***
Yılbaşı geçeli 1 hafta olmuştu ve Sunoo 1 haftadır okula gitmiyordu. Abisi gelip onu hastaneye götürdüğünden beri kimseyle ne doğru düzgün konuşuyor ne de yemek yiyordu. 1 haftadır yarası iyileşme göstermiyordu ve dikişleri 3. defa atmıştı. Çok fazla canı yanıyor ve hasta hissediyordu.
Abisi başta olmak üzere ailesi onun bu durumuna üzülse de ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Sunoo arkadaşlarını dahi görmek istememişti. Odasının kapalı perdelerin ardında, cenin pozisyonunda yatıyordu. Okulun dedikodu sayfasındaki habere bakıyordu birkaç gündür.
Jungwon ruh eşini bulmuşru. İşaret parmağında, ucundan başlayıp tüm parmağı sarmalayan pembe kiraz çiçekleriyle.
Ruh eşinin kim olduğu tam bilinmese de herkes Wonyoung olduğunu düşünüyordu. Çünkü yılbaşından sonraki ilk okul gününde daha okul girişinde çarpışmışlardı. Herkes şahit olmuştu. Ondaki çiçekleri gördüklerini söyleyenlerin tweetleri önüne düşüyordu. Dediklerine göre çok yakışıyorlardı.
Wonyoung'u bilirdi. Aslında onu tüm okul bilirdi. Nazik ve oldukça güzel bir kızdı. Emindi ki Jungwon ile gerçekten iyi bir çift olurlardı.
Biraz daha küçüldü yattığı yerde. Son haberler neydi, bir araya gelmişler miydi bilmiyordu. Görmek de istemiyordu. Fakat ne yazık ki raporunun son günü olduğu düşünülürse gitmek zorundaydı. Sunghoon ve Jake ile de bağlarını kesmediği sürece Jungwon'u da yakından görmek zorundaydı.
Kapısı açılıp abisi girdiğinde uyuyormuş numarası yaptı. Daha fazla kimsenin ona acıdığını görmesine ihtiyacı yoktu.
Ertesi sabah bandajında yine kanla uyandı. İyileşmek yerine daha da kötüleşiyordu yarası. Kimseye çaktırmadan bandajını değiştirmeyi denedi. Kanlanan, hatta iltihaplanan yara pek bakabildiği söylenemezdi. Kafasında kocaman bandajla gitmekden daha kötü olan kanlanmış bandajla gitmekti.
Zor da olsa başardığında üstünü giydi. Dışarda çok da güçlü olmasa da yağmur yağıyordu. Dolabından koyu lacivert süveterini aldı. İyi hissetmiyordu fakat gitmemek için de çaba göstermiyordu. Kahvaltıya ailesinin yanına indi. Her zamanın aksine sessizdi ortam. Jimin ve Taehyung'un atışmaları dışında kimse pek bir şey demiyordu.
Kahvaltıdan sonra abisinin arabasına, arkaya bindi. Onu okula bırakacak ardından Jimin'in gittiği dans stüdyosuna uğrayacaklardı. Yine fazlalık gibi hissi Sunoo. Yanında olduğu kişi abisi dahi olsa bu histen kurtulamadı.
Abisinin söylediklerini dinlemeden arabadan indi. Onun uyarılarına ihtiyacı yoktu. Canın yanarsa ara demişti fakat canı zaten yanıyordu.
Okula girdiğinde üstündeki gözleri hissedebiliyordu. Bunlar daha çok yarası yüzündendi farkındaydı. Yoksa Sunoo pek de göze çarpan biri değildi.
Sınıfa gidip sırasına oturdu. Daha pek kimse gelmemişti. Başını dikkatlice sıraya koydu. Kimseyle konuşmak istemiyordu. Hatta kimseyi görmek dahi istemiyordu. Bugün diğer günlerden daha aksiydi.
Sunoo uyandığında hocanın sınıfta olmadığını ve herkesin kendi halinde takıldığını gördü. Saate bakmak için kafasını kaldırdığındaysa birazdan öğle arasına gireceklerini o zaman fark etmişti. Ön sırasında oturan Jay ve Sunghoon'a baktı. İkisi de başını sıraya koymuş, sessizce duruyorlardı. Jay Sunghoon'un saçıyla oynuyordu.
Sunghoon zil çalmadan birkaç dakika önce Sunoo'yu uyandırmak adına arkasına döndüğünde ise zaten uyanık olduğunu fark etti.
"Sunoo? İyi misin, günlerdir senden haber alamadık." dedi endişeli bir ses tonuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sweater weather | sunwon ✓
Fanfictionsoulmate au her gün bir başka süveterini giyer, onu kurtaracak birini beklerdi #1 sunwon