İnsanı bazen doğrusunu bildiği yalanlar mutlu ediyordu. Çünkü yalanlar her ne kadar gerçek olmamada çoğu zaman insanının yüzünde bir gülümseme oluşmasına neden oluyordu.
Henüz altı yaşındaydık. Ben o yaşımda ailem tarafından yoğun bir baskı altındayken Oya'nın ailesi bile yoktu. "Sis biliyor musun annemde babamın yanına gitti! Ama gelecekler çok yakın zaman da gelecekler! Ablam söyledi!"
Demişti bana. Ben ise o yaşımda bile bunun yalan olduğunu biliyordum. Annesinin de babasının da bir daha geri gelmeyeceğini biliyordum. Ama ona hiçbir zaman bir zaman söylememiştim. Çünkü bu bir yalandı ve bu yalan Oya'yı gülümsetebiliyordu. Benim için ise önemli olan tek şey Oya'nın mutlu olmasıydı. Bu yüzden yalan mı gerçek mi diye hiç bir zaman sorgulamamıştım. Sorgulanıyordum da.
⚽️
Şu an Oya ile oturmuş nikah masasında oturan eniştesinin vereceği yanıtı bekliyorduk. Oya çok heyecanlıydı, ama içinde bana belli etmek istemediği bir burukluk da vardı. Ben onun altı yıllık arkadaşıydım. Bana derdini sözleriyle ifade etmesene ben onun gözlerinden anlardım. Mutluyken gözleri büyürdü mesela, mutsuzken veya üzgünden kısılırdı. Akacak göz yaşlarını tutardı böylece. Tedirginken sık sık gözlerini açıp kapatırdı. Korkarken de gözleri titrerdi.Şu an ise onu çözemiyordum. Gözleri dokuydu ve açıktı, dudakları gülüyordu. Bacakları titriyordu ama elleri titremiyordu. Oya şu an ne hissediyordu?
Ben Oya'yı derinden incelerken eniştesinin "Evet" diyen sesini duymuştum. Ardından da salondan alkış sesleri yükselmişti. Herkes alkışlıyordu. Oya ve ben hariç herkes. Oya derin bir nefes alıp bana dönerken yüzündeki sabit gülümsemesi genişlemişti. Gözleri hafif bir şekilde kısılmıştı. Ağlayacaktı.
Arkadaşımın bu kalabalıkta ağlamasını istemiyordum. Daha doğrusu o istemiyordu. Kalabalıkta gülmeye bile çekinen arkadaşımı bu koskoca salonda öylece oturup ağlamasına izin vermeyecektim. Elinden tutup onu yerinden hızla kaldırdığımda, başının döndüğünü hissettim. Çünkü onun Demir eksikliği vardı. Ve ben onu yerinden ani bir şekilde kaldırmıştım! Kendime içimden hakaretler ederken Oya'nın sağ konuna girip sol elini tutmuştum. Biraz önce titremeyen elleri şu an titriyordu. İçim burkulmuştu.
Biraz daha hızlı ilerlemeye çalışırken duyduğum silah sesleri son duyduğum şey, sol bacağımdaki uyuşmada son hissettiğim şey ve gördüğüm tanıdık gözler son gördüğüm şeydi. Daha sonra Oya'nın kolları arasına yıkılmıştım. Ama bi saniye. Oya'yı kan tutardı! Oya dayanamazsın ki!
Peki o zaman ben kimin üstüne yığılmıştım? Ve niye titremiyordum. Ben vurulmuştum ve hiç bir tepki vermiyordum! Tıpkı her zaman olduğu gibi..
⚽️
Neredeydim? Bu duvarlar niye bu kadar tanıdıktı? Neresiydi burası? Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama ışık direkt olarak gözüme vuruyordu.Başımda bekleyen biri vardı, ama kimdi? Gözlerimi sonuna kadar açmaya çalıştığımda görüntü çok bulanıktı ama sanırım ayırt edebilirdim. Başımda bekleyen bir adamdı. Yüzünde siyah bir maske vardı ve elaya çalan gözleri vardı. Daha önce görmediğime emindim. Ama şu an burada ne işi vardı.
Dudaklarımdan "Siz?" Diye bir fısıltı çıkmıştı. Fısıltı mı? Ama ben bağırmıştım! Nasıl fısıltı çıkmıştı? Adam bir süre daha yüzümü inceleyip iyi olduğuma emin olduğu zaman ağır hareketlerle geri çekilmişti. Ardından kapı kapanma sesini duymuştum. Ve şu an yalnızdım.
