Ufak bir uyarı yapacağım. Bu kitabı ben mangayı okumadan yazdığım için zaman çizgisini baya bir sikmişim bunun için senaryo şu:
Chifuyu ve baji'nin öldüğü gelecekteyiz. Kisaki Mikey'in dürtülerini ortaya çıkarıyor ve Mikey bütün sevdiklerinden uzaklaşıyor. Mikey kisaki'nin kendini kötü etkilediğini anlayınca onu öldürmek istiyor ama kisaki ondan kaçıyor.
《________________________________________________________________》Saika'dan:
Çocuğum kaybolduğu için baya bir üzgün durumdaydım. Yatakta oturuyor ve düşünüyordum. Kim, neden? Mikey'in düşmanları mı? Mikey'e götü yiyen var mıydı ki? Düşünceler beynimi yavaş yavaş ele geçiriyordu, Mikey ise etrafta dolanıyordu. Adamlarına bebeği bulmaları için emirler vermişti ve olumlu haberi arıyordu
"Mikey düşmanların yapmış olamaz mı?"
"Olamaz çünkü düşmanım yok"
"Nasıl yok?"
"Bildiğin. Kimsenin cesareti yok"
"Adamlarından biri hainlik yapmış olsa?"
"Düşman olmaya kimsenin cesareti yok diyorum birde adamım mı yapacak bunu Saika?!"
Kapı çalınca ikimizin kafası da kapıya doğru döndü. Mikey kapıya doğru gitti ve donakaldı
"Mikey.. değişmişsin..."
"Burayı nasıl buldun lan sen?"
"Tahmin ettim"
Kapıya doğru bakarken birden içeri Draken'in girmesi üstümdeki 2. Şok dalgasıydı
"Lan Saika! Burda ne işin var senin?!"
"Draken..."
"Ne o, şaşırdın mı bari?"
"Şaşırmak ne kelime! Dilimi yutuyordum"
Mikey birden silahını Draken'e dayayınca şaşkınlıkla ona baktım. Draken iç çekti ve gülümsedi.
"Beni tanımadın mı Mikey? Hala Saika'ylasın ama bizi bıraktın. Ayıp valla"
"Kes sesini. Evimde ne işin var?"
"Mesaj iletmeye geldim, son yıllarda baya kaba olmuşsun yahu!"
Mikey silahını indirirken Draken karşıya oturdu. Mikey yanıma oturup kolunu omzuma atınca onun elini itip küçük koltuğa oturdum. Mikey bana sinirle bakarken ben Draken'e döndüm
"Kimden haber getirdin Draken?"
"Çocuğunuzla ilgili. Duyunca çok üzüldüm, insan bir haber verir"
"Ha?! Biliyorsun yani! yeri nerde?!"
"Saika, sen Mikey'i kardeş gibi görüyordun. Onunla çocuğun oldu ha?"
"Cevap ver. Çocuğum nerde?!"
Mikey kafasına silah dayayınca Draken gülümsedi ve geri çekildi. Tavana doğru bakarken ikimizde ona merakla bakıyorduk. Ne olduğunu, olacağını, çocuğumuzu..
"Eski musashi tapınağında, yarın saat 3'te gelmen söylendi"
"Kim söyledi? Kim söyledi lan?!"
"Benim ona hizmet ettiğimi düşünme tamam mı? Ben mecburdum. Onu korumak zorundaydım"
"Ne geveliyorsun lan sen?"
Ben anlamaya çalışırken Draken Mikey'in silahını havada kaptıktan sonra gülümsedi ve kafasına sıktı. Korkuyla ayağa kalkıp yanına gittim. Nabzı atmıyordu
"DRAKEN! MİKEY BİRŞEY YAP!"
"Saika... öldü o. Bırak artık"
"Bu mu?! Hiç çaba göstermeyecek misin?!"
"Boş."
Ona sinirle bakarken içeri birkaç adam girdi. Mikey onlara kafa işareti yaptı, adamlarda onu aldı. Ben onları durdurmaya çalışıyordum
"Draken! hayır lan bırakın! Bırakın!"
Adamlar zaten beni dinlemeyince Mikey'e yöneldim. Onu sinirle sarsarken hiçte tepki vermiyordu
"Sen değil miydin ona güvenen?! Ölmeyeceğine inanan, ne olursa olsun kollayan! Ne değişti Mikey? Ne değiştirdi seni!"
"Saika. Senin dilin fazla uzuyor biliyor musun?"
Tepki veremeden enseme hızlıca vurunca karşı koyamadan yere düşmüştüm ve bilincimi yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştım...
《________________________________________________________________》
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven in Your Eyes《Bonten Yandere Mikey》
FanfictionKeisuke Baji'nin kız kardeşi olan Saika Baji'yi Mikey bir emanet gibi görmeye başladı ve onu korumak istedi ama bunu yaparken gereğinden fazla takıntı yapmıştı