Sevgili okuyucu anksiyete insanı hiç beklemediği bir anda hiç beklemediği bir konuda bulabiliyor. Bazen beğenmediğin bir kıyafeti değiştirmek istediğinde, bazen sınıfta çok iyi bildiğin bir konu için söz hakkı almak istediğinde, bazen tanımadığın birisine yol sorarken... Hayatın en sıkıcı, en normal, en sıradan anları önceden prova yapılması gereken dehşet önemli bir duruma dönüşebiliyor.
Böyle bir durumun içerisindeyim. Bir dershaneye kaydoldum şimdi aynı dershanenin farklı bir yerdeki bayisine geçmek istiyorum. Kaydolurken bana istediğim zaman geçebileceğimi söylediler. Yani bu hakkı tanıdılar. Ama benim için hakkım olan bir şeyi talep etmek neredeyse kabusa dönüştü.
Düşünüyorum neden kabusa dönüştü. Neden bir şeyi istemek, talep etmek, değiştirmek bu kadar korkutucu olsun ki? Kafede bir çay söylemek, ya da söylediğin çay gelmeden onu kahveyle değiştirmek neden hayatı zorlaştıran bir şeye dönüşür ki?
İlk olarak aklıma kararsızlık geliyor. Ya canım asıl kahve değil de gerçekten çay istiyorsa. Ya şimdi gittiğim dershane benim için daha iyi olursa. O kıyafeti değiştirmek o kadar da iyi bir fikir değilse... Önce gerçekten ne istediğimi kendim bulamıyorum.
Sonra ise reddedilme korkusu başlıyor. Sınıfta söz aldığımda söylediğim şeyi herkes ya da görüşü benim için önemli olan kişiler onaylamazsa. Gideceğim kurumu değiştirmek istediğimde sınıflarda yer kalmadığı söylenirse. Ya çoktan çay hazırlanmışsa... Çay için "demliğe geri dökülür canım" demeyin sayın okuyucu. İnsan bazen sipariş verdiği makarnayı başka yemekle değiştirmek de isteyebilir.
Sonra ve belki de farkına varmadan en önemlisi geri dönülmez bir şekilde insanların gözünde bırakacağım intiba düşündürüyor beni. Kıyafeti değiştirmek istediğimde mağaza çalışanının canını sıkma olasılığım, sınıfta söz aldığımda insanların hakkımda ne düşüneceği, yol sorduğumda sorduğum kişinin gözünden nasıl görüneceğim, dershanemi değiştirmek istediğimde dershane personelinin arkamdan ne diyeceği...
Kabul görme isteğim beni istediklerimi yapmaktan alıkoyuyor. Üstelik isteklerim bana vaad edilenden daha fazlası bile değil. Hayatı kendime öyle bir zorlaştırıyorum ki bazen kendimin düşmanı gibiyim. Gene de kaybolmamak için o yolu sormalıyım, istemediğim bir şeyi yiyip içmemek için siparişimi değiştirmeliyim, eğer fikrimden, bilgimden eminsem bunu herkese karşı savunmalı ve ifade etmeliyim, o dershane içime sinmiyorsa değiştirip yeni bir başlangıç yapmalıyım.
Kendime rağmen bu hayatı en hak ettiğim şekilde yaşamalıyım. Ve madem değişen kararlarımın, fikirlerimin, bilgisizliğimin sorumluluğunu alıyorum bunu en özgüvenli şekilde yapacağım. Eğilip bükülerek bi kahve dilenmeyeceğim, değiştirmek istediğim kıyafet için kimseden özür dilemeyeceğim. Dershaneyi değiştirme imkanı bana sunulduğuna göre suçlu hissetmeden o dershaneyi değiştireceğim. Çünkü sevgili okuyucu kendimle savaş vermek insanlarla savaş vermekten daha yorucu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hangi Ben?
Non-FictionBir kurgu, bir olay umarak geldiyseniz özür dilerim, alelade bir uygulamadan hazırladığım vasat kapağımın altını sadece kendimle yaptığım kavgalarımla dolduracağım. Belki güzel günler de olur. Bilemem. Belki ertesi gün yazmaktan vazgeçerim ve bir yı...