Başım ve gözlerim çok ağrıyordu. Bacaklarımı ise hissetmiyordum. Yeni doğmuş bir bebekten farkım yoktu. Hareketlerim sınırlıydı sanki. Yerimden rahatsız bir şekilde doğrulurken yan tarafımda uyuyan Oya'yı gördüğümde gözlerim dolmuştu. Tam kavuştuk derken tekrardan ayrılmıştık. Bu düşünce benim hıçkırarak ağlamama neden olmuştu. Sol bacağımı hiç bir şekilde hissetmiyordum. Bir dakika! BACAĞIMI HİSSETMİYORDUM! HEM DE SOL BACAĞIMI! SOL BACAĞIMDAN VURULMUŞTUM! Ben solaktım! Ve ben bir futbolcuydum! Bacaklarımı kullanamadan nasıl futbol oynayacaktım?!
Hıçkırıklarım boğazıma teker teker dizilirken nefes alamıyordum. Gözyaşlarım birer birer gözlerimden akıyordu. VE BEN NEFES ALAMIYORUDUM!
Ellerimi boğazıma götürürken Oya'nın "SİS! İYİ MİSİN?" Diyen haykırışlarını duyabiliyordum ama tepki veremiyordum. Gözlerim kararıyordu ve ben yaşayıp yaşamadığımı bile bilmiyordum. Ellerim titriyordu ama ben kıpırdayamıyordum.⚽️
Hastanedeki dördüncü günümüzdü. Hastanede kaldığım süreç boyunca neredeyse her üç saatte bir sakinleştirici alıyordum. Kolumda delinmemiş yer kalmamıştı. Sık sık ateşim çıkıyordu ve aldığım serumlar sayesinde tekrardan düşüyordu.Ben o gün orada vurulduktan sonra Oyada tahmin ettiğim gibi benimle beraber bayılmıştı. Ama o hastaneye geldiğimiz ilk gün toparlanmıştı. Şu an ise birlikte aynı odada kalıyorduk. Doktor bacağım ile ilgili bir şey söylemişti. Yani şimdilik.
Oya'nın bir şeyler bildiğini biliyordum. Ona defalarca kez bu soruyu sormuştum ama beni sürekli geciktiriyordu ve kısa kısa cevaplar veriyordu.
Ona bir daha futbol oynayıp oynamayacağımı soramamıştım çünkü bunu duymaya henüz hazır değildim.
Gözlerim yanımdaki yatakta oturmuş ablasıyla konuşan Oya'ya takıldığında göz altlarının mosmor olduğunu görmüştüm. Her defasında onu bu halde görünce içim acıyordu. Ona sürekli eve gitmesi konusunda ısrar etsem de o en fazla odanın kapısına kadar çıkabiliyordu.
"Tamam, abla! Önemli bir şey olursa ararım. Hı hı, peki peki, olur olur ama sonra konuşalım çünkü Sis uyandı. Olur akşam uğrarız belki. Tamam öptüm bay bay." Ablasıyla konuşmayı sonlandırdıktan sonra bana dönen Oya'ya küçük bir tebessüm göndermiştim. O da bana göz kırpıp "Daha iyi misin canım?" Diye sevecen bir sesle sorduğu soruya kafamı olumlu yönde aşağı yukarı doğru sallayarak cevap verdim. Bugün diğer günlere göre daha iyi hissediyordum. Ama kafamı kurcalayan şeyler vardı. Beni kim neden vurmuştu!?
Oya'nın beni vuran kişiye dair çok büyük tahminleri vardı. Babamdan şüpheleniyordu. Öz babamdan. Bana "seni vuran kişi babandı!" Deyince bütün dünya başıma yıkılmıştı adeta. Nefes anlamıştım ve ufak çaplı bir kriz geçirmiştim. Ama biraz düşününce parçalar birbirine oturuyordu. Ben vurulduktan sonra babam ziyaretime hiç gelmemişti.
Neden gelmemişti? İnsan hastane köşelerinde sürünen kızının yanına neden gitmezdi ki? Cidden anlayamıyordum. Anlamak da istemiyordum. Çünkü eğer gerçekten de beni vuran kişi babamsa bu darbe yendiğim son darbe olurdu.
YOU ARE READING
"Sis"
Teen FictionAilesi ve arkadaşları tarafından futbol konusunda yoğun bir baskı altında olan Sis, yıllar sonra biriyle tanışır. Adı Oya'dır. Oya ile aralarındaki bağ bir dostluktan daha da ötedir. Tek destekçisidir Sis'in. Fakat gün gelecek Oya'yı o bataklıktan k...