Büyücü - 2

215 17 5
                                    

Kapak için çok teşekkür ederim. İyi okumalar...


''Burayı nasıl buldun?'' diye sordum.


''Bir arkadaş diyelim.''


''İyi de Bill senin benden başka arkadaşın var da benim mi haberim yok?'' Belki benim gibi kimseyle konuşmamazlık etmezdi ama yine de benden başka arkadaşı yoktu onun da.


''Tamam ya... Geçerken gördüm işte.'' Bak bu sefer inanmıştım dediğine.


''Peki yemek işini ne yapacağız?''


''Ah işte onu bilemiyorum ama Volder henüz izimize ulaşamamış ve dükkanlar boşken birkaç şey alabiliriz bence.'' Ya da çalabiliriz demek istiyordu. Bu dediğine sadece sırıtmakla yetindim.


1+1 olan bu küçük kulübede içeriyi gezmeye başladım. Nereyi geziceksem artık? Öncelikle salona girdim. İçeride kırmızı eskimiş ikili bir koltuk ve aynı renk ve eskilikte tekli bir koltuk vardı. Küçük bir sehpa ve onun üzerinde eski tip tüplü bir televizyon vardı. Lütfen... Burada biz gelmeden önce insan mı yaşıyordu?


Salondan sonra odaya geçtim. İki adet yatak vardı. 185 boyundaki Bill bu yatakların ikisini birleştirsek anca sığardı. Benim sığacağıma şüphe yoktu. Küçücük zayıf bir şeydim zaten. İki yatağın ortasında tahta bir komidin vardı. Komidinin üzerinde de küçük bir çerçeve. Yaklaştım ve çerçeveyi elime aldım. Yeşil gözlü, siyah saçlı küçük bir çocuk ve 40'lı yaşlarında bir kadın vardı. Çocuk kadının kucağına oturmuş birlikte gülerek poz vermişlerdi. Fotoğraf siyah beyaz çekilmişti. Eski olduğu çok belliydi çünkü bazı yerlerinde beyaz lekeler vardı ve rengi solmuştu. Kadının şimdi ya ölmüştür ya da 70 yaşlarındadır. Fotoğrafa acı bir şekilde gülümseyerek baktım. Benim ne böyle bir fotoğrafım ne de böyle bir ailem olmuştu. Bunlar aklıma gelince gözümden bir damla yaş aktığını hissettim ve hemen çerçeveyi yerine bıraktım. Gözümden akan yaşı elimin tersiyle sildim. Ben ağlamamaya söz vermiştim. Güçlü olmaya söz vermiştim. Hem kendime hem Bill'e. Üzülsem bile sadece bir damla yaş akardı gözümden. Fiziksel olarak acı gördüğüm hiçbir şeyde ağlamazdım. Sadece ruhen üzülürdüm onu da içimde yaşardım. Çünkü güçlü görünmeliydim. Ailemden intikam alacaktım ben. Öyle değil mi?



Odadan çıktım ve banyoya gittim. Hadi ama duşakabin bile yoktu. Bir duş başlığı duvara monteliydi ve onun kalın kabloyla bağlı olduğu ısıyı ayarlayan bir kutu vardı (Ne dendiğini bilmiyorum).



Banyodan çıkıp mutfağa gittim. Buzdolabını gördüğüm gibi hemen kapağını açtım. İçeride bir adet küflenmiş peynir görünce öğürerek kapağını kapattım. Gerisine bakmaya gerek duymadan mutfaktan çıktım. Salona gittim ve ikili koltukta oturan ,yayılan, Bill'in yanına oturdum.



''Hadi kalk markete gidelim benim karnım acıktı.'' dedim. Beni takmayınca kolunu dürttüm. Bu dürtmeler yavaş yavaş koltuktan düşürme derecesine gelirken


''Heee!!!'' diye bağırdı.


''Kalksana aptal!'' diye ben de bağırarak karşılık verdim.

BÜYÜCÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin