◇, karo yedili.

636 41 3
                                    


Gözlerini açtığında hiç tanımadığı bir manzara karşılamıştı genç adamı. Dün gece bu odaya kendi ayaklarıyla girmiş ve yatağa kendi isteğiyle uzanmış olsa da gün ışığında bambaşka görüntüye bürünmüştü her şey. Mor ve yeşilin uyumlu birleşimiyle mistik bir tablonun tasviri gibiydi adeta.

Yerinde doğruldu. Gözleriyle odayı taradı. Falcı kız yanında yoktu fakat sıcaklığı sanki hiç kaybolmamıştı. Aklına gelince gülümsemeden edemedi yine.

Fena tutuluyordu.

Fakat toparlandı hemen. Saçlarını karıştırıp yataktan kalktı, dün gece yere attığı kazağı alıp üzerine geçirdi ve odada bulunan küçük banyoya girip kendine çekidüzen verdi.

Dün gece gerçekten yalnızca uyumuşlardı.

Taylan için de garip bir deneyimdi bu. İsmini dahi bilmediği bir kızın önce evine sonra yatağına girmişti ki asıl tuhaflık burada başlıyordu zaten: Aralarındaki cinsel çekim kilometrelerce öteden görülebilecekken tek yaptıkları uyumak olmuştu.

Kızın göğüslerine sokulmuş ve bulunduğu konumun tadını çıkarmıştı Antalyalı. Hem bedeni hem de ruhu için son zamanların en rahat uykusu demek oluyordu bu. Kendi kendine gülerek banyodan çıktı.

"Ulan Taylan," diye söylendi yabancısı olduğu düş kapanlarında göz gezdirirken. "Senin kimyan bozuldu oğlum."

Bu sırada odada tanıdık bir başka ses duyuldu. Telefonu çalıyordu. Yine dün gece çıkarıp yere attığı cekete uzandı, telefonu cebinden alıp arayana baktı ve bir küfür savurdu.

Antrenmana geç kalmıştı.

Odadan aceleyle ayrıldı fakat uzun koridoru geçtiğinde ev sahibi karşıladı onu. Mutfaktaydı. Bakır tonlarındaki saçlarını dağınık bir topuz hâlinde tepeden bağlamış, bir şeylerle uğraşıyordu. Elindeki tabağı masaya bırakmak için döndüğünde kapının dışında onu izleyen yabancıyı ancak fark edebilmişti. Gülümsedi.

"Uyanmışsın." dedi tabağı masaya bırakırken. "Kahvaltı hazırlıyordum, gelsene."

Gencin hareketlenmediğini görünce mutfaktan çıkıp onu ellerinden yakaladı ve içeri çekiştirdi. "Merak etme, sarhoş değilim. Falına bakmak için zorlamayacağım seni."

Taylan bunlarla hiç ilgilenmiyordu.

Sadece... Dalmıştı. Toparlandı.

"Antrenmana geç kalıyorum." diye cevap verdi mutfak kapısından geçerken. Sesi gitmek istemediğini açıkça belli ediyordu fakat bunu yaparsa hocadan büyük fırça yiyebilirdi. Genç kız dudak büzdü.

"Demek sporcusun, ha?"

Yine de Taylan'ı çekip sandalyeye oturmasını sağlamıştı. Ona doğru eğilip sanki omuzlarında toz birikmiş gibi her iki tarafı da eliyle silkti. "Seni aç göndermemek adına kuvvetli bir gerekçe."

Ardından yine gülümseyerek geri çekilmiş ve masaya birkaç tabak daha bıraktıktan sonra Taylan'ın hemen karşısına yerleşmişti. Birer bardak çay doldurup kıkırdadı.

"Madem sporla uğraşıyorsun, güzelce doyur karnını."

Taylan o an anlamıştı kızın futbolla hiç ilgilenmediğini. Ayrıca dün geceki samimiyet de alkolden falan kaynaklı değildi; kızın normal hâliydi bunlar. Alkol yalnızca zihnine fazladan birkaç cesaret tohumu ekmişti, o kadar.

"Hocama senden bahsedeceğim." dedi reçele uzanırken. "Karnımı güzelce doyuran ve geç kalmama sebep olan falcı kız olarak."

Bunun üzerine genç kızın gülüşünü seyretti. Gülünce yeşil gözleri kısılıyor, elmacık kemikleri ortaya çıkıyordu. Beyaz tenini süsleyen birkaç tutam saç yüzünün önüne dökülmüştü. Kusursuz suratını hiç kasmadan yanıtladı genç adamı.

"Sen de kalmak istiyordun." demişti. "Gözlerin bana öyle söyledi."

Bir süre sessizce bakıştılar ve daha sonra kahvaltı etmeye geri döndüler. Bu kızın yanında her türlü güzel hissediyordu çocuk. Yediği her şey daha tatlı geliyordu sanki diline. Zamanın nasıl geçtiğini dahi kavrayamaz duruma gelmişti.

Kahvaltıdan sonra yine ufak ufak muhabbet ederek sofrayı topladılar. Ayrılık vakti geldiğindeyse iki tarafın da bariz şekilde yüzü düşmüştü. Taylan bu misafirliği bitirmek; diğeri de misafirini uğurlamak istemiyordu fakat yaşanması gereken bir senaryoydu.

"Bir daha ne zaman görüşebiliriz?"

Söze ilk giren Taylan olmuştu evden çıkarken. Tek eliyle omzunda tuttuğu ceket ve yüzündeki yaralar ona serseri bir hava katıyordu. Boştaki elini kapı pervazına dayamış hâlde kızdan yanıt bekledi. Uzun sürmeyen bir bekleyiş olmuştu neyse ki.

"Evimi biliyorsun yakışıklı."

Dilediğin zaman gelebilirsin, demek istiyordu. Mesaj Taylan'a da ulaşmış olacak ki genişçe gülümsedi. Geri geri adımlamaya başladı merdivene doğru. Hatta gitmek üzere arkasını dönmüşken olduğu yerde durup tekrar kıza çevirdi bedenini.

"Adın..." dedi. "Adını söylemedin."

Genç kız ise kollarını göğsünde çarprazlayıp kapıya dayandı ve dudaklarına minik bir tebessüm yerleştirdi.

"Başak." diye yanıtladı. "Başak Aytekin."

Nihayet falcı kızın ismini öğrendiğinde rahat bir nefes almıştı öteki. Kıza yüzündeki tebessümü aynen iade edip göz kırptı.

"Taylan Antalyalı."

Sonrası yoktu. İkisi de memnun olduklarına dair bir cümle kurmamıştı fakat bakışlarla anlaşmak konusunda şimdiden çok iyi düzeydeydi ilişkileri.

Öyle ki genç adam apartmandan ayrılırken hâlâ gülümser vaziyetteydi. Cebinde sakladığı kartı çıkarıp kupa ikiliye baktığında kafa karışıklıklarıyla geçecek zorlu bir sürecin kendisini beklediğinden habersiz yola düşmüştü.

O an için tek hissedebildiği saf mutluluktu.

Karo yedili, işinizle ilgili sorunlar yaşayabileceğinizi ifade eder

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Karo yedili, işinizle ilgili sorunlar yaşayabileceğinizi ifade eder.

kupa ikili | taylan antalyalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin