Beauty

106 8 12
                                    

Bu yurda gelişinin üzerinden 4 gün geçmişti. O zamana kadar uyku sorunu çekmemiş veya onu ağlatacak derecede kötü bir kabus görmemişti. Takımdaki herkes ile ilişkisi çok iyiydi ama bu onun için önemli değildi. Önemli olan Wakatoshi ile olan ilişkisiydi ve tanrıya şükürler olsun ki o da mükemmeldi. Aslında geçen bölümde yaşanan olaydan sonra uzun süre barışmayacaklarını düşünmüştü ikisi de. Çünkü ikisi de kendince haklıydı.

Okulda küs oldukları için kalan dersleri konuşmadan geçirmişlerdi ama sürekli birbirlerine bakıyorlardı. Okul bittikten sonra Satori çantasını toparlayıp sınıftan çıkmıştı ve bağcıklarını bağlıyormuş gibi yapıp Wakatoshi'yi beklemişti. O geldiği zaman da hemen arkasından yürümeye başlamıştı. Wakatoshi bunu fark ettiği için normalden biraz daha yavaş yürümüş ve yan yana yürümelerini sağlamıştı. Satori daha fazla dayanamadığı için -ve o gece üzgün yatarsa kabus göreceği için- özür dileyecekken Wakatoshi'nin elini tutmasıyla nefesi kesilmişti. "Özür dileme Tendou. Dileme." Demişti çocuk sesinin sinirli olmadığından emin bir şekilde. Aslında bu barıştıkları anlamına geliyordu ama yinede bunu onun ağzından duymak istediği için utana sıkıla sessiz bir ses tonuyla sormuştu Satori;

- Barıştık mı?

Wakatoshi sesli bir cevap vermek istemiyordu bunun yerine Satori'ye baktı ve en içten gülümsemesini sunarak başını salladı. Cevabını alan Tendou her zamanki gibi kafasını omzuna yasladı ve yurt odasına kalan kısa yolu ele ele tutuşarak bitirdiler.

O gece Satori kabus görmeyeceğinden emin bir şekilde yatmıştı. Ama işler hiçbir zaman planlandığı gibi gitmez. Kabus görmüştü hemde şuana kadarkilerden daha uzun,daha farklı ve daha korkunç.

Uyandığı zaman terler içindeydi tırnak dipleri çarşafı sıktığı için kıpkırmızı olmuş ve çok acıyordu. Uyanmış olmasına rağmen hala rüyada gibi hissediyor bu kabusu üstünden atamıyordu. O kadar korkmuştu ki Wakatoshi aklıma bile gelmemişti. Şoku hala atlatamadığı için ağlamıyordu ama kendini o kadar kötü hissediyordu ki ağlasa daha iyi olurdu. Yavaş ve temkinli bir şekilde merdivenlerden indi. Elleri, bacakları her yeri korkudan titriyordu. Ağlamak üzere olduğu için artık sesini de kontrol edemiyordu. Wakatoshi'yi uyandırmak istemiyordu ama yaklaşık 10 saniye sonra seslerden uyanacağı için birşey değişmez hatta üzülürdü. Onu uyandırmasını söylediği halde uyandırmadığı için. O yüzden yavaşça onu dürttü ve kalkmasını sağladı. Wakatoshi kalktığı anda ne olduğunu anlamıştı. Ayağa kalkıp Satori'ye sarıldı. Tendou artık şoku atlatmış ve ağlamaya başlamıştı. Bir süre hiçbir şey demeden odanın ortasında durdular. Sonrasında Wakatoshi çalışma masasının sandalyesini odanın ortasına çekip Satori'nin oturmasına yardım etti. Aslında şuan Satori'nin ihtiyacı olan oturmak veya su içmek değildi. Sadece sarılmak ve ağlamaktan hali kalmayana kadar ağlamak sonrasında onun kolları arasında uyuya kalmak istiyordu. Bu yüzden sandalyeden kalkıp kollarını yerde oturan Wakatoshi'nin beline sardı. Wakatoshi onun bu istediğini geri çevirmedi ve anlayış gösterdi. Ona destek vermek amacıyla elini tuttu ve saçlarını okşadı, öptü. Gerçekten iyi gelmişti çünkü bir süre sonra Satori hıçkırmayı bırakmış ve olanları anlatmaya başlamıştı.

Zar zor seçilen cümleler arasında şunları anlamıştı wakatoshi;

- Annem her zamanki gibi bana beddualar ediyordu bu alışılmış birşey benim için ağlama sebebim bu değildi zaten. Sonra babam vardı onu gömdüğümüz mezar taşının üstünde oturarak benimle konuşuyordu. Ben senin yüzünden öldüm. Annen seni doğurmasa bunlar olmazdı. Herşey senin suçun, cezasını çekiceksin falan filan. Ama beni asıl üzen bunlar değildi zaten.

+ Seni üzen şey neydi Tendou lütfen söyle bana.

- Sendin.

Bunu duyduğu zaman kulakları uğuldamaya, gözleri görmemeye başlamıştı. Onu üzen kişi nasıl o olabilirdi? Bu basit kavga onu bu kadar üzmüş müydü? Rüyasında ne demişti? Onu bu duruma düşürebilecek kadar ne söylemiş olabilirdi?

My paradise | UshitenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin