için bir basamak aşağı indi.
Aaron ise şaşkın bir şekilde onu izlerken hala şok içinde gibi görünüyor, kalbi patlayacak kadar hızlı atıyordu. Sanırım az önce tam olarak ne yaşadığını sorguluyordu.
Cain oturduğu yere rahatça yayılıp bacak bacak üstüne atarken dalından keskin bir yudum çekti. O sırada komik kostümlü çocuğun gözlerini kırpıştırarak hala ağzındaki sigarayla ona baktığını gördü, küllerin üstüne döküldüğünden haberdar bile değildi. Cain bu komik duruma karşılık histerik bir şekilde güldü ve alayla tüm dumanı yüzüne üfledi.
"ÖHÖ! ÖHÖ!" Dalıp giden genç kendine gelerek öksürdü, bir yandan da çaresizce eliyle yüzünün önündeki sisi savurmaya çalışıyordu. Öksürüğü yavaş yavaş geçtikten sonra yere düşen sigarası gözüne çarptı. "Ugh...bu sonuncusuydu." Ardından kaşlarını çattı ve kafasını umursamaz bir şekilde ot içen adama çevirdi. "Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun? Anlam veremiyorum. Hala okulun içindeyiz, hatırlatırım..."
Cain onu duymazdan gelmek istese de yapamadı ve dalı parmaklarıyla ezerek söndürdü, ardından tekdüze bir sesle sordu, "Neden? Beni bunun için aramıyor muydun?"
Aaron, deminden beri onu aradığını bildiği ima edilince utançla gözlerini genişletti ve hemen önüne döndü, yüzüne bakmaya cesaret edemedi. Gerçekten doğru...tamı tamına 45 dakikadır onu arıyordu, ama ot için değil.
Vampir çocuk tekrar sırıttı, "Kulakların kızarıyor sarışın, kendini bu kadar çabuk ele verme."
"Bana şöyle seslenmeyi kes...tamam mı? Benim bir adım var."
"Haha...her neyse." Cain tembel bir şekilde oturduğu yerden kalktığında genç oğlan da onun tekrar ayrılmasından korktuğu için istemsizce pelerinini tutmuştu. "D-dur! Nereye?"
"Açıkçası burada işim bitti, başka müşterim kalmadı ve sende bir şey almayacağına göre...bu sıkıcı partiye daha fazla katlanmama gerek yok." Derin bir iç çektikten sonra tekrar konuştu, "Biraz daha eğlenceli şeyler bulacağım."
Aaron bunun tek şansı olduğunu bildiği için aceleyle ayağa kalktı. Uzun zamandır onunla arkadaş olmak için can atmıyor muydu zaten? Şimdi onu durduran şey neydi? Samimiyet kurmanın tam sırası. "B-bende seninle gelebilir miyim?"
Cain şüpheli bakışlarını ona çevirirken tek kaşını kaldırdı, ama sevimli mavi gözleri dalgalarla boğuşurken ona nasıl hayır diyebilirdi ki?
"Benimle mi gelmek istiyorsun? Pekala...o halde ikimizde bu iğrenç partinin bir parçası olmak istemiyoruz demek. Haksız mıyım? Sana nasıl eğlenildiğini göstereceğim sarışın." Cain bu kadar özgüvenli ve iddialı bir sesle konuştuğunda karşısındaki gencin gözlerinin ışıltıyla parladığını ve sevimli bir şekilde kafasını sallayarak onu onayladığını gördü.
Aaron gurur ve heyecan duygusundan kendini alamamıştı. Bunu en iyi şekilde değerlendirmeye kararlıydı ve gecenin onları nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyordu.
***
'Kötü fikir'...çok kötü fikir.
İki oğlanda karanlık ormanın içinden beraber geçerken Aaron biraz ürkmeye başlamıştı. Etraftaki baykuş uğultuları bile onu rahatsız etmek için yeterince korkunçken bu yolun nereye çıkacağını çok iyi biliyordu. Ne bekliyordu ki zaten? Cain hiç düzgün biri değildi, sadece onun dünyasına ayak uydurmaya çalışıyordu.
Gergin bir şekilde elindeki kalkanı sıkıca tutarken yeni arkadaşının arkasından tedirgin adımlarla yürümeye devam etti. Yürürken baştan aşağı onu süzüyor ve kostümünün bir parçası olan kan kırmızısı pelerininin süzülüşünü izliyordu. En sonunda dayanamadı ve dudaklarını ıslatarak gereken konuşmayı başlattı, "Uhm...Cain, neden ormandayız? Çünkü bu yol şeye gidiyor gibi-"
Cain göz devirerek duraksadı ve arkasına dönüp kollarını göğsünün önünde birleştirdi. Bir yandan da sarışına 'ciddi misin?' bakışları atıyordu.
Aaron, o bir anda dönüp gözlerini üstünde kenetlediğinde utanarak dudaklarını birbirine bastırdı. "Yani şey..! Demek istediğim bana lütfen o-o eve gireceğimizi söyleme, ben bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum...fark etmez elbet ama dedikoduları biliyorsun-"
"Ne o? Tırstın mı?" Vampir dişleriyle alaycı bir şekilde gülerken söyledi. Ah, bu herif yok mu cidden...
Genç oğlan ise kaşlarını hafifçe çattı. "Korktuğumdan değil, ahmak! Sadece risk almaya değmez."
"Ah sarışın...bu hayatta risk almadan yaşayamayacağını hala öğrenemedin mi yoksa? Fazla dert ediyorsun, çocukluk yapma." Cain iç çekerek söylendiğinde kolları hala birbirine bağlıydı. "Benimle gelmek isteyen sendin, bu yüzden oyunbozanlık yapamazsın. Sadece terk edilmiş bir eve gireceğiz, en fazla ne olabilir ki?"
Aaron duydukları üstüne bakışlarını kaçırdı ve üzgün bir ifade takındı, kafasını küçük bir çocuk gibi aşağı eğerken Cain tekrar güldü ve aralarındaki mesafeyi kapamak için hantal adımlarla ona doğru ilerledi, sağ elindeki kalkanı ne kadar sıkı kavradığını görebiliyordu, gergin olmalıydı.
"Merak etme, hiçbir şey olmayacak. Sende gizemli şeylerin ne kadar keyifli olduğunu fark edeceksin. Hem Halloween bunun için var, öyle değil mi?" Vampir çocuk güven verici bir sesle konuşurken Aaron'ın boşta olan elini tuttu.
Sarışın genç onun soğuk elini teninde hissettiğinde gözleri büyüdü ve kafasını hemen yukarıya kaldırdı. Yüz yüze geldiklerinde kulaklarına kadar kızardığını hissetse de hava karanlık olduğu için göze çarpmayacağını umdu. "Ah, şey..EVET! Pekala, tamam, olur, gidelim."
Cain önünde duran tatlılığın bu ani tepkileri karşısında tekrar gülmeden edemedi. 'Tanrım...cidden inanılmaz derecede tatlı, nasıl bu kadar masum olabilir?' İç sesiyle boğuşurken parmakları arasındaki sıcaklığın verdiği rahatlıkla sakinleşti ve onu peşinden sürükledi. "Bana güven."
Ateşle oynuyordu ve bunu biliyordu. Ancak bilinmezliğin heyecanı, sınırlarını zorlamanın zorluğu ve onunla vakit geçirmenin verdiği saf heyecan, her şeye değecekti. Bu maceranın onları nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyordu ve her anının tadını çıkarmaya kararlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Halloween Party || CaiRon (bxb)
Fanfiction(boy x boy) Aaron parçası olmak istemediği bir cadılar bayramı partisinde, yakın zamanda tanıştığı popüler çocuk Cain ile karşılaşır, ve ikili bir şekilde perili olduğu söylenilen evde tek başlarına kilitli kalırlar. Bakalım neler olacak..? ⚠️[TW: m...