bölüm üç

406 64 35
                                    

***

Hazırlanmıştı. Sunghoon'u yalnız bırakmak istemiyordu. Yanında Jake ve Niki olsa da onların ne yapacağı belli olmazdı. Bu yüzden onlarla gidiyordu.

Bir de belki haftalardır konuştuğu anonim hesap yüzünden.

Sunghoon ve Jay çiçekleri yüzünden hala çok uzak kalamıyorlardı. Sunghoon'un ağladığını bile hatırlıyordu Sunoo. Ruh eşi olmak böyle bir şeydi.

Abisi Taehyung kapıyı çaldığında daldığını fark etti. Onun gelmesiyle kafasındaki düşünceleri yok edemese de uzaklaştırmayı denedi. Abisi "Hazır mısın miniğim?" dediğinde kafasını salladı.

Taehyung kardeşinin bu sıralar daha bir durgunlaştığının farkındaydı. Ruh eşi olayını kafasına çok taktığı için kimi zaman dalga geçse de bunun ciddi bir konu olduğunu biliyordu.

Kardeşi yalnız hissediyordu.

Sunoo'nun arkadaşları, kendisi hatta sevgilisi Jimin bile onu sever ve ilgi gösterirlerdi. Ama çocukluğundan beri beklediği tek kişi vardı.

Taehyung önceden ruh eşi hakkında hiç düşünmezdi. Hatta bunun gereksiz bir bağlılık olduğunu düşündüğü zamanlar bile olmuştu. Oysa Jimin ile olmak hayatının gerçekten başlamasını sağlamıştı. Bunu her fırsatta dile getirirdi. Haliyle Sunoo da zaten çocukluk hayali olan ruh eşi olayının abisini bile bu denli değiştirdiğini gördüğünde daha fazla kapılıp gitmeden edememişti.

Kardeşine çevresindeki ruh eşilerine değil de olmayan birçok kişiyi örnek gösteremiyordu. Çünkü hepsi biliyordu ki yaşadıkları yüzyılda insanların ruh eşini bulması oldukça zorlaşıyordu. Herkes kendisi ya da arkadaşı Sunghoon kadar şanslı değildi.

Ona boş ümitler vermektense susmayı tercih ediyordu Taehyung. Ama bu haline de kıyamıyordu. Çantasının son düzenlemelerini yapan kardeşine yaklaşıp kollarını sardı. Onu bu ruh halinden kurtaramazdı belki ama daha iyi hissettirebilirdi. Sunoo temas seven biriydi.

Dediği gibi de oldu. Sunoo abisinin ansızın sarılmasıyla şaşırsa da sıcak ve güvenli kollarında daha rahatlamış hissediyordu. Abisi kardeşinin saçlarına öptü. "Eğer iyi hissetmezsen ya da sıkılırsan söyle bana. Hyungun seni hemen gelip alır." dedi.

Aralarından sadece Jay ve Heeseung'ın ehliyeti vardı. Herkes Sunghoon ve Jay'in yalnız gitmesine hemfikir olduğunda çantalar Jay'in arabasına koyulmuştu. Böylece Heeseung sürücü koltuğunda yanında Jungwon arkada da Niki, Jake ve Sunoo üçlüsü vardı. Sunoo için tüm bunlar yeterinde kötüyken bir de araba yolculuğu boyunca Jake ve Niki'nin dalga geçişlerine maruz kalmıştı.

Yine de yol boyunca hiçbirine tepki vermemiş yalnızca camdan dışarıyı izlemişti. Burada olmaktan mutlu değildi. Vardıklarında akşam olmak güneş batmaya başlamıştı. Onu teselli eden yarın dönecek olmalarıydı.

Geldikleri yer beklediğinden de güzeldi. Her yer karla kaplıydı gerçekten. Ev aşırı büyük değildi ama tatlıydı. Böyle bir yere sahip olmak güzel bir lüks olmalıydı. Eşyalarını koyduğu sırt çantasını aldı Sunoo sadece. Diğerlerine yardım etmek yerine Heeseung'ı takip ederek içeriye geçti. Evin içerisi de dışı kadar güzeldi. Hava buz gibi olmasına rağmen sıcak hissettiriyordu.

"Otur istersen, şömineyi yakarım hemen." duyduğu sesle irkildi. Bu yıllar sonra ilk konuşmalarıydı sanırım. Gerçi pek konuşma bile denemezdi buna.

Bir yanı sırf o dediği için oturmak istemese de ayakta dikilip durmak da mantıklı değildi. Rahat olduğu görüntüsünden bile belli olan pahalı koltuğa bıraktı kendini.

sweater weather | sunwon ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin