"Kyungsoo hyung.. beni duyuyor musun?" Jongin kapıyı çalmaya devam etti, kilitliydi. Kyungsoo kilidin yedeğini 'Jongin' adını verdiği kaktüsün altına koyduğunu söylemişti ama orada da yoktu. Dolu gözleriyle tekrar kapıyı çalmaya devam etti Jongin, pişman hissediyordu.
"Kyungsoo hyung lütfen kapıyı aç lütfen. Sana her şeyi açıklacağım.. lütfen." Kapıyı tekrar çalmak için eli havaya kalktığında açılan kapıyla nefesini tuttu Jongin, hyungu gözünü ovuşturarak ve esneyerek ona bakıyordu. Sarıldı Jongin, sıkıca sarıldı. "Hyung sana anlatmam gerekirdi biliyorum ama-" "Ne zaman geldin?" Esneyerek küçüğün saçlarını ve yanağını okşadı Kyungsoo, rahatlaması için gülümseyerek baktı. "Saat daha 7 bile olmamış." Kyungsoo aradan sıyrılıp botaniğin içinden çıplak ayaklarıyla geçerken Jongin ağlamaya hazır gözleriyle onu takip etti. Mutfağa girip büyük bir bardak su aldı, küçüğe uzattı. "Hadi iç ve sakinleş canım.. acele etme." Kyungsoo telkin edici sesiyle bardağı uzatıp içmesini bekledi, yanaklarından parlak yaşlar süzülürken Jongin daha bardaktan iki yudum bile almadan ağlamaya başladı. Bardağı bırakıp gözlerini sildi.
"Hyung gerçekten sana anlatmak istedim ama eski eskide kaldı diye vazgeçtim ve senin de canını sıkmak istemedim ben özür dilerim-" Küçüğün yüzünü göğsüne bastırıp bir eliyle sırtını sıvazlarken diğer eliyle kahve saçlarını okşadı Kyungsoo. "Önemli yok.. önemi yok canım." "Anlatmam gerekirdi, söylemeliydim sana özür dilerim.. sen bana her-her şeyini anlattın ama ben-ben söylemedim bencilce davrandım." Kyungsoo esmerin yüzünü elleri arasına alıp yanaklarını öptü üçer kez. Süzülen yaşları tek tek sildi parmaklarıyla. Gülümseyerek başını ikiye salladı. "Hayır bencilce davranmadın.. ben anlatmak istediysem anlatmamak istemek de senin hakkın. Senin tercihin, neden böyle düşünüyorsun?" Ufak ve sevimli bir burun çekişten sonra Kyungsoo esmerin burnuna bir öpücük bıraktı.
"Gazeteyi daha basılmadan gördüm, o kızı da duydum. Bir keresinde toplandığımızda adı geçmişti ve sen gerilmiştin konuyu değiştirmek için uğraşmıştın. Bende sana bahsetmek ve seni zora sokmak istemedim bu yüzden söylemedim." Dolgun büyük dudaklara uzun bir öpücük bırakıp yanaklarını tekrardan okşadı Kyungsoo. "Seni üzüyorsa konuşmaya hattâ düşünmeye bile değmez bir konudur beni için. Sana kızmadom, kırılmadım, küsmedim merak etme." İri gözleri gülümsediği için kısılırken kalp dudakları daha da belirginleşti. Jongin uzanıp öptü hyungunu, hyungu saçlarını okşamaya devam etti.
"Bu kadar sulu göz olmak yeter, kalk bakayım~" Esmeri ardından sürüklemeye başladı, Jongin bilinmeyene doğru giderken aklından geçen tek şey; Tanrı'ya bolca teşekkür etmesiydi.
8.bölümü de yayınlamış bulunmaktayım
Umarım severek okuyorsunuzdur fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen
ŞİMDİ OKUDUĞUN
camera ×dokai×kaisoo× ✔️
Fanfictiondo kyungsoo sevdiği şeylerin resmini çekerdi. kaktüsler ve yemekleri dışında kendine yeni bir şey bulmuştu: Kim Jongin.