Jongin gözlerini açtığında yanı boştu. Soğuktu.
Hızlıca doğrulup gözlüğünü taktı, odadan çıktı. Yeni yılın ilk günüydü.
Salon boştu, diğer odalara hattâ kıyafet odalarına bile baktı, yoktu. "Hyung?" Ses yok. "Kyungsoo hyung?" Yine ses yok. En sonunda terasa baktı, orada oturuyordu. Önünde açık notları, parmakları arasında dönen uçlu kalemiyle ders çalışıyordu. Saat sabahın 7.15'iydi.
Kulağında beyaz kablolu kulaklığı vardı, müziğin ritmini başını sallayarak yakalamıştı. Arada mırıldanıyordu, yanı başında siyah kupada kahve vardı bir de dünden kalan kurabiyeler... Kırmızı büyük sandalyenin üzerinde bağdaş kurarak oturmuştu. Üzerinde büyük mavi bir sweatshirt altında gri eşofman ve Bayan Kim'in ona hediye aldığı mavi zemin üzerinde olan çiçekli terlikler hemen ayaklarının altında duruyordu.
"Adam gibi çalışsaydın büte kalmazdın Do Kyungsoo.. aptalsın. Şimdiye kadar hiçbir şekilde hata yapmadan buraya kadar geldin. Bir güzelin peşine takılıp büte kaldın. Göbeğini kaşıyarak geçeceğin sınava boş kağıt verdin..." Gözlüğünü çıkarıp şakaklarını ovdu. Pişman mı yoksa?
"Ama iyi de oldu, en azından onu daha da fazla görmek için vaktim olacak. Sınav biter bitmez yemeğe götürürüm. Mmm~" Jongin bu haline kıkırdayıp yanağını hızla öptü. İrkilerek arkasına döndü Kyungsoo. "Aklım çıktı! Ne zaman uyandın?"
"Şimdi.. asıl benim aklım çıktı, gittin sandım." Kyungsoo sandalyeyi geriye itti, esmer oğlanı kucağına aldı. "Buraya zor oturdum sen gittin sandım diyorsun." Esmer oğlan yüzünü diğerinin boyun girintisine yerleştirip gözlerini kapattı.
"Bu masayı ikimiz için aldım aslında." Jongin kapalı gözlerini açmadan konuştu. "Evim büyük.. evlendiğimizde burada yaşayalım ne dersin? Hem teras büyük, bütün kaktüslerini buraya koyarsın. Mutfak da büyük istediğin kadar yemek yaparsın, hyunglar gelirler bize yemeğe." Kyungsoo şeftali kokulu saçlara uzun öpücükler bırakıyor, bir yandan dinliyor bir yandan da notlarını okuyordu.
"Pek etkileyici bir teklif olmadı desem ne yaparsın?" Jongin başını kaldırıp baktı. "Çocukların yanında ettiğim için mi? O zaman söz veriyorum yalnızken edeceğim, gerçekten böyle daha da mutlu olursun diye düşünmüştüm. Mutluluğumuzu onlarla da paylaşmak istedim hyung-" Küçüğün dudaklarına uzanıp öptü.
"Saçmalama, şakaydı. İnan bana Chanyeol'ün Baekhyun için söylediği aptal pastadan yüzük çıkarma fikrinden daha iyi." Jongin dudaklarını büzüp ağlamaklı sesiyle konuştu. "Ona o fikri ben vermiştim hyung!"
"Bana şaka yaptığını söyle bebeğim.. hayır sen ciddisin." Kyungsoo gözlüğünü geri itip Jongin'i kucağına çekti. "Böyle klişe fikirler benim gibi basit ve düz düşünen aptallar içindir. Ama Baekhyun gibi şatafatı ve hava atmayı seven varlıklar için fazla vasat." Kitaplarını kapatıp kollarını sıkıca esmer sevgilisine sardı. "Bana bir alışveriş merkezi tuvaletinde bile teklif etsen yine de kabul ederim.. nerede ve nasıl ettiğin hiç önemli değil canım."
"Gerçekten mi?" Jongin burnunu çekerek sordu, gözlüğü ağlamaktan ıslanmıştı ve buhar olmuştu. "Hmhm, gerçekten. Etmesen de olurdu, direkt evlenelim desen de hemen kabul ederdim." Yüzünü küçüğe yaklaştırıp dudaklarını öptü. Nefesleri bitene kadar öpüşmeye devam ettiler.
"Sırf beni görmek için büte kaldın değil mi?" Kyungsoo sırıtıp yanağını okşadı. "Sen oralara takılma, o zamanlar konuşmuyorduk ve benim elimde bundan başka seçenek yoktu. Hukuk okuyorsun ama Fen Fakültesi'nin önünden ayrılmıyorsun." Omuzlarını silkip sarılmaya devam etti esmer olan.
Saat 12'ye gelene kadar öyle durdular, Kyungsoo sınava çalışırken Jongin kucağında uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
camera ×dokai×kaisoo× ✔️
Fanfictiondo kyungsoo sevdiği şeylerin resmini çekerdi. kaktüsler ve yemekleri dışında kendine yeni bir şey bulmuştu: Kim Jongin.