Büyücü - 5

116 15 0
                                    

Nereye gideceğimi, ne yapacağımı bilmez haldeydim. Yönleri karıştırmıştım sanki. İleriyle geri, sağ ile sol bir gibiydi sanki. Nereye gidersem gideyim yolun sonunun nereye çıkacağını bilmiyor, tahmin dahi edemiyordum. Sadece tek tahminim vardı. O da Volder'ın eski malikanesi. Oraya tek başıma gitmeye ne kadar cesaret edebilirdim bilmiyordum. Tek başıma diyordum çünkü Derek'i oraya götürmeye hakkım yoktu. Benim yüzümden birilerinin zarar görmesini istemiyordum. Şu an onun elini tutarken buna hakkım olmadığını tekrar düşündüm ama beni tek yollamayacağını da az çok tahmin edebiliyordum. Arkamı dönüp gitsem gelip tekrar elimi tutar mıydı acaba gitmemem için?



Yumruklarının gevşediğini hissettiğimde ellerimi elinden çektim. Birkaç adım geriledim.



''Üzgünüm ama gitmem gerek. Biliyorum belki bunun için beni tek bırakmak istemeyeceksin ama oraya gitmek zorundayım. Senin gelmeni isterdim ama benim yüzünden zarar göreceğini bile bile seni oraya götüremem. Buna hakkım yok.'' dedim.



''Ne? Nereye gidiyorsun? Hiçbir şey anlamadım.'' dediğinde aslında nereye gittiğimi söylemediğimi yeni fark ediyordum.



''Volder'ın malikanesine.'' dedim başımı öne eğerek.



''Ne?! Delirdin mi sen? Oraya mı gideceksin? Hem de tek başına. Gerçekten delirmişsin! Az önce bedelini ağır 'ödeteceğiz' diyen sen değil miydin?'' evet bunu biliyordum ama zarar görmesini istemiyordum.



''Zarar görmeni istemiyorum.'' dedim hala başım öndeyken. Onu göremiyordum sadece bana yaklaşan adım seslerini duyabiliyordum. Bakış açıma siyah spor ayakkabıları girdiğinde çenemden tutup kafamı yukarı kaldırdı. Benden fazlaca uzun olduğu için kafamı biraz daha fazla kaldırmak zorunda kalmıştım. Gözlerimin içine bakarken başını yana eğdi.



''Sana yardım etmek için buradayım. Gerekirse ben zarar görürüm sen değil. Anlıyor musun?'' dedi gözlerimin içine bakmaya devam ederken. Sadece kafa sallamakla yetindim. Bunun üzerine hafifçe gülümsedi ve çenemdeki elini çekip önüme geçip yürümeye başladı.



''Şimdi küçük ama cesaretli kız...'' diye sözüne başladığında 'ne demezsin ama! büyük cesaret' diye geçirdim içimden.



''Oraya gidip çıkana kadar benimlesin. Eğer sadece ikimizden biri çıkacaksa o kişi de sen olmalısın. Gerekirse içeride kalmaya razı olurum.'' dediğinde bu kadar cesareti nereden bulduğunu düşündüm.



Biz büyücüler de kendi aramızda ayrılırdık. Mesela ben ateş büyücüsüydüm. Benim gibi birçok ateş büyücüsü vardı. Beni diğer ateş büyücülerinden ayıran en belirgin özelliğim ise toprak büyücülerine benzememdi. Her ateş büyücüsünün saçları kırmızı olurdu ama benim sadece büyü yaptığım zaman veya sinirlendiğim zaman uçları kırmızıya dönerdi. Ben sıradandım. Fazlasıyla. Fakat cesaret büyücüsü... Ondan sadece bir tane vardı.

BÜYÜCÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin