E̷p̷i̷s̷o̷d̷e̷://F̷r̷o̷m̷ ̷0̷.5̷ ̷t̷o̷ ̷1̷

786 260 870
                                    

Ömer, tuvalini tamamlamakta bir hayli zorluk yaşıyordu. 

Tuvalinde ise bizzat kanser denilen illetin alıp, götürdüğü sevgilisini, yapmak ile uğraşıyordu ama eline ne zaman fırçalarını alsa tuvalinin önünde, biricik sevgilisinin, silüeti beliriyordu.

Tamamlamakta zorluk yaşamasının,"ana" sebebi buydu.

Sanki Hürkan...

Yapmasını istemiyordu?

İşin kötüsü uzun zamandır birlikteydiler ve bir şekilde Hürkan, onu, engelliyordu.

Bu engelleme tam olarak...

Çok içtiği bir gece onu, görmesiyle başlamıştı.

Ah, o, günden beri beraberlerdi.

Hayali sevgilisi de toprak olan beden gibi onu, terk etmemişti...

Ama tek hatası, az önce söz ettiğim gibi ansızın belirip, Ömer'in, tüm dikkatini dağıtmasıydı.+Genellikle de atölyede iken geliyordu.

Geldiği gibi de Ömer'in, onunla ilgilenmesini, müşteriler ile teması kesmesini istiyordu.

Ömer, görmezden gelince de ortalığı ayağa kaldırıyordu.

Sonuç olarak da müşteri, vazgeçip, evine dönüyordu.

Böyle zamanlarda Ömer, tüm hiddetiyle bağırır, Hürkan da küçük bir çocuk gibi kapının dibine siner, susardı.

Baktı, Ömer, konuşmuyor giderdi.

Günlerce gelmezdi.+Fakat günler sonra yine de gelirdi.

Kara Toprağın, evladı olan Hürkan gibi gelmemezlik yapmazdı.

Ve nasıl ayarlıyorsa, Hürkan, hep Ömer, tuvale başladığı an geliyordu.

Ömer, kafasında kendi, oluşturduğu Hürkan'a,"Hürkan" diye hitap edemiyordu...

İçinden gelmiyordu.

O, sadece "oydu."

Şu an da bir benzeri yaşanıyordu. Hürkan, bir anda belirmiş, somurtuyordu. Kaç defa göz ardı etmeye çalışırsa çalışsın, silüet, ondan...

Vazgeçmiyordu.

"Hadi ama Ömer, beni gördüğünü biliyorum! Unutma, beni...Sen çağırdın. Ben, sen'im. Sen, ben'sin."

Ömer, ses çıkarmadan elindeki fırçaları incelemeye başlamıştı.

"Beni, gördüğünü kabul etmen için elinden fırçalarını mı almam lazım?"

Ömer, duymamazlıktan gelirken, elinden düşen fırçalarla odağını, kendisine bakan silüete döndürmüştü.

"Neden...Beni, rahat bırakmıyorsun?"

"Neden beni, görmüyorsun Ömer?"

"Ne yapmamı bekliyorsun?"

"Başkalarına yaptığını."

"Başkalarına ne yapıyormuşum ki?"

Genç adam, karşısındaki kıvırcığın, umursamaz tavrından dolayı içinde biriken öfkeyle, ellerine uzanmıştı ancak aldığı geri dönüt sadece boşluktan ibaretti.

Genç adam, hayal kırıklığıyla tekrar kıvırcığın, ellerine dokunmaya çalışmıştı fakat yine ve yeniden aldığı tek geri dönüt bir adet boşluktan ibaretti...

𝓑𝓮𝓷𝓲(𝓭𝓮)𝓖𝓸𝓻[PORGOLA]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin